Sermaye devletinin 19-26 Aralık 1978’de gerçekleştirdiği Maraş Katliamı’nın, 19 Aralık 2000’de 20 cezaevinde birden gerçekleştirdiği vahşi katliamın ve bu katliama karşı sergilenen görkemli başkaldırının, 28 Aralık 2011’de gerçekleşen Roboski Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla Basel’de bir yürüyüş ve miting düzenlendi. Katliamları unutmamak, unutturmamak için yapılan eylem, Birleşik Devrim Dergisi’nin de aralarında bulunduğu Türkiyeli ve Kürdistanlı örgüt ve kurumlar tarafından düzenlendi.
22 Aralık günü saat 14.00’te Dreirosen Park’ta marşlar ve sloganlarla başlayan miting, mücadelede ölümsüzleşenlerin anısına saygı duruşu ile devam etti. Bunu, etkinliği örgütleyen kurumlar adına yapılan ortak konuşma izledi.
Türk sermaye devletinin, daha kuruluşundan itibaren toplumsal muhalefete, sol siyasal güçlere ve ezilen halklara karşı katliamcı bir tutumla hareket ettiğini, dolayısıyla katliamcılığın bu devletin mayasında var olduğuna işaret eden konuşmada, “Bilindiği gibi Türkiye tarihinin en karanlık, en kirli ve en dehşet verici katliamlarından biri olan Maraş Katliamı da bu ayda yaşandı” denildi.
“Elbette ki bu tarih, yalnızca vahşi katliamlarla değil, fakat aynı zamanda destansı devrimci direnişlerle de anılan bir tarihtir. Anmakta olduğumuz 19 Aralık cezaevleri katliam ve direnişi bu örneklerden sadece biridir” diye devam eden konuşmada, sergilenen büyük direnişin geleceğe miras kaldığı vurgulanarak, katliamdan ziyade mücadele öne çıkarıldı. Faşist devletin zindanlara yönelik olarak, özellikle de 12 Eylül’den beri uygulamaya çalıştığı teslim alma politikasının her defasında büyük direnişle karşılandığı ve zindanlarda büyük bir devrimci direnme geleneğinin yaratıldığının altı çizildi.
“Tarihi Kürt halkına dönük sayısız vahşet ve katliamla dolu olan Türk sermaye devleti, 28 Aralık 2011 tarihinde bu kanlı siciline bir halka daha ekledi. Roboski’de Kürt halkına karşı alçakça bir katliam işledi” denilen konuşmada, Türkiye’de güncel gelişmelere dair şu ifadeler kullanıldı: “En ilkel ve ağır sömürü koşullarına, işçilere, emekçilere, devrimcilere ve kürt halkına karşı uygulanan keyfi ve sınır tanımaz bir terör ve her türlü katliama rağmen Türk burjuvazisinin ve onun düzeninin geldiği yer çürüme ve kokuşmadır. Türkiye’de çelişkiler keskinleşiyor, yeniden devrimci bir yükseliş döneminin koşulları olgunlaşıyor.”
Mücadele çağrısıyla sonlandırılan konuşmanın ardından, İsviçreli bir milletvekili ve İsviçre devrimci inşa grubunun temsilcileri söz aldı. Sonrasında yürüyüşe geçildi.
En önde Almanca “Maraş, Cezaevleri Ve Roboski Katlaiamlarını Unutmadık, Unutturmayacağız” ortak pankartının taşındığı, coşkulu ve kitlesel olan yürüyüşe İsviçreli grupların katılımı da anlamlıydı.
Türk sermaye devletinin Rojava’ya saldırı tehdidinin de teşhir edildiği yürüyüşte, “Türk Ordusu Kürdistan’dan Defol!”, “Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!”, “Her Yer Rojava, Her Yer Direniş!” sloganlar sıklıkla atıldı.
Yürüyüşün bittiği alanda da yapılan konuşma ve mücadele çağrısıyla eylem sona erdi.
Basel’den Leninistler