Soma’da AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Fernas Madencilik’te çalışan 7 işçi, Bağımsız Baden-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atıldı. 26 Ağustos günü aralarında işten atılan işçilerin de olduğu maden işçileri işe alınmak, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin artırılması, maaşların yükseltilmesi talebiyle maden önünde greve başladı.
30 Ağustos günü maden işçileri aileleriyle birlikte taleplerini yinelemek için Fernas Madencilik önüne yürümek istedi, ancak yolları jandarma tarafından kesildi. Madene yürümekte ısrar eden madenciler ve ailelerine jandarma saldırdı ve aralarında sendika yöneticilerinin de olduğu 4 kişi gözaltına alındı. Bunun ardından gözaltına alınanların yakınları ve dostları, 30 Ağustos günü Soma Adliyesi önünde gözaltıların serbest bırakılması için nöbete başladı. Gözaltılar 1 Eylül günü savcılığa çıkarılarak adli kontrol şartı ve yurtdışı çıkış yasağı ile serbest bırakıldı.
Mücadele Birliği Gazetesi olarak 1 Eylül günü Soma Adliyesi önüne ailelerin nöbetini ziyaret ederek, ailelerle röportajlar gerçekleştirdik. Madencilerin ailelerinin çağrısını siz okurlarımızla paylaşıyoruz.
Reyhan Topuz – Madenci Eşi
Fernas işletmesinde eşim çalışmaktadır. Eşlerimiz haklarını aramak için Bağımsız Maden-İş Sendikası'na üye oldular. Üye olduklarını şirket öğrenince, içeriden kıyım yapmaya başladı. İlk önce 2-3 kişi çıkardı. Sonra bunun arkası geldi. Sıra bize de gelecekti.
Biz onların haklarını da aramak için, kendi haklarımızı da aramak için toplandık, birleştik, tek yürek olduk. Haklarımızı aramak için Fernas şirketine yürüyüş gerçekleştirecek, sesimizi duyuracaktık. Aileleri olarak çocuklarımızla birlikte maden önüne gittik, fakat bizim önümüze bariyer kurarak sanki çok büyük bir suç işliyormuşuz gibi, kolluk kuvvetlerini yığdılar, bizim girişimizi engellediler, bizim onlarla iletişim kurmamızı engellediler. Madenin önüne doğru yürümeye çalıştığımız esnada da kolluk kuvvetleriyle bir arbede oldu. Biz geçmek istedik, onlar bize izin vermedi. O sırada sendika başkanları, birkaç maden işçisi, bunların içinde ben de varım, bir kadın olarak, maden işçisi eşi olarak gözaltına alındık. İfadelerimiz alınmak üzere Jandarma karakol komutanlığına götürdüler. Beni oradan sadece tutanak tutup serbest bıraktılar ama işçileri ve sendika başkanlarını iki gün nezarette tuttular.
Şu an Adalet Sarayı önündeyiz. Mahkemeye çıkarıldılar ve bırakılmaları için burada bekliyoruz. Biz sadece adalet istiyoruz, hakkımız olanı istiyoruz. Eşlerimizin çalışma koşulları çok zor. İş güvenliği sağlıkları yok. Hayati endişeleri yüksek. Yani biz onları gönderiyoruz ama kalbimiz de onlarla gidiyor, onları düşünüyoruz. Sürekli hasta oluyorlar suyun içinde çalıştıkları için, doktora gidiyorlar rapor alıyorlar, bu sefer rapor aldıkları için savunma istiyorlar. Yani ne hasta olmaya hakları var, ne izin kullanmaya. Bayramlarda çalıştırıyorlar. Bayramda çalışmayı kabul etmeyip çalışmadığı için işten çıkartılan arkadaşlar var. Keyfe keder işten çıkartabiliyorlar. Mobing uyguluyorlar, çalıştırırken hakaretler, küfürler ediyorlar. Yani artık dayanılacak gibi değil. Biz sesimizi çıkartmak istiyoruz. Bizim sesimizi duysunlar. Şartlarımızı iyileştirsinler. Şirketin başındaki müdürleri çıkartsınlar istiyoruz. Buradan okurlarınıza sesleniyoruz. Bizim sesimize kulak versinler. Yanımızda olsunlar. Desteklesinler. Şimdiden hepsine çok teşekkür ederiz.
Fatma Tufan – Madenci Eşi
Burada 7 gündür eylem yapan madencilerimiz haklarını arıyor. Biz de yanlarındayız, destekliyoruz. Umarım haklarını almayı başarılar, buna inanıyoruz. AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na boyun eğmeyeceğiz. Sonuna kadar hakkımız için mücadele edeceğiz, mücadele eden yakınlarımıza destek olacağız.
