DİSK’e bağlı Dev Sağlık İş Sendikası üyesi olmalarının ardından işten atılan Koç Üniversitesi Hastanesi taşeron işçileri verdikleri mücadeleyi 21. gününde kazanımla sonlandırdı. İşçiler “Bundan sonra da her nerede olursak olalım, taşeron çalışma sistemine, sendikal çalışmaya yönelik saldırılara, tacize, mobbinge karşı mücadelemiz devam edecek” dedi.
İstanbul Bayrampaşa’da bulunan Koç Üniversitesi Hastanesi’nde taşeron sağlık işçileri DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık Emekçileri Sendikası (Dev Sağlık İş) üye olmalarının ardından işten atılmıştı. Sendikal çalışmaların başladığı süreçte 18 işçi işten atılmıştı. İşten atılan ve sendikalı olan işçilerden Semra Küçet, Suna Erkoçak, Kenan Güngördü ve Sedat Somkaya hastane önünde basın açıklaması yaparak, işe iade edilmeleri, sendikal baskıların son bulması, tacizci müdürün işten atılması talepleriyle direnişe başlayacaklarını belirtmişti.
Koç Üniversitesi Hastanesi taşeron sağlık işçileri 20 gün sürdürdükleri mücadeleyi bugün kazanımla sonuçlandırdıklarını açıkladı.
“Direne Direne Kazandık”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganlarıyla hastane önüne gelen işçilere sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerden çok sayıda kişi ve HDP Milletvekili Züleyha Gülüm destek verdi.
Basın açıklamasında konuşan Dev Sağlık İş Sendikası’ndan Şilan Delipalta, eyleme başladıkları günden bu yana taşeron sağlık işçilerinin “tacizci müdür işten atılacak” talebini dile getirdiğini ve kadın işçilerin kararlı mücadelesi ve dayanışmaya gelenlerin verdiği destekle bugün artık Koç Üniversitesi Hastanesi’nde korunan tacizci müdürün işten atıldığını ve artık işçilerin başında onlara baskı ve mobbing uygulayamayacağını söyledi. İşçilerin çantalarının aranmasına da son verildiğini belirten Delipalta, , işçilerden Sedat Somkaya’nın Kod 46 ile işten atıldığını ve yapılan eylem ve görüşmeler sonunda çıkış kodunun değiştirildiğini böylece asıl hırsızın işçiler değil, hastane yönetimi olduğunu gösterdiğini ifade ederek “Koç'ta direnişle, dayanışmayla kazandık" dedi.
Ardından işçilerden Sedat Somkaya, çantası arandığında molada içemediği çantasına koyduğu çay için hırsızlıkla suçlandığını ve Kod 46 ile işten atıldığını hatırlatarak “Bir çayı bile çok gördünüz. Ben hırsızdım mademki neden çıkış kodunu değiştirdiniz. Demek ki, hırsız ben değilim buradaki yöneticiler hırsız. Direnerek kazandık ve şu an çok mutluyum. Biz burada dayanışmanın güzelliğini yaşadık. Herkese teşekkür ediyorum” dedi.
İşçilerden Suna Erkoçak “Altı yıl önce bir sağlık işçisi olarak öyle umutlarla girmiştim ki, bu işyerine, ama ne kadar yanıldığımı anladım. Ben burada çalışırken eğitimimi tamamlayıp mesleğimi daha iyi yapabilme hayali kurmuştum. Ama benim bütün hayallerimi çaldılar, eğitimim yarım kaldı eğitim hakkımı elimden aldılar. Burada 20 günlük bir mücadele verdik ve beni en çok mutlu eden şey içerideki arkadaşlarımızın iş bırakması oldu. Bu onların bir hediyesiydi bana. Bir başka sevindiğim şey de kadınların dayanışmasıyla günlerdir korunan tacizci müdürün işten atılması oldu. Ve direnerek kazandığımız için mutluyum. Bundan sonra da sendikamızla birlikte her nerede olursam olayım isterse başka bir şehirde olayım, her zaman buradaki arkadaşlarımla birlikte olacağım, taşeron sağlık işçileriyle birlikte olacağım” dedi.
