DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 15 Kasım günü Ankara'da DİSK/Genel-İş Sendikası Genel Merkezinde bir açıklama yaparak, “Yasalar Uygulansın, ILO'nun 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylansın!” dedi.
Çerkezoğlu’nun ILO'nun 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi üzerine yaptığı açıklama şöyle:
“Ülkemizde kadınlara yönelik ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği her geçen gün derinleşerek büyümektedir. Yıllardır mücadelesini verdiğimiz toplumsal ve ekonomik sorunlar, var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirerek kadınların evde, sokakta ve işyerlerinde daha çok fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalmasına ve hatta yaşam haklarının ellerinden alınmasına neden olmaktadır.
Kadınların yaklaşık üçte biri hayatlarında en az bir kez cinsel veya fiziksel şiddete uğrarken Türkiye'de sadece son üç yılda en az 900 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü bilinmekte ve dile getirilmektedir. Yaşamın her alanında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan şiddet ve tacizle karşı karşıya kalan kadınlar için işyerleri ve çalışma hayatının da güvenli olmadığı açıktır.
Bildiğiniz gibi, çalışma yaşamında şiddet ve tacizi önlemek için sendikaların ve kadın hareketinin uzun yıllardır sürdürdüğü mücadele sonucunda ILO'nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi, 21 Haziran 2019'da Uluslararası Çalışma Konferansı'nda kabul edilmesinden iki yıl sonra, 25 Haziran 2021'de yürürlüğe girdi. Fakat yine bildiğiniz gibi, dünyada 18 ülke tarafından onaylanan bu sözleşme, henüz Türkiye Hükümeti tarafından onaylanmadı.
Sözleşme, çalışma yaşamında şiddet ve tacizi önleme, koruma, prosedürlerinin oluşturulması, farkındalık çalışmalarının yapılması konularında kapsamlı önerileri olan bir standarttır.
Ve bu sözleşme, şiddet ve taciz türlerinden arınmış bir çalışma hayatını temel insan hakları çerçevesinde ele almakta ve taraflara uygulama sorumluluğu yüklemektedir.
Hem bu yönüyle hem şiddeti açık bir şekilde tanımlamasıyla, hem kayıtdışı çalışanları da içine alan geniş kapsamıyla ve hem de ev içi şiddeti de tanımasıyla şiddet ve tacizi ortadan kaldırmak için önemli bir yol haritası çizmektedir bu sözleşme.
Bu nedenle DİSK olarak çalışma hayatında şiddet ve tacizin, ayrımcı uygulamaların ortadan kalkması ve ILO'nun 190 sayılı Sözleşmesi'nin Türkiye Hükümeti tarafından onaylanması için Kasım 2021'den itibaren kampanya yürütüyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz.
Sözleşme'nin Türkiye tarafından onaylanması için meydanlarda başlattığımız çalışmalarımızı bugün itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde siyasi partiler ve Bakanlık görüşmeleri ile sürdüreceğiz. 15 Kasım ve 16 Kasım 2022'de TBMM'de siyasi partiler ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nı ziyaret ederek ILO'nun 190 sayılı Sözleşmesi'nin onaylanması talebimizi yineleyeceğiz.
Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin ortadan kaldırılması için çalışmalarımız sürerken Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 27 Eylül 2022'de gerçekleştirilen "ILO C190 Sendikal Uygulamalar Çalıştayı”nın bir çıktısı olan DİSK'in "Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önleme” politika belgesini kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Kadınların hayatın her alanında ve özellikle de çalışma yaşamında yaşadığı şiddet ve tacizi bir insan hakları ihlali olarak kabul ediyor, cinsiyete dayalı şiddet ve tacizi de kapsayacak şekilde her türlü şiddet ve tacizden arındırılmış bir çalışma ortamının sağlanması amacıyla hazırladığımız bu politika belgesinin uygulanmasını taahhüt ediyoruz.
Bu vesileyle kadınlara yönelik ayrımcılık, şiddet ve tacizin ortadan kaldırılmasına ilişkin taleplerimizi tekrarlıyoruz:
-İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa etkin bir biçimde uygulanmalıdır!
-25 Haziran 2021'de yürürlüğe giren ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalı, etkin biçimde uygulanmalıdır!
-Toplumsal cinsiyet temelli suçlarda, kadın cinayetlerinde cinsiyetçi iyi hal, tahrik indirimi gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir!
-İktidarın politikalarında kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimleri yerine kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır.
-Kadınların işgücüne katılımının önündeki en büyük engellerden olan ve kadınlara özgü görülen ev içi sorumluluklar için kamusal politikaların hayata geçirilmesi şarttır. Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak herkesin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalıdır.
-Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmelidir.