Güney Kürdistan’da referandum yapıldı ve Kürt ulusunun Güney Kürdistan’daki parçası iradesini kendi bağımsız devletini kurmaktan yana kullandı. Bu, Kürt ulusunun en doğal hakkıdır.
Kürt ulusunun yüzyıllar sonra geldiği bu nokta, Kürt halkının kahraman mücadelesinin ve ödediği büyük bedellerin sonucudur. Bu nokta bir dönüm noktasıdır; Kürt ulusunun tam demokrasi ve sosyalizmle gerçek anlamını bulacak olan özgürlüğüne uzanan yolun başlangıç noktasıdır.
Bu yolun zor, engebeli ve engellerle dolu olduğu bir gerçektir. Emperyalizm ve bölge gerici devletleri bu engellerin başında geliyor. Bölge gerici devletlerinin Kürt ulusunun özgürlüğü söz konusu olduğunda aralarındaki tüm çelişki ve çatışmaları bir kenara bırakarak nasıl ağız birliği ettiklerini gördük, görüyoruz.
Kürdistan’ın dört parçaya bölünerek bölge gerici devletleri tarafından ilhak edilmesinin ve Kürt ulusunun ezilen ulus durumuna getirilmesinin baş müsebbibi emperyalist devletlerdir. Bu emperyalizmin doğasına uygundur; zira emperyalizmin temel özelliği ulusları ezen ve ezilen uluslar olarak ayırması; bir avuç zengin ulusun dünyanın geri kalan uluslarını ezmesi, kölelik altında tutmasıdır.
Bu yüzden Kürt ulusu, emperyalizme dayanarak, ona güvenerek ya da onunla işbirliği yapan “kendi” burjuvazisi öncülüğünde tam demokrasiye ve gerçek özgürlüğe kavuşamaz. Ezilen ulus burjuvazisi için önemli olan kendi sınıfının çıkarlarıdır. O bu çıkarları her şeyin üstünde tutar ve bu çıkarlar için ulusun en yaşamsal çıkarlarını feda etmeye her zaman hazırdır. Ezilen ulus burjuva sınıfı, halkın büyük mücadeleler ve bedeller ödeyerek elde ettiği statü ve kazanımları ulusun gerçek özgürlüğü ve tam demokrasi için değil kendi konumunu sağlamlaştırmak için kullanır.
Tam da bu nedenle burjuva sınıfın önderlik ettiği bir mücadele ezilen ulusa, Kürt ulusuna daha çok acı, kan ve gözyaşı getirmekten başka bir sonuca yol açmaz.
Buna rağmen Kürt ulusunun tam demokrasiye ve gerçek özgürlüğe ulaşması mümkündür ve bu gerçekleşecektir. Kürt halkının tam demokrasi, gerçek özgürlük ve sosyalizm mücadelesi, Ortadoğu’da, Irak ve Suriye’de devrimci durumun olgunlaşmasına büyük katkı yapmıştır. Bu sayede şimdi, Bağdat ve Şam’ı demokratikleştirmek, Irak ve Suriye demokratik devrimini geliştirip tamamlamak; bu iki ilhakçı devlette devrimci demokratik iktidarlara yol açmak her zamankinden daha çok mümkün hale geldi.
Kürt ulusunun gerçek özgürlük, ve tam demokrasi mücadelesinin öncülüğünü Kürt burjuva sınıfına bırakmadan, gerçek bir zafere ulaştırmak için Kürdistan devrimci güçleri anti-emperyalist, anti-kapitalist, her türden gericiliğe karşı ve tüm işgalleri reddeden bir demokratik devrim programını ilan etmeliler.
"Kuşkusuz bu yol, bölge gericiliğini ve emperyalizmi karşısına alacaktır. Ama buna karşılık, bu girişim, tüm demokrasi ve sosyalizm güçleri ile dünya halklarının desteğini de alacaktır. Mücadelenin, savaşın çok açık ve net şekilde, demokrasiden yana olan halk güçleri ile gericilikten yana olan burjuvazi arasında gerçekleştiğinin ve Kürt halkının bu mücadelenin önemli bir parçası olduğunun görülmesi, Irak ve Suriye’nin demokratikleşmesinin, dolayısıyla, Kürt ulusunun özgürleşmesinin olanağını yaratacaktır.
Kürt, Arap, Pers ve Türk halklarının demokrasi cephesinde bir araya gelip mücadele etmesi, dünya demokrasi ve devrim güçlerinden güçlü destek alacaktır. Bugün dünyanın dört bir yanından gelip Rojava'da savaşanların ortak paydası, demokrasi ve sosyalizme olan inançlarıdır. Kapitalizme olan düşmanlıklarıdır. Dolayısıyla bu desteği büyütmek mümkündür
Bu sayede emperyalist-kapitalist dünyanın milliyetçilik ve dinsel temelde savaşları körükleyerek, halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesini ezme politikasının da önüne geçilebilir. Tarihsel birikim ve yakalanan olanaklar bunun başarılabileceğini gösteriyor. Bu yolda ilerlendiği takdirde ne Şam'ı ne de Bağdat'ı elinde bulunduran burjuvazinin kazanma şansı vardır. Bu yoldan ilerlendiğinde bölge gericiliğinini ayakta tutmaya çalışan başkentlerin ayakta kalma şansı da yoktur. Emperyalist-kapitalist dünyanın bu yürüyüşü engelleyebilecek gücü de yoktur.
Şimdi her yerde devrim zamanı!"