Devrimci gençlik örgütleri YÖK'ün 37'inci yıldönümünde İstanbul Üniversitesi önünde bir protesto eylemi gerçekleştirdi. Aralarında Devrimci Öğrenci Birliği'nin de yer aldığı gençlik örgütleri üniversitelerde bilimin metalaştırıldığını ve sermaye yararına çalışmalar yapıldığını belirterek halk yararına üretilecek bilim için mücadele edeceklerini vurguladılar. Siyasi partiler ve Tutuklu Dev-Yapı-İş Sendikası Başkanı Karabulut'da bir mesajla öğrencilere inşaat işçilerinin desteğini iletti.
İSTANBUL - Devrimci Gençlik örgütleri 12 Eylül Askeri Faşist darbesi sonrasında kurulan Yüksek Öğrenim Kurulu'nun (YÖK)37'inci yıldönümü nedeniyle bugün İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü ana kapısı önünde bir araya gelerek protesto eylemi düzenledi. Aralarında Devrimci Öğrenci Birliği'nin (DÖB) de yer aldığı protesto eylemine inşaat işçileri ve siyasi partilerde mesajlarla desteklerini iletti.
Eylemde ilk olarak demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerden gelen mesajlar okundu.
3. Havalimanı şantiyesinde ağır çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle inşaat işçilerinin yaptıkları iş bırakma eylemi sonrası tutuklanan DİSK'e bağlı Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev-Yapı-İş) Genel Başkanı Özgür Karabulut'un mesajı okundu.
"Ne İşçilerin İsyanı Tutuklamalarla Durdurulabilir Ne de İşçiler Buradan Korkar!"
Biz inşaat işçileri ve onların örgütlü gücü sendikaların yöneticileri olarak 3.havalimanı kölece çalışma koşullarına isyan ettiğimiz için; tahta kuruları kanımızı emmesin, tahta kuruları gibi taşeron sistemi kanımızı emmesin dediğimiz için tutukluyuz.
Bugün ne yazık ki yaşam haklarımızı istemek tutuklanma gerekçesi oluyor, normal koşullarda patronlara bu talepler sonucunda cezalar verip yaptırımlar uygulamaları gerekirken..
Sırf yapılan direniş kölelik koşullarında yaşayan başka işçilere örnek olmasın, onlara korku yaratsın, direnirseniz tutuklanırsınız dedirtmek için bugün cezaevindeyiz.
Ama şunu bilmenizi isteriz; ne işçilerin isyanı tutuklamalarla durdurulabilir, ne de işçiler burada korkar!
Geçtiğimiz süreçte gördük, dünyanın ve ülkenin her tarafında dayanışma eylemleri yapıldı. Binlerce mektup gönderildi. Boğmak istedikleri direnişimiz daha da büyüdü, büyüyecek!
"YÖK'e Karşı Demokratik Eşit Özgür Anadilde Eğitim Mücadelenizi Selamlıyoruz!"
Nasıl ki 12 Eylül darbesiyle toplumu tek tipleştirmeye çalıştılar, YÖK gibi kurumlarıyla geleceği yok etmeye çalıştılar, umudu yok edemedilerse “köle değiliz” direnişi de durdurulamaz!
İşaret fişeği yakılmıştır. Bu vesileyle YÖK’e karşı, bizi köleleştirmek isteyen eğitim sistemine karşı bu onurlu yürüyüşümüzü demokratik, eşit, özgür, anadilde, eğitim mücadelesini selamlıyoruz!
İnşaat işçisi köle değildir!
Kahrolsun YÖK! Yaşasın mücadelemiz!"
Siyasi partilerden gelen mesajların okunmasının ardından İstanbul Üniversitesi öğrencileri adına Ezgi Avcı okudu.
