Türkiye, Rojava ve İdlib'e saldıracak mı? Bir yandan bir saldırının tüm hazırlıkları büyük bir hızla yapılırken diğer yandan dinci faşist iktidarın ABD ve Rusya'dan izin koparma çabaları sonuç verecek mi? İzin koparmazsa ne olacak?
Gözler, bölgedeki tüm dengeleri değiştirecek, Türkiye ve Kürdistan'daki sınıf savaşını derinden etkileyecek bu gelişmelere odaklanmışken öbür tarafta tüm dünya tarihini derinden etkileyecek, değiştirecek gelişmeler yaşanıyor.
NATO, ABD ve İngiliz emperyalizminin faaliyetlerinden söz ediyoruz. Daha önce de NATO ve ABD emperyalizminin Rusya'yı üç taraftan; kuzeyde Baltık ülkeleriyle, kuzey-batı ve batıdan Polonya ve Ukrayna ile, güney-batı ve güneyden Romanya, Yunanistan ve Karadeniz üzerinden Türkiye ile; son olarak Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden kuşatmaya çalıştığına işaret etmiştik.
Bu kuşatmanın boşuna olmadığı; büyük bir savaşın ön hazırlıkları olduğu açık. Rusya da bunun farkında ve bu yüzden özellikle Ukrayna'nın NATO'ya alınmasına karşı şiddetli bir tepki göstermektedir. Bu şiddetli tepkiye rağmen bu emperyalistler Ukrayna'yı silahlandırmaktan geri durmuyorlar. Son olarak, İngilizlerin faşist Ukrayna iktidarına hassas güdümlü Brimstone füzeleri tedarik edeceği haberleri basına düştü. Haberin basına düşmüş olması bu füzelerin zaten Ukrayna'ya verilmiş olduğunu düşünmek için yeterlidir.
ABD-İngiliz emperyalizmi ve tüm emperyalistlerin saldırgan savaş örgütü olan NATO, Ukrayna-Polonya, Baltık ülkeleri (Litvanya-Estonta-Letonya), Yunanistan ve Romanya'yı büyük bir hızla silahlandırıyor; özellikle Ukrayna'yı resmen silah deposuna dönüştürüyorlar. Tüm bu gelişmeler sonrası Rusya, NATO ile olan ilişkilerini askıya aldı.
“Hiç bir kılıf, NATO'nun gerçekte saldırgan bir blok olduğunu gizleyemez” diye açıklama yapan Kremlim sözcüsü Peskov şöyle devam ediyor:
“NATO’nun saldırgan tavrı hiçbir zaman sır olmadı. Bu, bizim ülkemize karşı kurulmuş bir blok. Hiçbir barışçıl açıklama ya da NATO’nun bu saldırgan yönelimine giydirilen hiçbir kılıf, bu blokun gerçek varlık sebebini gizleyemez. Karşımızdaki, bizi düşman olarak gören saldırgan bir blok. Dolayısıyla, söz konusu saldırganlığın arttığı bu dönemde, başlıca vazifelerinin biri zaptetmek olduğunu ilan ettikleri bu dönemde bu ilişkilerden vazgeçersek bunun hiçbir korkunç tarafı olmaz.”
Devam etmeden, Rusya'yı kapitalizme götürmek isteyenlerin zavallılığına değinmeden geçmek olmaz. Evet, zavallı Peskov ve sözcülüğünü yaptığı güçler, Amerikayı daha yeni yeni keşfediyorlar! Daha düne kadar “partnerimiz NATO-ABD” söylemlerinden geçilmiyordu. Yeni yeni anlıyorlar ki NATO Rusya'yı düşman olarak gören saldırgan bir blok. Gerçekten zavallılar. Son bir şey, sosyalizmi yıkıp tukaka edenler şimdilerde “kapitalizmin artık sürdürülemez” bir noktaya geldiğini itiraf ve kabul ediyorlar. Çaresizler; zavallılıklarının kaynağı bu.
