DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu "Emeğin Türkiye'sini ve demokrasiyi yeniden kurmak için mücadeleyi büyüteceğimizin sözünü veriyoruz! " dedi.
İSTANBUL - Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) 52'nci kuruluş yıldönümü nedeniyle Fatih'te bulunan Saraçhane Parkı'nda etkinlik düzenledi.
Yağmurlu havaya rağmen etkinliğe DİSK'e bağlı bir çok sendikanın üyeleri katıldı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu'nun DİSK'in 52. kuruluş yıldönümünde Saraçhane Parkı'nda düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada kuruluşunun 52. yılını kutladıkları DİSK'in1960'larda yükselen sosyal mücadelelerin ve sınıf kavgasının içinden doğduğunu belirtti.
Yarım asır önce bu topraklarda Saraçhane Mitinginden, Kavel ve Paşabahçe grevlerindenakı gelen sürecin sınıf hareketini bir yol ayrımına getirdiğini, bunun ise sermayenin saldırıları karşısında ya uzlaşmacılık ve teslimiyet ya da sınıf sendikacılığı ve mücadele çizgisinin seçilmesi anlamına geldiğini ifade eden Çerkezoğlu, "İşte DİSK, bu yol ayrımında, teslimiyetin değil sınıf ve kitle sendikacılığının adı oldu. DİSK, 52 yıl önce, tarihin o anında işçi sınıfının sermayeye verdiği cevaptır" dedi.
Bugün toplanılan Saraçhane Meydanı'nın DİSK'in kuruluşuna giden yolda önemli bir kilometre taşı olduğunu söyleyen Çerkezoğlu, "Saraçhane Meydanı Türkiye işçi sınıfının ayağa kalktığı yerdir. 31 Aralık 1961'de sendika, toplu sözleşme ve grev hakkını savunmak için on binlerce işçi Saraçhane Meydanı'nı doldurdu ve o gün işçiler bir sınıf olarak sahneye çıktılar. Saraçhane mitinginin ve sonrasının giderek yükselen işçi sınıfı hareketinde filizlenen DİSK, 50 yılı aşkın bir süredir bu topraklara kök saldı. Sınıf esaslı-demokratik bir sendikacılığın, sınıf ve kitle sendikacılığının yegane temsilcisi olan DİSK, 1 Mayıs kürsüsündeki Kemal Türkler, "işçi arkadaş, üstünü aratma” diyen Rıza Kuas, çıplak ayakla yürüyen Abdullah Baştürk gibi önderleriyle işçi sınıfının onuru, halkın umudu oldu" dedi.
12 Eylül darbecileri başta olmak üzere tüm baskıcı iktidarların hedefinde olan DİSK'in emeğin hakları için, işçi sınıfının ekonomik, sosyal ve sendikal hakları için verdiği mücadelede ağır bedeller ödendiğini ve bedeller ödenerek devam ettiğini ifade eden Çerkezoğlu "İşçi sınıfının 1961'de ayağa kalktığı yer olan Saraçhane Meydanı'nda, 58 yıl sonra bir kez daha ifade etmek isteriz ki; vakit işçi sınıfı için yeniden ayağa kalkış vaktidir. Çünkü ülkemiz ve dünyamız büyük bir felaketle karşı karşıyadır" dedi.
1970'lerin sonlarından bu yana, emeğin toplumsal, siyasal ve sendikal gücünü kırmaya dayanan sermaye politikalarının, dünyayı büyük bir sosyal, ekonomik, siyasal ve çevresel felakete sürüklemekte olduğunu, uzun ve zorlu mücadelelerle kazanılmış olan toplumsal ve sendikal hakların tahrip edildiğini, sömürü, eşitsizlik ve adaletsizlik derinleştiğini, çalışma güvencesizleştiğini ifade eden Çerkezoğlu, sadece sosyal ve sendikal hakları değil, siyasal hakları da umursamayan neoliberal küreselleşmenin demokrasi karşıtlığını güçlendirdiğini, otoriter rejimlerin tüm dünyada güç kazanmaya başladığını vurguladı.
Eşitsizliğin ve yoksulluğun derinleştiği koşullarda, otoriter-popülist rejimlerin sermayenin çıkarlarını korumak için demokratik kazanımları ortadan kaldırmayı birincil görev olarak alıdığını; ırk/cinsiyet/inanç ayrımcılığını körükleyen, insanlığın ve emeğiyle yaşayanların birleşip haklarını savunmasını engelleyen siyasi liderler vepartilerin küresel çapta güç kazandığını belirten Çerkezoğlu "İşçi sınıfı mücadeleleri ve devrimleriyle kazanılan sosyal ve sendikal haklar ve bunlara dayalı toplumsal sözleşmelerin sermaye ve hükümetler tarafından yok edildiğine, neoliberal, anti-sosyal ve otoriter dünya tasarımının gezegenimizi bir felakete, bir barbarlık çağına doğru sürüklemekte olduğunu söyledi.
Ülkede yaşadıklarımızın da bu gelişmelerden bağımsız olmadığını belirten Arzu Çerkezoğlu, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında kurulan yeni rejimin , sermaye birikiminin çıkarları ve kendi iktidarının devamı dışında hiçbir şeyi umursamadığını, hukuk devleti ile birlikte sosyal ve sendikal hakların da tahrip edildiğini, grev yasaklamakla, işçilerin anayasal hakları olan grev ve toplu sözleşme düzenini fiilen yok etmekle övünebilen bir bir siyasi irade ile yönetildiğimizi söyledi.
