Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu'nun çağrısıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde Ezidi Soykırımı'nda ve yaşamını yitiren kadınlar tüm dünyayla eş zamanlı olarak anıldı. Beyazlar giyinen kadınlar "Şengal'de Ezidi katliamını ve kadınlara yaşatılanları unutmayacağız. Kadın Soykırımını Durduracağız, Yaşamı Özgürleştireceğiz" dedi.
İSTANBUL - Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu'nun çağrısıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde saat 11.00'de beyazlar giyerek gelen kadınlar, "Ezidi Soykırımını ve Kadın Kırımını Unutmadık Unutmayacağız" yazılı pankart açarak Şengal'de ki katliam ve tecavüzden kurtulmaya çalışan kadınların fotoğraflarını taşıdı.
Şengal'de Ezidi’lere dönük katliamda, Rojava’da, Suruç’da, Ankara Garında, sokağa çıkma yasakları adı altında tüm Kürdistan’da yaşamını yitiren kadınlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Basın açıklamasını ise Gurbet İlbars KürtçeAyşe Berktay ise Türkçe olarak okudular.
Bugün, Şengal'de Ezidi’lere dönük gerçekleştirilen 3 Ağustos soykırımının 3. yıldönümündeyiz olunduğunu hatırlatan Berktay, onbinlerce yıllık tarihine yetmiş üç fermanı sığdıran Ezidilerin, 21. yüzyılın en korkunç soykırımına uğramakla kalmayıp; binlerce kadın ve çocuğun çete örgütü IŞİD tarafından kaçırılarak alıkonuldu unu belirtti. Aradan geçen üç yılda da dünyanın farklı coğrafyalarında farklı ayrımcılık uygulamalarına maruz kalan halkların başında yine Ezidilerin geldiğini ifade eden Berktay, 3 Ağustos 2014 tarihli soykırımın yanı sıra, Ezidi kadınların IŞİD tarafından "savaş ganimeti" ilan edilmesi, köleleştirilmesi, farklı ülkelerde yaşayan IŞİD üyelerine ve Arap şeyhlerine satılması, sistematik cinsel işkenceye maruz bırakılmasıyla Ezidi kadın kırımına da yol açtığını söyledi.
Benzer şekilde Sünni olmayan Ermeni, Süryani, Şii Şabak ve Şii Türkmen halklara dönük IŞİD' in saldırılarında benzer kadın kırımı da yine, radikal islamcı çete gruplarınca gerçekleştirildiğini ifade eden Berktay, "21. yüzyıla damgasını vuran bu insanlık suçu, aynı zamanda kadına yönelik gerçekleştirilen suçların bileşkesi olmuştur. Ancak Şengal soykırımının ardından Ezidi kadınları susmak, sessizliğe gömülmek, onlara reva görülenleri kader olarak görmek, kendilerini ölüme yatırmak yerine; direnişi, özgürleşmeyi, doğup büyüdükleri topraklari canlan pahasına savunmayı seçerek kendi Kadın Meclis'lerini oluşturmuşlardır" dedi.
Ezidi kadınların önceki yıl, 3 Ağustos tarihinin Kadın Kırımına Karşı Mücadele Günü olarak kabul edilmesi için yaptıkları çağrının öncüsü olduklarını, Avrupa'dan Kanada'ya, Avustralya'dan Afrika ülkelerine, Türkiye'den Irak'a kadar dünyanın birçok ülkesinde kadın hareketleri yapılan bu çağrıyı sahiplendiği için aktaran Berktay "Aynı gün aynı dakika tek yürek olarak barbarlığa, vahşete, kıyama karşı ortak mücadele kararlılığını sergilemişlerdir. Bugünde bu kararlılık devam etmektedir" dedi.
Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu olarak, Şengal soykırımı sonrası en fazla göç alan Türkiye'de zorunlu göçe maruz kalan Ezidilerin son durumuyla ilgili kaygılarımızı da paylaşmak istediklerini belirten Berktay sözlerini şöyle sürdürdü.
"Onbinlerce Ezidi ferman sonrası DBP' li belediyelerce Şırnak, Siirt, Batman, Viranşehir ve Diyarbakır kamplarına yerleştirilmiş, kamplarda kendi inançlarını ve kültürlerini özgürce yaşamalarına olanak sağlanmış; sağlık, beslenme ve temizlik gibi temel insani ihtiyaçları merkezi hükümetten hiçbir destek almaksızın karşılanmıştır. Nitekim platform olarak adı geçen kamplarda birebir başvuruları aldığımız tanıklıkları da belgeleme çalışması yürüttüğümüz için belediyelerin Ezidi kamplarını sayısız defa ziyaret etme olanağımız da olmuştur.
Ancak belediyelere Hükümet tarafından kayyumların atanmasından hemen sonra kamplar apar topar kapatılmış, kimisi AFAD kamplarına yerleştirilmiş çoğu da AFAD kamplarındaki gayriinsanî koşullardan dolayı deniz aşırı ülkelere ikinci bir zorunlu göçe zorlanmıştır.
Türkiye'nin, BM'nin Mülteci Hakları Sözleşmesini imzalamamasından kaynaklı zaten anadilde eğitim hakkı gibi birçok haktan mahrum olan Ezidiler, belediyelere kayyumlar atanmasından dolayı ciddi bir belirsizliğe sürüklenmiş; gönderildikleri AFAD kampları sivil toplumun, muhalif partilerin ve kadın hareketlerinin ziyaretine kapatılmış durumdadır.
Bunlar bir yana, Ortadoğu halkları ve Ezidiler üzerindeki IŞİD tehdidi devam ettiği için bu tehdit var olduğu sürece, tüm kadınlar da risk altındadır.
Biz kadınlar diyoruz ki, bu çete yapılanmasının elinde tek bir kadın kalana kadar hiçbirimiz özgür değiliz!
Biz kadınlar diyoruz ki; soykırım ve kadın kırımı bir insanlık suçudur; suçlular hesap verene kadar adalet arayışımız son bulmayacaktır!
Tarihin karanlık sayfalarına geçen 3 Ağustos, “Kadın kırımı ve Soykırıma karşı Uluslararası Eylem Günü’ olarak kabul edilene kadar mücadelemizi alanlarda, uluslararası mecralarda, ulusal üstü yargı mekanizmaları nezdinde sürdüreceğiz. Unutulmasın ki, hesabı sorulmamış kıyımlar, yenilerinin habercisi olabilir" dedi.
Berktay her yerde kadın dayanışmasıyla mücadeleyi yükselterek, 3 Ağustos, 'Kadın Kırımı ve Soykırıma karşı Uluslararası Eylem Günü ilan edilene kadar, Kadın Soykırımını Durduracağız'Yaşamı Özgürleştireceğiz şiarıyla haykırmaya devam edeceklerini belirtti.
Kadınlar "Jin Jiyan Azadi", "Kadın Yaşam Özgürlük" sloganlarıyla eylemi sonlandırdı.
Kadınlar buradan Yoğurtçu Parkı'nda sürmekte olan Vicdan Adalet Nöbeti'ne desteğe gitmek istedi. Fakat çevik kuvvet önlerine kalkanlarla barikat kurarak, geçişlerini engelledi. Polis bütün kadınlar dağılıncaya kadar caddede bekleyişini sürdürdü.