< "Açlık Grevlerinde Can Kaybı Olmadan Tecrit ve Baskılar Son Bulmalı"

KESK İstanbul Kadın Meclisi, Eğitim Sen 3 Nolu Şubede hapishanelerdeki baskı, işkence ve açlık grevlerine ilişkin basın toplantısı yaptı. "Can kaybı yaşanmadan cezaevlerindeki hak gasplarına ve tecrit uygulamalarına son verilmeli" denildi. 

İSTANBUL - KESK İstanbul Kadın Meclisi, Eğitim Sen 3 Nolu Şubede hapishanelerdeki baskı, işkence ve açlık grevlerine ilişkin basın toplantısı yaptı. Basın açıklamasını Haber Sen 4 Nolu Şube Kadın Sekreteri Gülseren Güngördü okudu.

Erkek egemen otoriter rejimlerin toplumu denetim amacıyla bir strateji olarak benimsedikleri politikaların ülkemizde de muhalif uygulandığını belirterek sözlerine başlayan Güngördü muhalif olan tüm kadınları, kadın kurumlarını,sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini yürüten emek ve meslek örgütlerini “sürekli gözetim, denetim, baskı ve tecrit” altında tutma politikasını derinleştirilerek uygulandığını belirtti.

 

"Yüzbinlerce Kadın Dışarıda Yarı Açık Cezaevlerinde"

Erkek egemen iktidarın, denetimli serbestlikle yüz binlerce kadını ve muhalifi yarı açık cezaevine dönüştürdüğü dışarıda adeta kıpırdayamaz hale getirirken, tutukladıkları kadın muhalifler üzerinden de  aynı amaçla baskısını giderek artırdığını ifade eden Güngördü, "21 yüz yılda geçmiş yüz yılın hukuksuzlukları, hak ihlalleri geride kalması gerekirken hala cezaevlerinde, yaşamın her alanında kadınların en temel hakları yani yaşam hakları, yakınlarıyla görüşme hakkı, düşündüklerini ifade etme, gösteri yapma hakları değişik gerekçelerle engellenmektedir. Cezaevlerinde yaşanan ihlallere yönelik her gün yeni bir haber ve olayın kamuoyuna yansımasının arkasında iktidarın yürütmüş olduğu baskı politikası yatıyor" dedi.

"Tutuklu ve Hükümlüler Baskı ve İşkence Görüyor"

İHD raporuna göre 2018 yılı içerisinde 211tutuklu/hükümlünün bulundukları hapishanelerde işkence ve kötü muameleye (psikolojik baskı, darp, çıplak arama, askeri tekmil zorlaması, ters kelepçe vb.) maruz kaldıklarını aktaran Güngördü, ayakta sayım dayatması, ters kelepçe uygulaması, sayım ve telefon görüşmelerinde askeri tekmil ve askeri nizam dayatması, karşıt görüşlü tutuklu/hükümlülerin aynı ring aracıyla hastane ve mahkemeye götürülmesi ve bu sırada yaşanan nefret saldırıları, sağlık hakkına erişim engelleri, çıplak arama, keyfi disiplin cezaları, sürgün sevk, özel alanları da görecek biçimde kameraların konulması, havalandırmaların üzerlerinin tel kafesle kapatılması, aşırı doluluk nedeniyle birçok hapishanede yerlere yatak konularak yerde yatmak zorunda bırakılma gibi ihlaller sıkça kamuoyuna yansımakta olduğunu söyledi.

 

"Keyfi Hak Gaspları Ciddi Toplumsal Sorunlara Yol Açıyor"

Keyfi disiplin cezaları nedeniyle infaz yakılmasının giderek sistematik hal aldığını, son yıllarda birçok insanın yeterli sağlık olanakları olanakları sağlanmadığından yaşamını yitirdiğini dikkat çeken Güngördü, "İletişim cezaları ve kitap sınırlandırmaları son yıllarda cezaevlerinde sıradan uygulamalar haline getirilmiştir. Kadın tutuklu/hükümlülerin aileleriyle, avukatlarıyla aylarca/yıllarca görüştürülmemesi temel insan haklarına aykırıdır. Temel sorunların çözümünde baskı politikalarının ciddi toplumsal sorunlara, kutuplaşmaya ve gerginliklere yol açtığı son günlerde yaşananlardan bir kez daha açığa çıkmıştır" dedi.

 

"Yüzlerce Kişi Açlık Grevinde"

Anti demokratik politikalar nedeniyle onlarca cezaevinde seçilmiş kadın milletvekillerinin, belediye başkanlarının da olduğu yüzlerce kadın tutuklu/hükümlünün günlerdir süresiz/dönüşümsüz açlık grevinde olduğuna dikkat çeken Güngördü, "Yarın çok geç olabilir. Basına sansür uygulanarak, görmezlikten gelinerek sorun çözülmüş olmaz, aksine daha ciddi sonuçlara yol açarak büyüyebilir. Geri dönüşü ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkmadan yetkililer derhal adım atmalı, sorun diyalog yoluyla çözülmelidir. Kişiye özel uygulamalardan vazgeçilmeli, kadın tutuklu/hükümlülerin uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan haklarından faydalanması önündeki engeller kaldırılmalıdır. Sağlık örgütleri ve insan hakları örgütlerinden oluşan bir heyetin cezaevlerine ziyaretlerde bulunmasına izin verilmelidir" dedi.

Açlık Grevindeki Tutuklu/Hükümlülerin Sağlıkları Kritik Durumda"

Açlık grevlerinde “sıvı, B grubu vitamin, tuz, şeker ve karbonat” alımının yaşamsal olduğu kadar, eylem sonlandıktan sonra kalıcı beyin hasarlarının önlenmesi açısından da kritik olduğunu vurgulayan Güngördü, tutuklu/hükümlülerin sağlıklarına kavuşmaları için bu hassasiyetin gözünüzde bulundurularak gerekli tedbirler alınması gerektiğini belirtti.

 

Tutuklu/Hükümlülerin Sağlıklarından Devlet Sorumludur"

Cezaevlerinde yaşanan ihlallerden ve bu ihlallerin sonra erdirilmesi talebiyle devam eden açlık grevlerinin şu ana kadar çözülmemesinden kaygı duyduklarını ifade eden Güngördü, "Biz biliyoruz ki cezaevlerindeki kadınların onurlarını, yaşam haklarını, sağlık haklarını korumak, gereğini yerine getirmek devletin sorumluğundadır.

 

"Açlık Grevlerine Ses Verelim"

Biz KESK’li kadınlar olarak yaşam hakkından yana olduğumuzu, anayasal hakların uygulanması, can kayıplarının olmaması ve yaşam hakkının korunması gerektiğini belirterek, tüm kadınları bu süreci takip etmeye ve duyarlı olmaya çağırıyoruz. Yaşamdan yanayız ve ses veriyoruz" dedi.