"Katliamın lokumu olmaz" dedikleri için tutuklanarak cezaevine gönderilen Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin aileleri, İstanbul Tabipler Odası’nda basın açıklaması düzenledi.
11 Nisan günü yapılan açıklamada aileler, "Boğaziçi Üniversitesi’ni hedef gösterenleri özür dilemeye davet ediyoruz" diyerek, çocuklarının serbest bırakılmasını istedi.
Toplantıya ailelerin yanı sıra sendika ve konfederasyonların genel başkanları, milletvekili ve akademisyenler de katıldı.
Aileler adına açıklamayı, Deniz Yılmaz'ın babası Bülent Yılmaz yaptı, “Çocuklarımız devleti yönetenler de dahil, taraflı medya, Boğaziçi Üniversitesi’ne ve bu üniversitenin hoşgörü, demokrasi ve özgürlük geleneğine karşı kin besleyenler tarafından hedef gösterilmişlerdir. Ardından 22 Mart 20018 tarihinde gözaltılar başlamıştır" dedi.
Tutuklanan, soruşturmaya uğrayan çocuklarının geçmişlerinde büyük emekler, çabalar olduğunu söyleyen baba Yıldız, "Çocuklarımız üniversite sınavlarında büyük başarılara imza atarak Boğaziçi Üniversiteli olmuşlardır. O nedenle kimsenin çocuklarımızın okuma özgürlüklerini ellerinden almaya hakkı yoktur. Çünkü bu başarılar kimsenin lütfuyla gerçekleşmemiştir. Çocuklarımız bilim insanı olmayı, yazar olmayı, sanatçı olmayı, iyi bir eğitimci olmayı hedeflemişler. Bu yolda da önemli mesafeler kat etmişlerdir. Bu yolculukta sorgulayıcı olmayı, insanlıktan, iyilikten, güzelliklerden, barıştan yana tavır almayı öğrenmişlerdir. O nedenle kimse çocuklarımızın bir yerlerden emirler alarak kendilerini ifade ettiklerini iddia edemez. Çocuklarımızın arkasında yanında örgüt arayanlar edebiyat, çevre, çeviri, folklor, bilim kulüplerine, matematik topluluğuna bakabilirler, çocuklarımızı oralarda görebilirler" dedi.
Çocuklarının eğitim hakkının ellerinden alındığını belirten Yıldız, aileler olarak çocuklarına uygulan bu hukuksuzluğa acilen son verilmesini ve çocukların serbest bırakılmasını, haklarında yürütülen soruşturmaların durdurulmasını istedi.
Ardından Yaren Tuncer'in annesi Özgür Tuncer söz alarak "Toplumda yaşanan her şeye farkındalığı yüksek bir çocuk olarak büyüttüm. Bununla gurur duyuyorum. Tüm canlılar için gözyaşı dökebilen bir çocuğum var. O, iktidarların paraları uğruna canlar yanmasın, analar ağlamasın istiyordu. Evlerinde özgürce konuşabilen çocuklarımız, sokaklarda da düşüncelerini özgürce ifade etmekten yana olan kişilerdi. Her cana canlıya karşı duyarlı, barış isteyen bir çocuktu" dedi.