< Türkiye Tekelci Kapitalizmi Ve Yapısal Bunalımın Nedenleri

İlk baskısı Ocak 1997'de çıkan Türkiye Tekelci Kapitalizmi ve Yapısal Bunalımın Nedenleri kitabı, genişletilmiş yeni baskısıyla yeniden sizlerle.

Yazarın (Taylan Işık), Türkiye ve Kürdistan’da kapitalizmin günümüze kadarki gelişmesini çeşitli yönleriyle ele alıp incelediği bu eserde ortaya konan şey, kapitalist üretim tarzının 1980’lerden sonra içine girdiği bunalımın geçici değil, yapısal karakterde olduğudur.

5 bölümden oluşan kitap, devlet desteğiyle yerli burjuva sınıf oluşturma çabalarından, devletçilik politikasına, 60 darbesinden 12 Eylül darbesi ve sonrasına kapitalist üretimin içinde olduğu bunalımı istatistik ve tablolar aracılığıyla tüm gerçekliği ile ortaya koyuyor.

Bir ekonomik toplumsal sistemde, politik iktidara sahip olanların ideolojik ve siyasal tercihlerinin ekonomideki gelişmeler üzerinde sınırlı bir etkiye sahip olduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilirken, başta ekonomi olmak üzere, toplumsal yaşamın tüm alanlarında meydana gelen gelişmelerin temel dinamiğinin, üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çatışma; iktisadi yapının kendi iç çelişkileri ve bu çelişkilerin çözümü olduğu vurgusunu elden bırakmayan kitapta, günlük yaşamda karşımıza çıkan gelişmelere diyalektik bakış açısıyla yaklaşıldığı görülecektir.

Dünyadaki gelişmeleri, toplumsal olayları, sınıflararası çelişkileri ele alırken her zaman diyalektik olarak ele almak ve tüm bu ilişki ve gelişmeleri kendi hareketi içinde irdelemek ve doğru ve bilimsel olarak çözümlemek gerekir. Kapitalizmin kendi gelişim süreci bir dizi ardışık evreyi içerir. Her ardışık gelişme evresi ekonomik ve tarihsel süreç tarafından hazırlanır. İnsanın tarihsel/toplumsal gelişiminde ya da aynı anlama gelmek üzere ekonominin evriminde her bir yeni ardışık evre daha önceki döneme ait koşulların önemli oranda değişime uğraması demektir. Türkiye kapitalizminin gelişim koşullarının marksist bir bakış açısıyla ele alındığı kitap, Türkiye ve Kürdistan’da, kapitalist üretim tarzının, 1980’lerden itibaren içine girmiş olduğu bunalımın geçici değil, kalıcı ve yapısal karakterini, 1920'li yıllardan günümüze Türkiye ve Kürdistan'da kapitalizmin gelişmesini çeşitli yönleriyle ele alıp inceliyor.

Yazar, 1980-1993 yıllarının ele alınmasının nedenini, bu dönemin tekelci kapitalist ekonominin sorunlarının çözüleceğinin en çok iddia edildiği, buna karşılık kökleri geçmişe uzanan sorunların en çok biriktiği, kangrenleştiği ve çözümsüzlüğe doğru yol aldığı yıllar olması olarak ortaya koyuyor. Bu yıllar içinde tekelci kapitalist ekonominin yapısında hiç bir ciddi iyileştirme gerçekleşmediği gibi, bunalımın yapısal karakteri ve sürekli olma hali artık kolayca gözlenebilir olmuştur.

1980 öncesine dayanan Türkiye kapitalizminin bunalımı, 1980 yılında, çelişkilerin üst üste yığıldığı bir hal almıştır. Tekelci kapitalizm, 1980’e gelindiğinde bir yandan kapitalist üretim tarzının iç çelişkileri, öte yandan bu çelişkiler temeli üzerinde yükselen şiddetli bir sınıf savaşımı tarafından sarılıp sarmalanmıştır. Egemen sınıf olarak tekelci sermaye, ekonomik sorunları kendi sınıf çıkarları doğrultusunda çözmek için atacağı her adımda emekçi sınıfların tepki ve eylemlerini hesaba katmak durumuna kalmış, başka bir ifadeyle, sınıf mücadelesinin iç savaşa varan boyutları tekelci sermaye sınıfının hareket serbestisini önemli ölçüde ortadan kaldırmıştır. Elbette, bunalımın temelinde, üretim araçları ve üretimin toplumsal karakteri ile özel kapitalist mülk edinme biçimi arasındaki çelişki yatıyor. Bu çelişki, teknolojik eskimişlik, imalat sanayinin ve genelde tüm ekonominin dışa bağımlılığı, alt yapı eksikliği, tekelcilik olgusu gibi etkenlerle derinleşip, keskinleşmiştir.

Sorunların yapısal karakterinin farkında olan tekelci sermaye, “24 Ocak Kararları” diye anılan bir dizi ekonomik karar almıştır. 24 Ocak 1980 kararlarının temel amacı, yeni bir sermaye birikimiyle ekonomi ve sanayide yapısal bir değişikliği gerçekleştirmek ve böylece, dış pazara ihracat yapabilen, dünya pazarında pay kapabilecek bir sanayi kurmaktır. Ancak belirtildiği gibi 1980’den 1994’lere kadar geçen on dört yıllık süre içinde kapitalist üretim sisteminin temel çelişkisi daha bir derinleşip, keskinleşmiştir.

İşte elimizdeki kitap, sorunların çözümünü olanaksız kılan ve tekelci burjuvaziyi attığı her adımda başarısız kılmak üzere, görünmez bir el gibi, engelleyen ve peşini bırakmayan nesnel yasa ve süreçleri bilince çıkarmaya çalışmıştır.

Günümüzde kalıcı bunalımının yeni bir kriz dalgasıyla sarsılan tekelci kapitalist düzenin  bu krizi atlatıp atlatamayacağını görebilmek, krizin ortaya çıkardığı devrimci olanakları tartışabilmek, buradan çıkarılacak devrimci sonuçları saptamak için kitapta yer alan veriler, bilgi ve saptamalar özellikle önemlidir.