< < Devrim Engelleri Aşarak İlerliyor

 

Bu topraklarda devrim mücadelesi, tam elli yıldır, bütün yoğunluğu ve şiddetiyle sürüyor. Devrim, uzun süreli, sert ve sancılı bir süreçten geçerek zafere ulaşabilir. Bu gerçeklik, bugün çok daha iyi anlaşılmış durumda.

Devrim toplumsal bir temel üzerinde, yani evrensel bir temel üzerinde hareket eder. Bu toplumsal temel her yerde aynı olan emek-sermaye ilişkisidir. Bunun yanında devrim, geliştiği ülkelerin tarihsel, politik vb özgün koşulların etkisini taşır. Biz, her ülkedeki devrimin gelişimini anlamak için, birbiriyle karşılaştırabiliriz. Lenin, bu yönteme Rusya’daki Sovyet devrimiyle, o süreçte patlak veren Alman ve Macar devrimleriyle karşılaştırarak başvurur. Ve bu ülkelere de proletaryanın, Rusya proletaryasından daha iyi örgütlendiğini söyler. Biz de bu yöntemi kendi devrimimizle, çeşitli ülkelerdeki devrimleri karşılaştırarak kullanabiliriz.

Öncelikle toplumsal devrimlerin hangi koşullarda gerçekleştiğini bilmemiz gerekiyor. Proletaryanın toplumsal devrimlerinin bazıları daha az sürede, bazıları da daha uzun sürede zafere ulaştı. Çok kısa sürede sonuca gidenler bile yıllarca sürdü. Yine her ülkede devrim, derecesi farklı da olsa yoğun devrimci bir mücadelenin sonucunda başarıya kavuştu. Devrimlerin hepsi sancılı bir sürecin sonunda doğmuştur. Şiddetli savaşımlardan geçmesi bakımından da, birbirinden bu yönden düzey farklılığı gösterse de, tümü de devrimci zora başvurarak hedefine varmıştır. Emperyalist-kapitalist sistemin orta yerinde, işçi sınıfı ve emekçi halk kitleleri devrimci zora başvurmadan hedefine asla ulaşamaz. Biz bu topraklarda gelişen devrim mücadelesini, geçen yüzyılın toplumsal devrimleriyle karşılaştırırken, belirttiğimiz koşulların bütünlüğü açısından baktığımızda, Türkiye ve Kürdistan devriminin bir çoğuna göre, daha zor koşullar altında ilerlediğini görüyoruz. Devrimci mücadele yoğunluğu, zora dayanması ve sancılı bir süreç olarak gelişmesi içinde tam 80 yıldır sürüyor. Bu karşılaştırmayı yaparken belirtmek gerekir ki, birçok ülkede devrim, burada gelişen devrimden daha güç koşullar altında yapılmıştır. Bununla beraber örgütleme, pratik ve taktisyenlik yönünden daha iyi durum gösterdiler.

Sınıf mücadelesi ve sosyalizm tarihinden, devrimlerin zengin deneyimlerinden çok şey öğrendik ve öğrenmeliyiz. Devrimlerin başarıları kadar, başarısızlıklarından da öğrenmeliyiz. Çünkü devrimlerin zaferleri kadar, yenilgileri de eğiticidir.

Devrimimizin gelişimini daha bütünlüklü olarak ortaya koymak için diyalektiğe başvurulmalıdır. Devrim kavgası tekelci kapitalist düzene karşı yükselirken çok güç koşulları yenmek durumunda kalırken; aynı zamanda geçmişte yapılan devrimlere göre daha ileri tarihsel şartlar içinde gelişmesi nedeniyle, kesintisiz zafer yürüyüşünde daha gelişkin nesnel temellere ve olanaklara dayanıyor. Kendi yarım yüzyıllık deneyimi ve devrim eğitiminin yanında dünya devrimlerinin engin deneyimlerine de dayanıyor. Kısacası, toplumsal devrimi başarmak için gerekli olan birçok koşul bir araya gelmiştir. Sınıf savaşımının pratik birikimini derslerini, sonuçlarını üzerinde taşıdığı gibi, proletarya enternasyonalizminin ve sosyalizmin pratik-teorik birikimini de kendi sınıf kavgasına uygulayan Türkiye ve Kürdistan proletaryası, devrimci kitleler ve bir bütün olarak devrimci güçler kapitalizme karşı mücadelenin yeni sürecine daha ileri nitelikleriyle giriyor. Bu güçler, bu nitelikleriyle, hareketi daha ileri götürebilir. Bunun uluslararası proletaryanın mücadelesine etkisi şuradadır ki, burada gelişen, yükselen devrimci kavga, dünya devrimini hızlandırıyor ve onu güçlendiriyor.

