Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamındaki yetki tespitlerinin verilmesi. toplu iş sözleşmelerinin yapılması, toplu iş uyuşmazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin sürelerin OHAL süresince uzatıldı. İşten atmanın yasaklandığı ifade edilirken 25/2 bu kapsam dışında bırakıldı.
Limter İş Sendikası Genel Başkanı Kanber Saygılı ve Enerji Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin kararnameyi değerlendirdi.
Limter İş Sendikası Genel Başkanı Kanber Saygılı, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle deprem bölgesinde grev ve toplu sözleşme görüşmelerinin OHAL süresince ertelenmesinin işçi ve emekçilerin anayasal ve yasal haklarının fiilen engellemesi anlamına geldiğini vurguladı. "Bu kararnameyle tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi deprem de patronlar lehine bir fırsata çevrilmiştir" dedi.
Kararnamede işçi ve emekçilere bir kolaylık imkan sağlanmış gibi gösterilerken Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamındaki yetki tespitlerinin verilmesi, toplu iş sözleşmelerinin yapılması, toplu iş uyuşmazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin sürelerin OHAL süresince uzatılmasıyla, devletin pandemi dönemindeki süreci bir kez daha hayata geçirdiğini belirten Saygılı, "Devlet bu kararnameyle tıpkı pandemi döneminde yaptığı gibi yine patronlara ayrıcalıklar sağlayarak, depremden zarar görmüş olan işçi ve emekçilere yönelik düşmanca bir hat üzerinden gitmiştir.
Evleri, barkları yıkılmış, ailelerini, yakınlarını kaybetmiş acı içindeki işçi ve emekçilere yönelik bu saldırıyla pandemi döneminden daha da acımasızca bir tutum gösteriliyor" dedi.
İşten atma yasaklandı denilen pandemi döneminde Kod 29 ile tam bir işçi kıyımı yaşandığını anımsatan Saygılı, "Bu kararnamede İş Kanunun 25/2 maddesi kapsam dışı bırakılarak, patronlara deprem nedeniyle bulunduğu şehirden ayrılan işçinin iş sözleşmesini fesih hakkı tanıyarak yine işçi kıyımı yapma imkanı sunulmuş durumdadır" dedi.
İşten atılan işçilere ise 'herhangi bir aylık almaması' şartı geitrilerek İşsizlik Sigortası Fonundan günlük 133,44 lira ücret desteğine ilişkin ise "İşçilere sadaka verircesine, açlık sınırındaki asgari ücretin yarısının altında bir ücretin reva görülmesi ise son derece aşağılayıcı, incitici, kahredici ve bizleri öfkelendiren bir durum" dedi.
Devlet işçi ve emekçilerin kıyımına, haklarının gasp edilmesine izin vermemeli diyerek sürekli ifade ettiklerini ve mücadele verdiklerini söyleyen Saygılı "Hele ki, deprem bölgesindeki insanlar ailelerini yakınlarını kaybetti, evleri barkları yıkıldı. Korkunç bir kayıp ve yıkımın acısı içindeyken, tam bir işçi kıyımı demek olan böyle bir kararname çıkarılması gerçekten kabul edilebileceğimiz bir durum değil" dedi.
"Devlet pandemi döneminde olduğu gibi bir kez daha patronlara altın tepside depremi fırsata çevirme, işçi kıyımı yaparak karlarına kar katma imkanı sunmuştur" diyen Saygılı deprem bahanesiyle bölgede korkunç bir işçi kıyımının yolunun açıldığını vurguladı.
Çeşitli gerekçelerle devletin grevleri yasakladığını, fakat işçilerin gerek pandemi döneminde eylem yasaklarında, gerekse de grev yasaklarında fiili mücadelesiyle haklarına sahip çıktığını vurgulayan Saygılı, "Deprem bölgesindeki işçi ve emekçi kardeşlerimizle dayanışma içinde olmaya ve tabi ki bu işçi kıyımına karşı da mücadeleye devam edeceğiz" dedi.
Enerji Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin ise bir çok iş kolunda grevin yasalarla yasaklandığını, yasak kapsamına girmeyen durumlarda ise devletin çeşitli gerekçelerle kararnamelerle grev yasakları getirdiğini, bu sabah çıkan deprem bölgesine ilişkin kararnamenin de bunlardan birisi olduğunu ifade etti.
"Yıllardır yasal olarak kamu kuruluşlarındaki itfaiye, sehiriçi deniz, kara ve demiryolu ve diğer raylı toplu yolcu ulaştırma hizmetlerinde, enerji, sağlık hizmetleri ve bazı sanayi iş kollarında toplumsal hayatın ciddi şekilde etkilenmemesi gerekçesiyle grev yasağı var zaten. Bunun da yetmediği yerde devlet "devletin güvenliği" gibi gerekçelerle kararnameler çıkararak işçilerin anayasal haklarını gasp ediyor" dedi. Enerji iş kolunda da grevin yasak olduğunu İfade eden Keskin, "Enerji işçileri olarak grev yasağı olan bir iş kolundayız. Bunun yanında işçilere pek çok engel zaten getiriliyor. İş kolu barajı, iş kolu değişikliği vs... İşçilerin haklarına yönelik sayılabilecek bir çok engel çıkarılıyor. Biz enerji işçileri olarak yıllardır bütün bu yasaklara, engellere karşı mücadele vererek ilerlemeye çalışıyoruz. Her ne yaptıksa, ilerleme kaydettikse bu işçilerin fiili mücadelesiyle sağlandı" dedi.
Pandemi dönemindeki kararname ve yasakları hatırlatan Keskin, "Devlet pandemi döneminde yaptığı gibi şimdi de deprem bölgesine yönelik bir kararnameyle yasaklar getirerek sermayeyi koruyup işçilerin haklarını gasp ediyor " dedi. Pandemi döneminde işçilerin mücadelesini hatırlatan Keskin, "Sizin de bildiğiniz gibi Enerji Sen üyelerinin de aralarında bulunduğu bir çok iş kolundan işçi arkadaşlarımız bu süreçte yasakları tanımayarak işten atamalara, hak gasplarına karşı sokaklardaydı ve yasakları tanımayarak mücadele verdiler, son grev yasağında Bekaert işçileri greve çıktılar ve kazanımla sonuçlandırdılar.
Bugün de yapılacak şey budur. Sahada fiili olarak gereken mücadeleyi verip yasakları tanımamak gerekiyor. Mücadeleyle ve dayanışmayla haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkacağız" dedi.