"Emekçilerin alım gücünü arttırmayan, işsizlere iş yaratmayan, kadınların istihdama katılımının önündeki engelleri kaldırmayan ekonomik büyüme masallarının işçi ve emekçiler için hiçbir inandırıcılığının kalmadığını, yaşanabilir bir ülke için emeği, demokrasiyi, barışı, laikliği temel alan; akla, bilime ve sosyal hukuk devleti anlayışına dayalı yeni bir toplumsal sözleşme gerektiğini belirten Çerkezoğlu Bu toplumsal sözleşmede nüfusun çoğunluğunu oluşturan ve ülkenin tüm değerlerini üreten işçi sınıfının taleplerini esas alması ve toplumun sermaye ve servet sahibi yüzde 1'inin değil, yüzde 99'unun korunmasının hedeflemesi gerektiğini vurguladı. Arzu Çerkezoğlu DİSK'in 52. Kuruluş yılında işçi sınıfının temel taleplerini şöyle sıraladı:
* Sendikalı olmak biz işçiler için en temel yasal ve Anayasal haktır. Sendikal örgütlenmenin önünde engel olan işkolu ve işyeri/işletme barajları kaldırılmalıdır.
* Sendikal nedenli işten çıkarmalara karşı iş güvencesi yaptırımları güçlendirilmeli ve işler hale getirilmelidir.
* Grev hakkı eksiksiz olarak tanınmalıdır. Grev erteleme adı altında uygulanan grev yasaklarına son verilmelidir.
* Ücretler enflasyona karşı korunmalı, işçilerin ve tüm çalışanların krize karşı korunması için ücretlere en az enflasyon oranında zam yapılmalıdır.
* KHK ile yapılan ve başından itibaren bir eşitsizlik ve adaletsizlik yaratan taşeron işçilerin kadroya alınmasında yaşanan ayrımcılığa son verilmelidir. Kamu işçisi olarak kadroya alınmayıp belediye şirketlerine geçirilen taşeron işçilerin yaşadığı mağduriyet ortadan kaldırılmalı ve kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.
* Kamuya ve belediye şirketlerine geçirilen taşeron işçilere ikinci sınıf işçi muamelesi yapılmasından vazgeçilmelidir. 4+4 zam uygulanmasına son verilmeli, kamuya ve belediye şirketlerine geçirilen işçilere aynı işi yapan işçilerle eşit ücret verilmeli ve özgür toplu sözleşme hakları tanınmalıdır.
* Emekli aylık ve gelirleri enflasyon ve milli gelir artışı dikkate alınarak derhal güncellenmeli, asgari ücretin altında kalan tüm emekli aylık ve gelirleri derhal asgari ücret düzeyine çekilmeli, emeklilikte yaşa takılanların sorunları çözülmeli, yaratılan bu mağduriyet ortadan kaldırılmalıdır.
* Türkiye dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden birine sahiptir. Vergilerin dörtte üçü ücretliler ve tüketiciler tarafından ödenmektedir. İşçi sınıfı üzerindeki çifte vergi yüküne son verilmeli, vergideki bu büyük adaletsizlik ortadan kaldırılmalı, asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalı ve net olarak ödenmelidir. Yüzde 15'lik ilk dilim vergi oranı yüzde 10'a düşürülmeli, vergi dilimleri en az enflasyon ve milli gelir artışı oranında yükseltilmelidir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır.
* Yaşadığımız ekonomik krizin en önemli sonucunun artan işsizlik olacağını bugün ülkeyi yönetenler de kabul ediyor. O nedenle toplu işten çıkarmalar yasaklanmalıdır.
* İşsizlik Sigortası Fonu siyasal iktidarın arpalığı olmaktan çıkarılmalıdır. İşsizlik sigortasından yaralanmak için son üç yılda 600 gün olan yararlanma koşulu 180 güne indirilmeli ve işsizlik ödeneklerinin miktar ve süresi uzatılmalıdır.
* Ücret Garanti Fonu uygulaması iyileştirilmeli, işçilerin en az altı aylık ücret alacaklarını ve tüm diğer alacaklarını güvence altına almalıdır.
* "Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
Türkiye işçi sınıfının ayağa kalktığı yerde, DİSK olarak, bugün bu meydanda olan ve olmayan tüm DİSK'liler olarak, işçi sınıfının bu talepler doğrultusunda bugün yeniden ayağa kalkması için, eşitlik, özgürlük, adalet, barış ve kardeşlik için, Emeğin Türkiye'sini ve demokrasiyi yeniden kurmak için mücadeleyi büyüteceğimizin sözünü veriyoruz!"diyen Arzu Çerkezoğlu, Kemal Türkler Abdullah Baştürk'ü de anarak "Ne mutlu bize ki; onların emanetini taşıma onurunu yaşıyoruz. Ama bu onur aynı zamanda büyük bir tarihsel sorumluluktur… Bizim tarihimiz geleceğimizdir. O nedenle bugün DİSK, 52 yıllık onurlu bir tarih ve hep birlikte kurulacak özgür bir gelecektir Aklımız ve yolumuz açık olsun" diyerek sözlerini tamamladı.
Konuşmanın ardından DİSK Korosu'nun söylediği Enternasyonal ve devrimci marşlarla eylem sona erdi.