Kenan Güngördü ise eyleme kazanacaklarına olan inançla başladıklarını, kararlılıkları ve sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, işçilerin, kadınların dayanışmasıyla güçlendiklerini ve kazandıklarını belirtti.
Koç Üniversitesi Hastanesi’nde 9 yıldır ilk defa bir direniş olduğunu ve dün çalışan taşeron işçilerin iş bırakarak çalışma şartlarının düzeltilmesini istediklerini belirten Güngördü, “Buradaki 20 günlük direniş süresince onların korkulu rüyası olduk. Ve artık dün çalışan arkadaşlarımızın iş bırakmasıyla korkulu rüyaları devam edecek. Bizler de her nerede olursak olalım, taşeron çalışma ölüm demektir diyerek mücadelemize devam edeceğiz. Nerede bir sağlık işçisi haksızlığa uğruyorsa onlarla dayanışma içinde olacağız” dedi.
İşçilerden Semra Küçet ise basın açıklamasını okudu. Koç Üniversitesi Hastanesi'nde taşeron çalışmaya, tacire, ağır çalışma koşullarına ve düşük ücretlere karşı örgütlenen ve sendikamıza üye olan işçiler 16 Kasım'a kadar çeşitli gerekçelerle işten çıkarıldı. Hem hastane içerisindeki bazı sorunların çözümü hem de işten atılan üyelerimizin geri dönmesi talehiyle hastane önünde yaptığımız bir basın açıklaması ile direnişe başladık” diyen Küçet, Koç Üniversitesi Hastanesi’nde başlattıkları eylemisendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin, kadın örgülerinin dayanışmasıyla bugün 21. gününü tamamladığını, bu süreçte sendika ve Hastane Başhekimi Erdal Aksoy ve, Koç Holding temsilcisi ve TISK Başkanı Özgür Burak Alkolla görüşmeler gerçekleştirdiklerini, bu görüşmelerde taşeron sağlık işçilerinin çanta ve üst aramasının durdurulmasının kabul edilerek bu uygulamaya son verildiğini söyledi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu'yla Hastane Başhekimi Erdal Aksoy'la yapılan bir sonraki görüşmede tacizci müdürün hastaneyle ilişkisinin kesildiği bilgisinin ise doğrudan Başhekim tarafından sendikaya bildirildiğini aktaran Küçet, Koç Holding'le yapılan görüşmelerde direnen 4 işçinin hastaneye işe iade edilmesi konusundaki müzakere sürerken Holding'in "bir başka iş yerinde işe iade" konusundaki teklifi kabul etmediklerini, 21 günün sonunda direnen işçilere sendikal tazminat dahil olmak üzere 16 maaş tazminat ödenmesini, daha önceden ödenen kıdem ve ihbar tazminatlarındaki eksikliklerin giderilmesini, ödenecek tazminatlardaki vergi yükümlülüğünü işverenin üstlenmesini, hırsızlık suçlamasıyla işten çıkarılan işçinin kodunun düzeltilmesini ve ihbar-kıdem-sendikal tazminatlarının aynı şekilde eksiksiz yatırılarak hak kaybının giderilmesini sağlayacak şekilde anlaşmaya varıldığını belirterek “Koç Üniversitesi Hastanesi direnişimizi bugün bu kazanımlarımızla sonlandırıyoruz” dedi.
Semra Küçet, 20 gün süren eylem boyunca esnafın da her daim destek olduğunu ifade ederek “Dayanışmasıyla, direnişimize güç veren, çayıyla, çorbasıyla, sıcak kanlı misafirperverliğiyle, sarıp direnişimizi sarıp sarmalayan Topkapı halkına, esnafına, tacizci müdür karşısında direnciyle yanımızda olan kadınlara, Türkiye’nin dört bir tarafından sesimize ses olan işçilere, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine, sendikalara teşekkür ediyoruz” dedi.
Küçet, İstanbul Tabip Odası üyelerinin de, sağlık hizmetinin bir bütün olduğunu, ekip işi olduğunu her zaman ifade ederek, kendilerine destek verdiğini belirterek teşekkür etti.