Ayrı bir değerlendirme konusu olan bu meseleyi bir kenara bırakıp, savaş hazırlıklarının hangi boyutlara vardığına bakalım. ABD'de yayınlanan ve dikkatle takip edilen finans dergisi Forbes’de konuya ilişkin “ABD Hava Kuvvetleri'nin yeni ana görevi, Rus gemilerini batırmak” başlıklı makalede şunlar yazılıyor:
“David Axe imzasıyla yayınlanan habere göre, ABD Hava Kuvvetleri'ne ait B-1 Lancer bombardıman uçakları, Rusya'nın Baltık ve Karadeniz filolarının imha edilmesini öngören yeni ana görevlerini icra etmek için provalara başladı. Axe, 4 B-1 Lancer'ın Ekim başında İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait Fairford hava üssüne intikal ettirildiğini ve uçaklardan ikisinin 19 Ekim'de Karadeniz'in suları üzerinde 12 saatlik bir görevi icra ettiğini, Polonya, Romanya ve Kanada'nın da uçaklarını B-1'e refakat etmeleri için havalandırdığını yazdı. Türk Hava Kuvvetleri'ne ait en az bir KC-135 uçağının B-1'lere yakıt ikmali yapmak için havalandığını belirten Axe, bunun üzerine Rusya Donanması'na ait, Kırım'da konuşlu 2 Su-30 savaş uçağının önleme yapmak için kalktığını ifade etti. 2 B-1 Lancer bombardıman uçağının Rusya'nın Baltık Filosu'na 48 uzun menzilli gemisavar füzesi (LRASM) fırlatabileceğini belirten Axe, bunun tüm filoyu tek seferde batırmak, ABD ve müttefiklerinin bölgedeki gemilerine yönelik ana tehdidi ortadan kaldırmak için yeterli olabileceğini kaydetti. Axe, LRASM füzelerinin uzun menzili sayesinde NATO hava sahasından Karadeniz'in herhangi bir noktasındaki Rus gemilerini vurabileceğini savundu.”
Peki, Türkiye, dünya çapındaki bu savaş hazırlığının neresinde? Tam ortasında demek en doğrusu. NATO-ABD-İngiliz üçlüsünün Ukrayna'yı silahlandırmaya ve NATO bünyesine dahil etmeye çalıştığını gördük. Türkiye, Ukrayna'ya Donbass'ta kullanmak üzere SİHA tedarik ederek ve bu SİHA'ların kullanımı için gerekli eğitimi vererek; hatta kullanımı için bizzat personel göndererek katılıyor. Bunun Rusya'yı nasıl rahatsız ettiğini Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un açıklamalarından görmek mümkün.
Rusya, Türkiye'nin bu kışkırtıcı hamlelerine Suriye üzerinden karşılık vermenin hazırlığını yapıyor. Rojava'nın Kamışlı havaalanına savaş uçağı konuşlandırarak ve dinci faşist çetelerin Türkiye sınırındaki yuvalarını bombalayarak adım atmaya başladı.
Türkiye, İdlib ve Rojava'ya, Rusya'ya rağmen saldırır mı sorusuna verilecek yanıt ayrı bir konudur. Ama ABD, NATO ve İngiltere'nin dinci faşist iktidardan ve onun başı RTE'den neden vazgeçmedikleri ve en azından şimdilik neden vazgeçmeyecekleri daha iyi anlaşılmıyor mu? 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı'nda Faşist Almanya ile İngiltere arasında bir sarkaç gibi sallanıp duran CHP yönetimindeki Türkiye'ye benzer bir Türkiye'ye bir daha güvenirler mi? Emperyalistler ne aptaldır ne de saftırlar. Boğayı iki boynuzundan yakalamadan bir şeye oldu-bitti gözüyle bakmazlar.
Türkiye'ye gelince... Söylemeye gerek yok, Rojava ve İdlib'te Rusya karşısında yaşayacağı bir bozgun birleşik devrimimize muazzam bir itki sağlayacaktır. Hazırlıklar buna uygun yapılmalı.