“Bizde kriz mriz yok” diyor, “bunların hepsi manipülasyon" diyor... Ne söylendiği değil önemli olan, gerçek hayatta yaşananlar “güçlenerek geleceğe yürü”mediğimizi net bir şekilde gösteriyor. Sadece son bir haftanın öne çıkan birkaç haberine dahi bakacak olursak, önümüze net bir tablo seriliyor.
Bugün (19 Ekim), İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) başkanı 100 bin müteahhidin batabileceğini ve en az 700 bin kişinin işsiz kalabileceğini açıklıyor. Son 5 yıldır Türkiye'de müteahhitlik sektörünün sürdürülebilir olmaktan çıktığını açıklayan İMKON, "Durağanlaşan piyasa ve döviz kurları ile inşaat malzeme fiyatlarının yükselişi müteahhitlik sektörünü adeta kilitledi. Sektörü büyük bir krize ve buhrana sürükledi. Şu ana kadar sektörde batan müteahhit sayısının yaklaşık yüzde 20'ye yaklaştı, Bu şekliyle yıl sonunu bulmadan, sektörün yüzde 30'nun daha batma riskiyle karşı karşıya kalacağının ayak seslerini duymaktayız" diyor ve ekonomik istikrar açısından inşaat sektörünün kaderine terk edilmemesi gerektiğini söylüyor. Belirtelim ki, son dönemde konkordato ilan eden 3 bine yakın şirketin % 75'i inşaat ve inşaatla ilişkili şirketler. Konkordato ilan eden şirketlerin sayısının yıl sonuna kadar 7 bine ulaşacağı öngörülüyor… Yani önümüzdeki 2,5 ayda 4000 şirket daha konkordato ilan edecek, çünkü “iflas etme” yasal olarak mümkün değil.
Öte yandan bir pırlanta toptancısının intiharı haberini okuyoruz. 800 bin dolar alacağını tahsil edemediği için biriken borçlarını ödeyememiş… Çok değil bir iki gün öncesine gidiyoruz ve Hülya Koçyiğit'in damadı Ender Alkoçlar'ın sahibi olduğu Alkoçlar Otelcilik ve Turizm AŞ’nin konkordato talebinde bulunduğunu okuyoruz. 1400 yatak kapasiteli 3 otel sahibi Alkoçlar borçlarını ödeyemediği için ertelenmesini ve taksitlendirilmesini istiyor.
Coca Cola ve Vestel gibi firmalara lojistik destek sağlayan Günaydın Group, ünlü restoran zinciri Kaşıbeyaz, Atatürk Barajı'nı yapan, Ömer Üründül'ün ortağı olduğu Palet İnşaat ve Nafia İnşaat, Kocaeli Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İSU) tarafından Derince ve Körfez’de yaptırılan altyapı çalışmaları ihalelerini alan Atinak Mühendislik de konkordato isteyen devler arasında.
Dev şirketler ardı ardına borçlarını ödeyemeyeceklerini ilan ediyorlar. Aylardır söylediğimiz ekonomik kriz bundan daha başka ne olabilir ki… Buna karşılık hükümet “Enflasyonla topyekun mücadele” ilan ederek %100 zam gelen ürünlere %10 indirim yaptırtarak kriz çözmecilik oynuyor. Patronlar ise daha “gerçekçi” önlemler alınmasını istiyor.
Birkaç hafta önce Ankara Sanayi Odası (ASO) başkanı Nurettin Özdebir, “Biz işçi çıkarmayalım, maaşları devlet ödesin” dedi. Sanayicinin maaşları ödeyemez duruma geldiğini söyleyen ASO başkanı, işçi çıkarmamak için maaşların 6 ay süreyle İşsizlik Fonu’ndan ödenmesini istedi…
Devlet varlık sebebi olan sermayeyi korumak ve kurtarmak telaşında… Bu esnada çiftçiler meclise traktör sürüyor, atanamayan öğretmenler intihar ediyor, çocuğuna pantolon alamayan işçi hayatına son veriyor, forması olmayan öğrenci okuldan atılıyor, borcunu ödeyemeyen bedenini ateşe veriyor…
DİSK-AR’ın Ekim ayı raporuna göre sadece son ayda kayıtlı işsizlerin sayısı 381 bin arttı…
Gerçek işsiz sayısı 6,3 milyona ulaştı; Kayıtlı işsiz sayısı son bir yılda 558 bin arttı; Aktif sigortalı sayısı 270 bin azaldı; İşsizlik sigortası başvuruları patladı: 140 bine ulaştı; Ve kadın işsiz sayısı erkeklerden daha fazla…
Herkesin sınıfını ve sınıf çıkarını düşündüğü, “gemisini kurtarmaya” çalıştığı şu günlerde işçi sınıfının da düşünmesi ve yapması gereken, kendisini, kendi sınıfını kurtarmak. İşsizlik ve enflasyon rakamları bir yana, yaşantımızda bu yıkımı bizzat deneyimleyen bizler, sorunun ne kadar yakıcı olduğunu görüyoruz. Ve bu kadar ciddi bir sorunla %10 indirimlerle ya da bize tavsiye ettikleri kıytırık tasarruf önlemleri ile bu krizi atlatamayacağımızı biliyoruz. Daha büyük iflaslar ve kitlesel işten çıkarılmalar kapıda. Yaşamımızı sürdürebilmek için ciddi bir varlık yokluk savaşı kapıda. Kolları sıvamalı, ayakta kalan olmak için örgütlenerek o son kavgaya hazırlanmalıyız.