25 Kasım'da 3 Ukrayna askeri gemisi, yakın zamanda tamamlanmış bir köprüyle Kırım ile Rusya anakarasını birleştiren Doğu Avrupa'daki Azak Denizi ile Karadeniz’i birbirine bağlayan dar bir su yolu olan Kerç Boğazı’na girdi. Gemiler, Rusya tarafından yapılan ikazları hiçe sayarak Rusya'ya ait kara sularını ihlal ettiler. Ukrayna gemileri, toplarını göz göre göre çıkardılar ve ateş pozisyonuna çevirdiler.

Rusya Sahil Güvenliği, gemileri takip etti ve ateş açtı. 6 Ukraynalı denizci yaralandı ve 24'ü gözaltına alındı. Gemiler, Kırım'da bağlandı.

Moskova, Ukrayna gemilerinin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin 19 ve 21. maddelerini ihlal ettiğini ve ülke bütünlüklerini bozmaya yönelik herhangi bir girişimi durduracaklarına ant içtiklerini açıkladı( Sputnik, 30 Kasım).

Ukrayna devlet başkanı Petro Poroşenko, Rusya'nın hareketlerini önceden tasarlanmış saldırganlık olarak kınadı. Batılı politikacılar ve ağız birliği etmiş medya koroya katıldılar ve Rusya devlet başkanı Putin yönetimine karşı yaptırım çağırısında bulundular. ABD'nin Birleşmiş Milletler elçisi Nikki Halley, Moskova'yı "yasadışı hareketler"inden dolayı kınadı (Washington Post, 26 Kasım). Başkan Donald Trump da Arjantin'deki G-20 zirvesinde Putin'le yapacağı yüz yüze görüşmeyi iptal etti (CNN, 29 Kasım).

29 Kasım'da Alman gazetesi Bild ile yaptığı görüşmede Poroşenko, NATO'yu savaş gemilerini Azov Denizi'ne göndermeye çağırdı.

Daha önce de alelacele Rada (Ukrayna Parlamentosu)'ya, eli kulağında olan bir Rusya işgaline karşı kanıtları olduğunu ileri sürerek, bütün ülkede 60 gün boyunca sıkıyönetim ilan edilmesini araştıracak bir önlem paketi sundu. Rada bunu reddetti; fakat 28 Kasım'dan itibaren geçerli olmak üzere, Rusya sınırındaki 10 Ukrayna bölgesini, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyeti'ni ve Transnistria'yı kapsayan, yenilenmiş sıkıyönetim ilanı deklarasyonunu geçirdi (Los Angeles Times, 27 Kasım).

Gerçekte ne oluyor? Rusya uluslararası hukuku ihlal mi ediyor? Putin, Ukrayna'yı işgale mi hazırlanıyor?

Hayır. Gerçekte Rusya, kendini savunuyor. Ukrayna sağı, NATO tarafından silahlandırılmış rejim, tehlikeli bir provokasyona yelteniyor. Bunun Washington'un bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığına inanmamızı sağlayacak her türlü neden mevcut.

 

Ukrayna'da ABD'nin Rolü

Ukrayna komşusu olan askeri bir güce karşı böyle bir provokatif harekete niye girişti?

2014 yılında Washington tarafından aktif bir şekilde desteklenen bir darbe Ukrayna'nın yasal olarak seçilmiş hükümetini devirdi. O günden beri Kiev, Rusya'ya karşı bitmez bir tehdit algısı yarattı; NATO ile ittifak yaptı, işçi örgütlerini yasakladı ve Donbass bölgesinde 10 bin 300'den fazla insanın hayatına mal olan kanlı bir savaş başlattı.

Yeni rejim tarafından kararlaştırılan ilk önlemlerin bazıları,  ülkenin Rusça konuşan kesimlerinin -Doğu ve Güney Ukrayna'daki çoğunluk- ve diğer ulusal azınlıkların dil haklarını ellerinden almak anlamına geliyordu. Bu alanlarda girişilen darbeye muhalefet, hızlı bir şekilde gerçekleşti.

Kırım, 20.yüzyılın ortasına kadar Rusya'nın bir parçası idi. 2014'te yapılan referandumda halkın ezici bir çoğunluğu Ukrayna'dan ayrılma ve yeniden Rusya Federasyonu'na katılma yönünde oy kullandı. Ukrayna ve batılı müttefikleri hala onu tanımayı reddederken, Moskova oylamayı kabul etti.

Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov, "Bazı Batılı dostlarımızın Kırım'da bir NATO deniz üssü kurma düşüncelerinin başarısız olmasından dolayı derinden kırılmalarını anlıyorum, fakat yapacak bir şey yok: tarihin akışı böyle; Kırım halkının isteği böyle" diyerek meselenin özüne parmak bastı. (Tass, 28 Kasım).

Rusya ile olan tarihi ticaret ilişkilerini kestiğinden beridir Ukrayna'nın ekonomisi, Uluslararası Para Fonu'nun borçlarına bağımlı hale geldi. Bunlar tamamıyla halk karşıtı, ABD ve batı Avrupa kapitalistlerinin yararına olan kemer sıkma önlemleri ile uyumludur.

