İHD İzmir Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, EGE-TUHAYDER ve THİV İzmir Temsilciliği, bugün bir açıklama yaparak Leyla Güven’in cezaevinde başlattığı açlık grevine değinerek Adalet Bakanlığı’nın bir an önce tecridin kaldırılması yönünde adım atması için çağrı yaptılar.
Hukukçuların yaptıkları açıklama şöyle:
“DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkâri milletvekili Leyla Güven’in, İmralı F-tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan’ın uzunca bir zamandan beri ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmediği, bu uygulamanın tecridi aşacak biçimde mutlak izolasyon olduğu ve Abdullah Öcalan’a yasal haklarını kullandırılması ile üzerindeki bu mutlak izolasyonun kaldırılması amacıyla 8 Kasım 2018 tarihin de başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemi devam etmektedir. Bugün itibariyle Leyla Güven’in açlık grevi 91. günündedir.
Gelinen aşamada Leyla Güven’in sağlık durumu hayati risk yaratacak boyuta ulaşmıştır.
Leyla Güven’in tecrit koşullarının sonlandırılması amacıyla 8 Kasım 2018 tarihinde başlatmış olduğu açlık grevi 27 Kasım 2018 itibari ile ülke çapında tüm hapishanelere yayılmış ve farklı tarihlerde 51’i kadın 281 siyasi mahpus süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerine başlamıştır. Bölgemiz hapishanelerinde de toplam 51 mahpus süresiz-dönüşümsüz açlık grevine girmiştir.
Aynı zamanda hapishanelerde bulunan mahpuslar Leyla Güven’in tecridin sonlandırılmasına yönelik olarak başlattığı bu açlık grevine destek eylemi olarak süreli-dönüşümlü açlık grevleri başlatmış olup bu açlık grevleri de devam etmektedir. Ülke genelinde çok sayıda mahpus da süreli-dönüşümlü açlık grevindedir.
Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı, sayıları giderek artan mahpusların devam ettirdiği süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinin izlenmesi ve herhangi bir ağır hak ihlali yaşanmaması için İHD İzmir Şubesi, ÖİHD İzmir Şubesi, ÇHD İzmir Şubesi, Ege Tuhay-Der, TİHV İzmir Temsilciliği ile ortak bir koordinasyon içerisine girilmiştir. Oluşturulan koordinasyonun temel amacı bölgemiz hapishanelerinde yaşanan hak ihlallerinin takibi olup, bu süreçte açlık grevindeki mahpusların izlenmesi, bu konuda temel tıbbi bakımlarının aksatılmaması noktasında cezaevi idareleri, cumhuriyet başsavcılıkları ile diyaloğa girilmesi, hapishanelerdeki tecrit uygulamalarının kaldırılması ile işkence ve kötü muamele yasağına aykırı eylemlerin önlenerek sorumlular hakkında etkili soruşturma yöntemlerine başvurulmasını amaçlamaktadır.
Bölgemiz Hapishanelerinde 31.01.2019 Tarihi İtibariyle Açlık Grevinde Bulunan Mahpusların kimlikleri, sağlık durumları ve süreçte yaşanan sıkıntılara ilişkin edinilen bilgilere göre;
26.12.2018 tarihinde Kırıklar 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
26.12.2018 tarihinde Kırıklar 2 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
26.12.2018 tarihinde Ödemiş T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
26.12.2018 tarihinde Şakran 2 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
26.12.2018 tarihinde Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde:
27.12.2018 tarihinde Manisa T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
05.01.2019 tarihinde Bandırma 1 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
05.01.2019 tarihinde Bandırma 2 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
05.01.2019 tarihinde Akhisar T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
18.01.2019 tarihinde Balıkesir Kepsut L Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
18.01.2019 tarihinde Burhaniye D Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
25.01.2019 tarihinde Şakran 1 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
25.01.2019 tarihinde Şakran 3 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
25.01.2019 tarihinde Şakran 4 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde:
Açlık grevleri sırasında izleme koordinasyonlarının genel olarak yaptığı gözlemeler göre bu eylemler ile birlikte mahpuslara yapılan saldırılar, hücre ve disiplin cezaları ile sürgünler hapishanelerdeki durumu daha da ağırlaştırmıştır. Özellikle verilen disiplin cezaları ile birlikte mahpusların sosyal etkinliklerden mahrum edilerek arkadaşlarından tecrit edildikleri rapor edilmiştir.
Süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemini sürdüren mahpusların belli tıbbi bakım hakları olduğu da kesinlikle unutulmamalıdır. Açlık grevinde olanların yaşamlarının korunması için düzenli sağlık kontrollerinin yapılması son derece önemlidir.
Ancak, 31 Ocak 2019 tarihi itibarı ile Ege Bölgesi hapishanelerinde yapılan görüşmeler sonucu edinilen bilgilere göre hapishane idarelerinin mahpusların tıbbi hakları olduğu bilinci ile hareket etmedikleri rapor edilmiştir. Mahpusların tıbbi hakları çerçevesinde hareket edilmemiş olması nedeniyle bir kısım mahpusun hızlı kilo kaybına maruz kaldıkları ve bunun önüne geçilememesi halinde ileri de sağlık açısından kalıcı ve daha ağır sonuçlar doğurabileceği belirtilmektedir.
Birçok hapishanede açlık grevinin hekim gözetiminde sürdürülmediği, bir kısım hekimin ise meslek etiğine ve gerekli bilinç ve donanımla yaklaşım göstermedikleri rapor edilmiştir. Açlık grevindekilerin vücut endeksinin takibini sağlayacak düzeyde düzenli tahlil ve ölçümlerin yapılmaması sürecin sağlıklı takibini zorlaştırmaktadır. Kimi cezaevlerinde açlık grevinde bulunanların alması zorunlu olan B1 vitamini, tuz, karbonatın düzenli ve yeterli miktarda verilmediği özellikle karbonatın bir çok cezaevi idaresi tarafından temin edilmediği yönünde şikâyetler rapor edilmiştir.
Aynı şekilde birçok hapishanede açlık grevindekilere refakatçi temin edilecek koşulların yaratılmaması nedeniyle açlık grevindekiler kişisel ihtiyaçlarını ve bulundukları ortamın temizliğini kendileri yapmak zorunda kaldıklarından daha çok enerji harcamak zorunda kaldıklarından kilo kaybının daha hızlı yaşandığı rapor edilmiştir. Bu durumun bir an önce ortadan kaldırılabilmesi için bu kişilerin bakımı ile ilgilenebilecek refakatçilerin sağlanması gerekmektedir.
Tüm bu yaşanan eksikliklerden yola çıkılarak açlık grevi sırasında tıbbi olarak yapılacak olanları tekrarlamakta yarar görmekteyiz.
Mahpuslar hayati tehlikeye girmeden Adalet Bakanlığı'nın bir an önce, 5275 sayılı Kanununa, infaz tüzüğü ile yönetmeliğine açıkça aykırı olan İmralı hapishanesindeki tecridi kaldırmalı ve mahpuslara haklarını kullandırmalıdır.
Başta Leyla Güven olmak üzere süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde bulunan mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi ve yeni acıların yaşanmaması için Adalet Bakanlığı’nın bir an önce tecridin kaldırılması yönünde adım atması çağrımızı yineliyoruz.”