Devrimci hareketin, onyıllar boyu en ağır saldırılar altında mücadele yürütmesi, geniş halk kitlelerinin üzerinde devrimci eleştirici bir etki yarattı. Sosyalizm düşüncesi ve devrim, ezilen ve sömürülenler içinde derin kök saldı. Bunun somut bir göstergesi, gittiğimiz her yerde sosyalizme sempati duyan hazır kitlelerle karşılaşmaktır. Bu insanlar, faşizme ve sermayeye karşı kavgaya atılıyorlar, ya da her an atılabilecek durumdalar. Dolayısıyla devrimci etkinin çok ilerisindeler.

20.yüzyılın tüm proleter devrimlerinden şu ortak sonucu çıkardık. Devrimin zafere ulaşması; mücadelenin, eylemlerin kendi yüksek biçimlerine çıkarılmasına ve eylemlerin en ileri noktaya dek götürülmesine bağlıdır. Ve ancak bilinçli ve ileri bir amaç yönünde yapılan bilinçli etkinlik kitleleri etkileyebilir ve harekete geçirebilir. Ancak bilinçli ve ortak bir amaç için biraraya gelen kitleler, burjuvazinin sınıf egemenliğini alaşağı edebilirler. Ancak yeni ve daha ileri bir toplum hedefiyle hareket eden bir politik hareket, devrimi zafere taşıyabilir. Yeni bir toplum, komünist toplum uğruna mücadele etmeyen bir hareket kendine ne kadar “marksist-leninist”, “komünist” ya da “sosyalist” dese de, burjuva çerçeveyi aşamaz. Böyle bir hareket yani gerçek proleter devrimci hareket bugün, devrimin güncelliğinden hareket eder.

Yaşam öğreticidir. Üretim araçlarının özel mülkiyeti kaldırılmadıkça, sömürücü sınıflar ortadan silinmedikçe emekçilerin kurtuluşundan söz edilemez ancak toplumun sermayeden özgürleştiği bir yerde emekçi halkın hakları gerçekleşebilir. Bugünkü toplumsal koşullar patlayıcı toplumsal durumun, sınıfların kaçınılmaz çatışmasının alanıdır. Bugüne değin devrimci patlamalar bugünkü koşullardan ve bundan doğan bunalımda oluştu. Bu koşullar devam ettikçe, yeni toplumsal patlamalar kaçınılmazdır.

Kapitalist toplum, proletaryayla kapitalistlerin birliğine dayanıyor. Bu birlik ortadan kaldırılıp yerine karşıtlığı dıştalayan yeni bir birlik kurulmadıkça bugün toplumun karşısına çıkan sorunlar daha derin, daha yıkıcı ve daha şiddetli hale gelir. Ama toplum önünde duran sorunları çözebilir. Çünkü bugünkü koşullar içinde çözümünü de içerir. Bizim görevimiz, çözümü gerçekleştirecek güçleri örgütlemek ve harekete geçirmektir. En güç koşullarda savaşım yürüten bu güçler, çözümü pratikte gerçekleştirecek yetenektedir.

Çözümü, yani yeni toplumun doğumunu hızlandırabiliriz. Yeni bir topluma geçişi hızlandırmak ancak devrimi hızlandırmak yoluyla olabilir. Devrimi hızlandırmak, proletaryanın tüm ezilen ve sömürülenlerin burjuva egemenliğe karşı sürdürdüğü devrimci mücadeleyi desteklemek, güçlendirmek, halk kitlelerinin devrimci ayaklanmasını örgütlemek ve pratikte yönetmektir.

Kitlelerin devrimci kavgası çok güç koşullardan, en ağır faşist saldırılar ve çok şiddetli çarpışmalardan geçerek bugünkü ileri düzeye geldi. Ama kesintisiz devrim yürüyüşünün zaferi için daha fazla şey yapmak ve daha ileri gitmek gerekiyor.

C.DAĞLI