Bu arada, ABD güdümlü NATO askeri ittifakı, Ukrayna askerlerini eğitiyor ve "tavsiyeler" (emirler) veriyordu. CIA, tamamıyla ülkenin iç güvenlik güçlerine eklemlenmişti.

Bütün bunlar, her şeyin Pentagon'un resmi binalarında hayal edilmediğini varsayarsak, Poroşenko'nun Washington'un rızası olmadan askeri açıdan daha güçlü olan Rusya ile bir çelişki oluşturma riski taşıyan böyle tehlikeli bir manevrayı yapma rüyası göremeyeceğini söylemek içindir.

 

Washington'un amacı: Rusya'yı kuşatmak

1990'larda sosyalist Sovyetler Birliği'nin yıkılışından sonra kendilerini Ukraynalı işçi ve çiftçilerin uğradıkları zararlardan muaf tutarak zenginleşen oligarkların küçük bir halkası olan Poroşenko, 2019'un başlarında tekrar seçimle karşı karşıya. Küçük bir yerel destekle ve aşırı sağcıların sert muhalefetiyle kendini Wall Street ve Washington'daki fikir babalarına kanıtlamak için sabırsızlanıyor.

Örneğin, Ukrayna ve komşusu Moldova, BM Genel Kurulu'nda ABD'nin Küba'ya ablukasını kınayan oylamayı boykot ettiler. Ukrayna, bir çok defa yenilgiye uğrayan ABD tarafından gündeme getirilen Küba karşıtı değişikliklerin lehine olan iki oydan biri oldu (Associated Press, 1 Kasım).

Washington için Ukrayna’daki çelişkileri tırmandırmak, Suriye'ye verdiği destek için Rusya'nın üzerinde baskı kurmak ve dikkatleri buradaki Pentagon ve ABD destekli çetelerin işlediği suçlardan uzaklaştırmak için en kullanışlı yol olduğunu kanıtlamıştır.

Rusya karşıtı iddiaların yeni raundunu kışkırtmak, Kaliforniya'daki silahlı beyaz ayırımcılarla ve Kiev hükümetinden mali destek ve Pentagon'dan askeri eğitim alan Ukraynalı faşist örgütlerle bağlantılı son zamanlardaki patlamalar üzerindeki spotları da uzaklaştırıyor (Bkz. Max Blumenthal'in MintPressNews.com.'daki "Geritepme: ABD beyaz ayrımcılarının akıl hocalığı yaptığı Ukraynalı faşistlerin ABD tarafından nasıl fonlandığına dair içerden bir bakış" yazısı).

Fakat hepsinden daha çok, Ukrayna'nın Kerç provokasyonu, ABD emperyalizminin Rusya Federasyonu'nu kuşatma ve en sonunda parçalama uzun yürüyüşünde- hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat yönetimler tarafından 1990'ların başından beri amansızca izlenen amaç-bir diğer adımdı.

Rusya'nın kapitalist hükümeti, SSCB'de sosyalizmin devrilmesine yol açan karşıdevrime dayanmasına ve içeride sıklıkla gerici politikalar izlemesine rağmen yaşamsal nedenlerle Suriye ve Ukrayna'da ABD saldırganlığına karşı çıktı.

Kerç olayından sonra Ukrayna parlamentosu üyesi Ivan Vinnik, Doğu Ukrayna'da Polonya örneğinde olduğu gibi bir ABD askeri üssünün kurulması konusunda Kiev ve Washington'daki yetkililer arasındaki konuşmaların arka planında yaşanan yoğunlaşmayı itiraf etti.

Rusya özgür basınında 28 Kasım'da çıkan bu haber hakkında yorumda bulunan Moskova Finans Üniversitesi Sosyoloji ve Siyaset Bilimi dekanı Alexander Shatilov, "Washington, Rusya'yı üsler ve dost olmayan rejimlerle her tarafından kuşatmaya almak için çok sıkı çalışıyor... Buna ek olarak, Amerikalılar, Rusya'da biyolojik silahlar test etmek üzere bir laboratuar ağı inşa ediyorlar. Bunu sadece Ukrayna'ya değil, Gürcistan ve Ermenistan'a da vermek istiyorlar. Bu nedenle ben, ABD'nin risk alabileceğini ve Ukrayna'ya açıktan girebileceğini göz ardı etmiyorum" diyor.

ABD'deki emekçi halkların, ister bu çağrı Trump rejiminden isterse Demokrat Parti'den gelsin, Rusya ve müttefiklerine karşı savaşın ateşinin yükseltilmesinden hiçbir kazancı yoktur. Donbass Cumhuriyetleri ve Ukrayna'nın içinde verilen anti-faşist, anti-emperyalist direniş bizim desteğimizi hak ediyor.

Biz daha iyi ödemeler yapılan işlere ihtiyaç duyuyoruz; sağlık bakımına ve okullara, altyapı onarımlarına ve çevresel temizliğe ihtiyaç duyuyoruz, daha fazla üsse ve savaş rantçılarının çıkarları için işçileri karşı karşıya getirmekle tehdit eden provokasyonlara değil.

 

Greg Butterfield'ın 7 Aralık 2018 tarihinde Struggle- La Lucha'da yayınlanan makalesinden çevrilmiştir.

Çeviri Kolektifi