Basel’de Türkiyeli devrimci-demokratik kurumlardan BİR-KAR, Birleşik Devrim Dergisi, Partizan, PDD ve SYKP ile Kürt kurumları ortak bir eylem yaptılar.
15-16 Haziran Büyük İşçi Eylemi, Gezi ve Amerika’da patlayıp dünyaya yayılan ayaklanmalarla ilgili ortak yürüyüş planlayan kurumlar, iktidarın Kürt halkına karşı başlattığı saldırının gündeme gelmesi, eylemin temel konularından biri oldu, Kürt halkı ve kazanımlarıyla dayanışma önem kazandı.
“Kapitalist Barbarlığa Karşı Mücadele” şiarlı Almanca ortak bir pankart hazırladı. Ve bugün (20 Haziran) saat 14.00’te Dreirossenbrücke’deki alanda kitle toplanmaya başladı. Toplanan kitleye hitaben ortak hazırlanan konuşma metni okundu.
“İki tarihsel ayaklanmanın yıldönümündeyiz” denilen açıklamada özetle, “15-16 Haziran, Türkiye işçi hareketi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Ardından geçen 50 yıla rağmen hala işçi sınıfı hareketi tarihindeki en büyük, en militan ve en önemli işçi eylemi olma özelliğini koruyor. 15-16 Haziran… 100 bini aşkın işçinin her türlü yasa ve yasağı çiğneyerek, türlü uyarı ve tehditlere meydan okuyarak, polis, asker ve tank barikatlarını aşarak, zamanın hükümetine ve parlamentosuna karşı kararlı bir haykırış, sermaye düzeninin tüm kurumları ile militan bir karşı karşıya geliştir” denildi.
Devamında, 2013 yılı Haziran Ayaklanması ilgili ise şunlara vurgu yapıldı:
“Haziran Direnişi ise, beklenmeyen bir büyük kendiliğinden patlamaydı. Türkiye tarihinde bir dönüm noktası oldu. Yıllardır AKP iktidarının baskı, sömürü, yıkım, yağma, çevre ve yaşam tarzına müdahale, kadın düşmanı ve ırkçı politikalarına karşı büyük bir hoşnutsuzluk ve öfke birikmişti. Böyle bir toplumsal atmosfer içinde İstanbul’da görkemli bir kitle hareketi patlak verdi, tüm Türkiye’ye hızla yayıldı ve bu haftalarca sürdü.”
Anlamlı bir tesadüfle Amerika halkının bu dönemde ayağa kalktığına dikkat çeken konuşma, halk isyanları ve ayaklanmalar dönemi içinde olduğumuz gerçeğine de işaret etti. Devamında şunlar söylendi:
“Emperyalist kapitalizmin egemenliği altında nefes alamaz duruma düşürülmüş, büyük acıların, yıkım ve vahşetin coğrafyasına dönüşmüş bölgelerden biri Ortadoğu’dur. Emperyalist saldırganlık ve savaşların, etnik ve mezhepsel çatışmaların ön cephesi haline gelen bu bölgede, Kürdistan ve Filistin halkları yıllardır katliamlara uğramakta, temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadır. Bugünlerde Kürt halkı AKP iktidarının yeni saldırı dalgasıyla karşı karşıyadır. Seçilmiş vekillere yönelik tutuklama terörü bunun yeni halkalarından sadece biridir. Aynı dönemde Filistin halkına karşı siyonist saldırganlık da tüm vahşetiyle devam etmektedir. Bu kan deryası içinde bulunan acılı bölgede Suriye ve Yemen halkı da büyük acılar çekmekte, savaşın, açlığın ve hastalıkların pençesinde tüketilmektedir… İlerici insanlık kapitalist barbarlık karşısında kendisine bir çıkış yolu aramaktadır. Sosyalizm giderek biricik kurtuluş seçeneği olarak bir kez daha güncelleşecektir.”
Ortak konuşmadan sonra İsviçre Devrimci İnşa grubu da bir konuşmayla dayanışma mesajlarını bildirdi, Kandil ve Rojava’da yaşananlara değindi.
Konuşmadan ve atılan sloganlardan sonra, Almanca ortak pankartın ardında yine Almanca “Türkiye’nin savaş ve saldırganlığına son, Kürdistan’la dayanışmaya!” pankartı açılarak yürüyüşe geçildi.
Yürüyüş boyunca, “Faşizme Karşı Omuz Omuza!”, “Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!”, “Kürdistan Faşizme Mezar Olacak” ve “İsviçre Bankaları Ve İsviçre Paraları Her Yerde Öldürüyor!” sloganlarının yanı sıra anti-kapitalist içerikli sloganlar da sıklıkla ve coşkuyla haykırıldı.
İsviçrelilerin de yer aldığı coşkulu yürüyüş Messeplatz’ta yapılan konuşmalar ve mücadele çağrısıyla son buldu.