Direniş sürecinde uluslararası sendikalar EPSU ve PSI’nın da gerek yazışmaları gerekse de açıklamalarıyla işçilere destek verdiğini belirten Küçet “Burada sadece işten atılan Koç Üniversitesi Hastanesi işçileri olarak değil aynı kaderi paylaştığımız özel sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık işçilerinin yaşadığı sorunları anlatmaya çalıştık. Bu vesileyle özel sağlık kuruluşlarında, vakıf üniversitesi hastanelerinde çalışan sağlık işçilerini kaderine razı olmak yerine sendikali olmaya Disk/Dev Sağlık İş'e üye olmaya davet ediyoruz” diyerek taşeron sağlık işçilerine sendikalı olmaları çağrısında bulundu.
Küçet sözlerini “Bu direniş ve bu direnişten elde ettiğimiz kazanımlar kendi gücüne ve sendikasına güvenen sağlık işçilerinin kazanımıdır.
Direnişin gücüyle birlikte;
*Koç Üniversitesi Hastanesi'nde artık işçi arkadaşlarımıza çanta ve üst araması yapılmıyor.
*Tacizci müdür hiçbir şey olmamış gibi işinin başında değil; hastane sağlık işçisi kadın arkadaşlarımız için artık daha güvenli bir işyeri.
*Koç Üniversitesi Hastanesi'ndeki sağlık işçilerinin sesi artık daha gür, daha güçlü.
Tüm kazanımlarımızın takipçisi olacağız. Koç Üniversitesi Hastanesi'ne sendika girecek, sağlık işçileri kazanacak. Koç’ta Direniş Kazandı” diyerek tamamladı.
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ise Koç Üniversitesi Hastanesi işçileri gerçekten büyük bir direnişle kazandı. Umuyoruz ki bütün işçi direnişleri kazanacak, herkes hakkını alacak ve bu sömürü düzeni son bulacak. İşçilerin köleleştirilmeye çalışıldığı, sürekli sermayenin desteklendiği, yasal düzenlemelerin sermayeden yana yapıldığı, yasa olmasa bile fiili düzenlemenin sermayeden yana yapıldığı, bir dönemden geçiyoruz.
Yasada sendika var mı, hak olarak tanımlanıyor mu evet tanımlanıyor. Ama fiili uygulamaya gelince burada olduğu gibi işten atılıyoruz. Ama yasada olduğu için açıktan söyleyemiyorlar, sendikadan dolayı işten attık diye. Performans düşüklüğü diyorlar, başka bahaneler söylüyorlar haksız ve hukuksuz şekilde işten atarak bir sonraki süreçte tazminatlarınızı ödememek üzere uygulamalarına devam ediyorlar. Şunu çok iyi biliyorlar, işçinin en büyük dayanağı sendikal örgütlülüğünden, sınıf örgütlülüğünden geçiyor o nedenle örgütlülük dediğimizde ödleri kopuyor. İşçinin tek tek olmasından yalnız olmasından faydalanıyorlar, işçinin emeğini böyle sömüyorlar. Buradaki direniş örgütlülüğün kıymetini, örgütlülükle kazanılabileceğini bir kez daha gösterdi. Arkadaşlarımızın emeğine yüreğine sağlık hepimiz mutluyuz. Sonuç tam anlamıyla istediğimiz gibi olmasa da büyük kazanım var. Başta tabii ki kadınlara yönelik tacizci olan amirin görevden atılması en büyük adımlardan biri. Çünkü biz kadınlar emek alanında erkekler gibi sömürüye uğruyoruz ama aynı zamanda da tacize, mobbinge ve farklı uygulamalarla da kadın olduğumuz içn karşı karşıya kalıyoruz. Erkeklerle eşit koşullarda çalışıyoruz, eş değer işe eşit ücret alamıyoruz bunun yanı sıra farklı baskılar yaşıyoruz en güzel kazanımlardan biri bu tacizicinin işten atılmış olması. Bir kez daha öncelikle kadınları kutlamak ve kadın dayanışmasının gücünü kutlamak istiyorum. Umarım ki bu zaferler devam etsin, hep birlikte patronlara karşı işçi sınıf neymiş gösterelim, gücümüzü gösterelim Zafer hep direnenlerin, örgütlü olanların oluyor,iyi ki varsınız iyi varız bir aradayız” dedi.
Basın açıklamasının ardından işçiler ve dayanışmaya gelenler sloganlar ve müzik eşliğinde halaylar çekerek eylemi sonlandırdı.