Madenci kardeşlerimiz çok zor şartlar altında çalıştırılıyor. Hiçbir hakları ödenmiyor, maaşları düşük ödeniyor, kömür verilmiyor, promosyon verilmiyor, komisyon verilmiyor. İşten çıkarılan kardeşlerimiz hiçbir hakkını, tazminat, kıdem, ihbar haklarını hiçbir şekilde alamıyor. Mahkemeyle uğraştırılıyor. Yaz kış kıyafetleri verilmiyor, yelek, kask, gözlük, maske, eldiven, fener verilmiyor.
Yer altında özellikle gündüz vardiyasında birçok amir ve memur yer altına inip vardiya bitimine kadar işçilere hakaret küfür dahil olmak üzere her türlü şiddeti uyguluyorlar. Bayram arifesinden itibaren bayram haftası boyunca işçileri zorla çalıştırıyorlar. Tatile çıkmak isteyenler işten çıkartılıyor. Biz hakkımızı sonuna kadar arayacağız, kazanıncaya kadar direneceğiz, direne direne kazanacağız.
Fernas Müdürü Serkan Akgün, eylem yapan kardeşlerimize terörist demiş, ben de aynı lafı kendisine iletiyorum. Asıl terörist kendisidir. Kendi vatanımızda toprağımıza hakkımızı savunurken, polisi askeri üzerimize yürütüp hakkımızı savunmamıza karşı çıkıyor, yollarımızı kesiyor. Hiçbir şekilde madene varıp hakkımızı savunamıyoruz. Çok zor durumdayız. Eşlerimiz çok zor şartlar altında çalışıyor. Yer altında kimyasal sularda boğaza kadar suların içinde çalıştırılıyorlar. Burada Bağımsız Maden-İş sendikası başkanlarımız yanımızda oldular. Onlara ve yanımızda olan herkese ayrı ayrı çok çok teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar var olsunlar.
Nurhan Kaya - Madenci Eşi
Eşim Fernas Madencilik’te 4 buçuk senedir çalışıyor ve çok zor şartlar altında çalışıyor. Buna rağmen haklarını alamıyor. Biz hakkımız olanı istiyoruz, fazlasını istemiyoruz. Diğer madenler nasılsa onlarla eşit olmak istiyoruz ve biz hakkımız aramak istediğimizde asker ve polis tarafından engellendik ve gözaltına alınan arkadaşlarımız oldu.
Hakkımızı aramak suçsa eğer bizi alsınlar içeri sıkıntı değil. Biz 3 gündür burada çoluk çocuk rezil olduk. Bir an önce bu olayın sonuçlanmasını istiyoruz. Ben burada nöbet tutuyorum. Eşim işyeri önünde nöbet tutuyor. Artık sabrımız kalmadı. Benim yarın çocuğum birinci sınıfa başlayacak. Ben ona bile adapte olamadım, lütfen artık sabrımız kalmadı.
Bağımsız Maden-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Avukat Mert Batur
Burada 26 Ağustos'tan beri Fernas Madencilik’e karşı bir direniş yürütüyoruz. Sendikaya üye olduğu için üyelerimiz işten atıldı. Toplamda 7 kişi. Onların işe dönüş talebiyle başladık.
Ücretler buradaki havzadaki ortalama ücretlerin çok gerisinde kaldığı için onlara dair iyileştirme talebimiz var. Görüntülerini de paylaştık, iş sağlığı güvenliği önlemlerine dair eksikliklerin giderilmesini istiyoruz. 3 ana talep etrafında bir direniş yapıyoruz. 26 Ağustos’ta ilk gün 70 madenci, şirkete girdikleri için, şirket içinde eylem yaptıkları için gözaltına alındılar. Gözaltı kararı dahi olmaksızın bu işlem yapıldı. Daha sonra serbest bırakıldılar.
Ertesi gün, sabaha karşı 6 itibariyle şirket önünde 7/24 nöbete başlamış olduk, direnişe başlamış olduk. 30 Ağustos’ta ailelerimizle beraber bir büyük buluşma gerçekleştirecektik ama bütün yollar jandarma tarafından kesildi. Toplamda 5 arkadaşımız gözaltına alındı. İkisi sendika yöneticimiz. Genel Başkanımız Gökay Çakır, örgütlenme uzmanımız Başaran Aksu, ikisi işten atılan arkadaşlar ve biri de madencilerden birinin eşi olmak üzere 5 kişi. Madenci eşini o akşam serbest bıraktılar. 4 arkadaşımız 2 gündür gözaltına tutuluyor.
