HDP İstanbul İl Örgütü üyeleri Kürdistan Kentlerinde 2015 yılında yaşanan sokağa çıkmay yasakları ve katliamların yıldömünü nedeniyle il binasında basın açıklaması yaparak "Kürt kentlerinde yaşatılan vahşeti, insanlık suçlarını unutmadığımız gibi bu zulme karşı ortaya konulan direnişi de unutmadık, unutmayacağız" dedi.
İSTANBUL - HDP İstanbul İl Örgütü üyeleri 14 Aralık 2015 tarihinde Kürdistan kentlerinde aylarca süren ablukaların üçünçü yılı nedeniyle HDP İstanbul İl Binasında bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Cengiz Çiçek ve HDP İl Yönetim Kurulu ve üyelerinin katıldığı basın toplantısında salona kent savaşlarında katledilen HDP Cizre Özyönetim Eşbaşkanı Mehmet Tunç'un söylediği "Diz Çökmedik Bizimle Gurur Duyun" sözleri ve katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının buunduğu pankart asıldı.
HDP İstanbul Örgütü adınabasın açıklamasını HDP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Aysun Çeper okudu. Hükümetin izlediği savaş politikalarının; yüzlerce sivilin hayatını kaybetmesine, kitlesel göçertme, yerleşim yerlerinin yakılıp yıkılması, tarihsel hafızanın yok edilmesi ve etkileri uzun yıllar devam edecek olan toplumsal bir depreme sebep olduğunu belirterek, .2013 yılında Kürt sorununun diyalog ve müzakere temelinde çözülmesini hedefleyen ve “çözüm süreci” olarak adlandırılan sürecin, Kürt meselesi gibi tarihsel bir sorunun barışçıl yollarla çözülmesi umudunu arttırdığını, fakat iktidarın, Kürt halkının barış umudunu taşıdığı bir süreçte “çöktürme planı” adını verdiği bir yıkım projesini hazırladığını söyledi.
"Ablukalar coğrafyasında yaşayan halkın yaşam hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, seyahat hakkı başta olmak üzere en temel evrensel insan hak ve özgürlükleri yok sayılmıştır. Kentler envai çeşit ağır silahlarla dövülmüş, evler, işyerleri doğrudan hedef alınarak taranmış büyük oranda kullanılamaz hale gelmiştir. Havan topunun neredeyse değmediği ev kalmamıştır. Ablukalar, büyük bir kültürel ve insani yıkıma yol açmıştır. İnsanlığın ortak inanç ve kültür mirası olarak kabul edilen kutsal mekânlar harabeye çevrilmiştir.
Kürt siyasal hareketinin özellikle çok güçlü olduğu kentlerin sosyo-politik yapısını değiştirmek amacı ile 'kent soykırım'ları hayata geçirilmiştir. Söz konusu kentlerin muhalif dinamiklerini yok etmek amacı ile çok kapsamlı bir saldırı politikası devreye konulmuştur." diyen Çeper, kent yıkımları ve bodrumlarda yakılan insanlar, günlerce sokaklarda bekletilen cenazeler, ibadetini yaparken vurulan yaşlılar, sokağa çıkan ve vurulan çocuklar, hastaneye götürülemediği için kan kaybından ölen yaralılar, ailelerin evlatlarının cenazelerini morg yerine derin donduruculara bırakmak zorunda kalmaları ve daha nice vahşetin insanlık tarihinin çetelesine bir utanç olarak eklendiğini, bu süreçte insanların parçalanmış bedenleri ile birlikte toplumsal barışın da parçalandığına vurgu yaptı.
AKP 1990’lı yılların güvenlikçi kodlarına değil 1925’li yılların soykırım, inkar, kitlesel tehcir politikalarına geri döndüğünü, ablukalar sırasında hukuk, ahlak ve insanlık dışı şiddet yöntemleri kullanılarak, Kürt halkının hafızasından yüz yıllar boyunca silinmeyecek vahşet görüntülerini ortaya çıkarıldığını belirten Çeper, Kürt kentlerinde yaşatılan vahşeti, insanlık suçlarını unutmadıklarını ve bu zulme karşı ortaya konulan mücadeleyide unutmadıklarını ve unutmayacaklarını da ifade eden Çeper, Kürt halkının iktidarın zulmünü ve bu zulüm karşısında direnenleri hafızasına kazıdığını söyledi.
Aysun Çeper sözlerini "Ablukalar boyunca ağır insanlık suçları işlenmiştir. Bu suçların hesabı elbet bir gün gerek ulusal gerek uluslararası hukuk nezdinde sorulacaktır. Kürt halkına karşı yürütülen inkâr ve imha politikalarına karşı direnen Mehmet Tunç, Asya Yüksel, Seve Demir, Pakize Nayır, Berjin Demirkaya, Aziz Yural, Rohat Aktaş, Rozerin Çukur ve daha nice direniş timsalini onur ve minnet ile anıyoruz. “Diz Çökmedik, Bizimle Gurur Duyun” diyen Mehmet Tunç ve yoldaşları ile gurur duyuyoruz" diyerek tamamladı.
HDP İstanbul İl Örgütü üyeleri Mehmet Tunç ve yoldaşlarının mücadelesini örnek aldıklarını ve Kürt halkına karşı yürütülen imha ve inkar politikalarına karşı mücadele edeceklerini ve mutlak ama mutlaka kazanacaklarını belirterek basın toplantısını sonlandırdı.