Cumartesi Anneleri 706. Haftası yine İHD İstanbul Şubesi önünde ve polis ablukası altında yapıldı. Polisin Cumartesi Anneleri/İnsanları ve basın emekçilerine müdahale edileceği yönündeki tehditleri, sokaktan uzaklaştırma saldırısı ve darpı altında yapıldı. Bu haftaki eylemde 26 Ekim 1996 yılında gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan Ayhan Efeoğlu'nun akıbeti soruldu.
İSTANBUL – Gözaltındaki yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Annleri'nin 706'ıncı eylemi bu hafta da İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi binası önünde polis ablukası altında yapıldı.
Sabah erken saatlerden itibaren İstiklal Caddesi ve İHD İstanbul Şubesi'nin bulunduğu Çukurlu Çeşme Sokak çevresinde TOMA ve akrep ve çevik kuvvet ablukası altına alındı.
Çukurlu Çeşme Sokak giriş ve çıkışlarını polis ekipleri tutarken araçlar, basının görüntü alamaması için diğer sokaklardan bu sokağa yönlendirildi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları ile dayanışmak için bu hafta eyleme HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Saruhan Oluç, Garo Paylan, Hüda Kaya; CHP Millevtekilleri Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu ile siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
Basın açıklaması için kayıp yakınları bina önüne çıktığında çevik kuvvet ekipleri, eylemin yasadışı olduğu ve müdahalede bulunacağı yönünde anonsa başladı. Bu arada çevik kuvvet polisleri basın emekçilerinin görüntü alamaması için sokak çıkışına doğru uzaklaştırmaya çalıştı. Bir yandan ailelerin bina içine girmeleri diğer yandan basın emekçilerinin uzaklaştırılmaya çalışılması üzerine arbede yaşandı.
Aileler “Biz kayıplarımızı aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz” diyerek kayıpların fotoğrafları ve karanfillerleri havaya kaldırdılar. Yaşanan arbede sırasında İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu üyesi ve kayıp yakını Maside Ocak 706'ıncı hafta açıklamasını okudu.
Açıklama okunurken basın emekçileri darp edilerek uzaklaştırılmaya çalışıldı.
Cumartesi Anneleri'nin 706'ıncı haftasında 1992 yılında gözaltında kaybedilen Ayhan Efeoğlu'nun dosyası açıklandı.
Ülkede yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin mutlak olarak son bulmasının önündeki en önemli engelin faillerin/sorumluların korunması ve cezasız kalması olduğunu, cezasızlığa yol açan faktörlerin başında ise "zamanaşımı” uygulaması geldiğini ifade eden Maside Ocak,
“Gözaltına alıp zorla kaybetme ve öldürme fiilleri açık bir şekilde insanlığa karşı suçtur ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine göre insanlığa karşı işlenen suçlara zamanaşımı uygulanamaz. Bu yalın gerçeği yargı makamlarının öğrenmesi ve uygulaması bir zorunluluktur” dedi.
Gözaltında kaybetme eylemlerini insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul eden, bu nedenle de söz konusu suçlarm zamanaşımına tabi kılınamayacağını belirten Birleşmiş Milletlerin "Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme"sinin Türkiye tarafından hiçbir çekince koyulmadan derhal imzalanması ve uygulanması gerektiğini belirten Ocak, bu hafta iki evladı gözaltına alınarak kaybedilen Feriye ve Osman Efeoğlu'nun küçük oğlu Ayhan Efeoğlu için bir arada olduklarını belirtti.
Yıldız Teknik Üniversitei öğrencisi olan Ayhan Efeoğlu'nun tam 26 yıl önce bugün gözaltına alınarak kaybedildiğini aktaran Maside Ocak, Efeoğlu'nun demokratik üniversite mücadelesi nedeniyle defalarca gözaltına alındığını ve siyasi polis tarafından mimlenmiş olduğunu belirtti.
26 Ekim 1992 tarihinde Üniversite önünde sivil polisler tarafından gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldüğünü fakat, onu devletin ilgili tüm kurumlarına soran ailesine gözaltında olmadığı cevabı verildiğini belirtti.
2008 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen soruşturmanın insanlığa karşı suçlarda hukuk dışı olan 20 yıllık zamanaşımı bile beklenmeden takipsizlik kararı ile kapatıldığını aktaran Ocak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Savcılığın kararına göre; Ayhan Efeoğlu işkence sonucunda öldürülmüş olsa bile öldürme kastı olmadığından zamanaşımı süresi 15 yıla indirilmişti.
2011 yılında Eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın, Ayhan Efeoğlu'nun gözaltındayken işkence ile öldürüldüğüne tanık olduğunu söyledi. 'Onu bizzat ellerimle gömdüm' diyerek Ayhan Efeoğlu'nu işkence ile sorgulayan ve bedenini kaybeden polislerin isimlerini açıkladı. Bu itiraflar sonucunda Efeoğlu Ailesi'nin dosyanın yeniden açılıp etkin ve bağımsız bir soruşturma yapılarak oğullarının gömüldüğü yerin tespit edilmesi ve ceza adaletinin sağlanması talebi bugüne kadar gerçekleşmedi.
Ayhan Efeoğlu'nun gözaltında kaybedilişinin 26.yılında adalet istiyoruz!
Ayhan Efeoğlu'nun gözaltında kaybedilmesinde sorumluluğu olan tüm görevlilerin adil bir yargılama faaliyeti sonucunda cezalandırılmalarını istiyoruz!”
Maside Ocak basın açıklamasını okurken polisin sürekli müdühale edileceğine ilişkin anonsu ve bina içine girmeleri için iteklemeleri arasında ellerinde fotoğrafları ve karanfilleriyle “Kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz” diyerek içeri girmemek için direnerek basın açıklamasının okunmasını bekledi. .
Maside Ocak sözlerini “Kaç yıl geçerse geçsin kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz!” diyerek tamamladı.
Açıklama sırasında basın emekçileri itilip kakılarak, kimileri darp edilerek görüntü almaları engellenmeye dernek binasından uzaklaştırılmaya çalışıldı. Sokak giriş çıkışlarını kapatan çevik kuvvet bir süre daha basının sokağa girmesini engelledi.