Şimdi savcılıkta ifadeleri tamamlandı. Savcılık kararını bekliyoruz. Bu süreçte herhangi bir karar bize ve müvekkillerimize tebliğ edilmeden telefonlarına el konuldu. Gözaltı süresi de direnişi kırmak üzerine planlanmış gibi görünen bir iş birliği içerisinde uzatıldı. Avukat görüşü yapmamız engellendi. Neyse ki bu engelleri aştık, hatta savcı adliyeye dahi avukatların girişini engellemeye yönelik talimat vermeye kalktı. Doğal olarak burada şimdi direniş devam ediyor. Arkadaşlarımızı aldıktan sonra da 7 24 direnişe devam edeceğiz.
Fernas Medencilik İşçisi Özay Karakuş
4 yıldan beri Fernas Madencilik’te kimyasal enjeksiyon ustası olarak çalışmaktayım. Bazı arkadaşlarımız sendikaya üye oldu diye işten atıldılar. Bu sabrımızın taşma noktası oldu.
Öncelikle bu şirkette iş sağlığı ve güvenliği sıfır. Hiçbir şekilde Çalışma Bakanlığı’ndan gelip denetlemiyorlar. Denetleyecekleri zaman da arıyorlar. 1 2 gün önceden haber veriyorlar. Biz usta olduğumuz için şirketin baş mühendisi Osman Emin Doğan bizi yönlendiriyor, levhalar asıyoruz, makinalarını dışarı çıkarıyoruz, yasak olan bütün malzemeleri, jeneratörleri dışarı çıkarıyoruz. Ortamı ona göre hazırlıyoruz ve defalarca da ortamı hazırladığımız halde bu şirket ceza yedi.
Şu an hayatımızdan, yaşamımızdan şüphe ettiğimiz için çalışmıyoruz. Bu iş şartları düzeltilmediği sürece de şirkete girmeyi düşünmüyoruz. Çünkü burada adalet olduğunu, iş sağlığı ve güvenliği olduğunu düşünmüyoruz.
Maaşlarımız 34 bin TL. Bütün madenlerde 50 bin TL maaş alınırken biz 34 bin TL maaş aldığımız halde sesimizi çıkarmıyorduk. Her gün psikolojimiz bozuk bir şekilde evlerimize, çocuklarımızın eşlerimizin yanına gidiyoruz. Artık sabrımız kalmadı. Serkan Güncel, Saadettin Saygılı, Okan Poyraz gibi şahıslardan küfür yemekten bu işçiler baktı. Şahsımıza yapılan hakaretler, küfürler kanıtlıdır. Herkeste video olarak ses kaydı olarak bu hakaretler bulunmakta.
Bizim şu an tek istediğimiz Adalet Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı tarafından bunlar hakkında soruşturulma açılması ve müfettiş yönlendirilmesi. Biz sağlığı ve güvenliği istiyoruz. Biz hakkımızı istiyoruz. Biz çalmadık çırpmadık. Kimseye de yalvarmıyoruz, dilenmiyoruz. Bize hakkımızın verilmesini ve eylemimizin son bulmasını istiyoruz. Çünkü çocuklarımız ve eşlerimiz kaç günden beri yollarda rezil, hepimiz rezil durumdayız. Hiçbirimizin cebinde sigara parası dahi kalmadığı halde bile biz buradayız. Çünkü birlik beraberlik içindeyiz.
Biz maden işçisiyiz, doğal afetlerlerde, depremlerde, sellerde vatandaşın yanındayız. Türkiye'de herhangi bir olay olduğunda, doğal afetlerde ilk koşan madencilerdir. Bunu bu ülkede yaşayan herkes bilmektedir. Biz maden işçisiyiz, biz gariban bir işçiyiz. Bize terörist demeleri nedir? Madene yürümek istediğimizde bize saldırdılar. Bunların ne amacı var, ne çıkarları var bilmiyorum ama, bunun sebebinin de milletvekiline dayalı olduğunu düşünüyorum. Bizim patronumuz milletvekili olduğu için devletin zırhını kullandığında baştan sona kadar artık inanıyorum. Patronumuzda adalet ve vicdan olduğunu düşünmüyorum.
Buradan patronumuza seslenmek istiyorum, sayın vekilim siz de bir patronsunuz, sözde adaleti temsil ediyorsunuz ama hiçbir zaman adalet tarafında durmuyorsunuz, işçi tarafında durmuyorsunuz, hep paranın yanında hep gücün yanında duruyorsunuz. Sizin adaletinizi sorgulamalarını istiyorum.
Bize destek olan, yanımızda olan tüm duyarlı kamuoyuna teşekkür ediyorum.