"Sermaye Yararına Kurulan YÖK"
YÖK’ün 1982 yılında faşist darbe zihniyeti tarafından üniversiteleri ve üniversite öğrencilerini tahakküm altına almak için kurulduğunu belirten Avcı, kurulduğu günden itibaren ise iktidarların ve sermayenin eliyle yönetildiğini, yapılandırıldığını ifade etti. Üniversitede üretilen bilimin halk için değil sermaye yararına üretildiğinin vurgusunu yapan Avcı, “Sarayın ülkeyi ve üniversiteyi karanlığa teslim etmek ve gençliği baskılama aygıtı olarak yapılandırılan YÖK bugün tek adamın emri altındadır. Ve üniversiteleri Tayyip Erdoğan'ın iki dudağı arasına sıkıştırmaya çalışmaktadır” dedi.
"OHAL İşten Atmalar, Baskılar, Yasaklarla Devam Ediyor"
Avcı, OHAL’in sözde kalkmasının ülkede ve üniversitede geçerli olmadığına değinerek, “Krizin faturasına karşı çıkan işçiler haklarını talep ettiklerinde işten çıkarılıp tutuklanmaktadırlar. OHAL üniversitede ise Özel Güvenlik Birimlerinin ve polislerin üniversitelilerin hak aramalarına saldırıları ve tehditleri ile akademisyenlerin soruşturulmaları ve işlerinden atılmaları ile kulüplerin ve toplulukların faaliyetlerinin yasaklanması ile kulüplerin ödeneklerini alamaması ve faaliyet uygulayabilecekleri alanlar bulamaması ile stant açmanın, bildiri dağıtmanın, afiş asmanın ve basına açıklama yapmanın soruşturma nedeni haline gelmesi ve üniversitelilerin eğitim hakkının gasp edilerek okullarından uzaklaştırılmaları ile devam ediyor” diye belirtti.
Ekonomik krizin üniversitede öğrencilere ödetilmek istendiğini aktaran Avcı, “Üniversite ödenekleri her geçen yıl artarken yandaş üniversite yönetimleri ve üniversite içlerine üs kurmaya çalışan sermayedarlar karlarına kar katıyorlar. Üniversitelilerin barınabilmesi, geçinebilmeleri en can yakıcı sorunlar haline gelmiştir. Yemekhanelere ve kantinlere gelen zamlar kabul edilemez. Üniversitelilerin aldıkları burs ve kredi ne yemek yemeye ne de yurtlarda kalmaya yetiyor. Nitelikli ve ucuz yurtlar açılmazken üniversiteliler tarikat yurtlarına mahkum bırakılıyor. Bizleri müşteri olarak görenlere Beyazıt’tan sesleniyoruz. Krizin bedelini siz yaratanlar ödeyin biz ödemeyeceğiz. Yemekhane zamları iptal edilsin. Nitelikli ve kamusal ucuz yurtlar açılsın” dedi.
"Eğitimde Eşitlik İstiyoruz"
Üniversite de verilen eğitimin eşit olmadığına ve cinsiyetçi olduğuna dikkat çeken Avcı, “İktidardan kuvvet alan tacizci akademisyenler ve güvenlikler ellerini kollarını sallayarak üniversitedeki görevlerine devam etmektedirler. Kadın yurtlarının saatleri kotalıdır ve kadınların yaşamlarına iktidar eliyle müdahale edilmektedir. Biz kadınlar birlikte güçlüyüz ve yan yana gelerek yaşamlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Eşit eğitim istiyoruz ve kadın yurtlarının giriş çıkış saatleri esnek hale gelsin” dedi.
"Söz Yetki Karar Üniversitelilerindir"
Üniversitede bilimin metalaştırılarak sermaye yararına üretildiğinin altını çizen Avcı, “Üniversitelerde YÖK’ün ve yandaş kadroların yaptıkları öğrenciyi fişlemek ve sarayın ideolojisini yaymaktır. Halk yararına üretilecek bilim için mücadele etmeye akla, mantığa ve bilime aykırı olan her şeyin karşısına çıkmaya devam edeceğiz. Söz, yetki, karar üniversitelilerindir, yandaş rektörlerin ve yandaş kadroların değildir” dedi.
Eylem gençlik örgütlerinin Beyazıt Marşını okumasıyla son buldu.