Güney Kürdistan yönetimi ABD'nin ve Birleşmiş Milletler'in yönlendiriciliğinde ve koordinatörlüğünde Irak ve Türkiye ile anlaşarak Kürdistan Özgürlük Hareketine karşı saldırı hazırlıkları yaparken ummadığı bir durumla karşılaştı.

G.Kürdistan emekçi sınıfları ve yoksulları Güney Kürdistan'a egemen olan, KDP dahil, politik güçlere, hükümete karşı ayaklanıyordu.

Önce şu iki önemli noktayı tespit edelim: Pazartesi yani 7 Aralık'ta başlayıp devam eden eylemler toplamı, tartışmasız bir halk ayaklanmasıdır. Bu ayaklanma bir halk ayaklanmasıdır çünkü Kürt halkı en yaşamsal sorunlarının ve istemlerinin çözümü temelinde harekete geçmiştir. İkincisi, bu ayaklanma Güney Kürdistan burjuvazisine karşı başlamış sınıfsal temelli bir ayaklanmadır. Emekçilerin, yoksulların, ezilmişlerin, sömürülenlerin, sömürenlere, burjuvalara karşı ayaklanmasıdır.

Halk ayaklanması, Pazartesi günü, önce Germiyan'a bağlı Kifri beldesinde akşam saatlerinde düzenlenen bir protesto eylemi biçiminde başladı. Eylemciler, YNK Parti binasını yakarken hükümet güçlerinin açtığı ateş sonucu 17 yaşındaki bir genç öldürüldü. Bu olay, bozkırı tutuşturan kıvılcım oldu. Eylemciler, daha büyük bir kızgınlıkla KDP ve Goran parti binalarına yöneldiler. Ayaklanmanın diyalektiği ortaya çıkmaya başlamıştı.

Yangın hızla yayıldı. Olaylar Çemçemal ve Renya ilçelerine aynı akşam sıçradı. Çemçemal ilçesinde KDP güçlerinin açtığı ateş sonucu 16 yaşındaki bir genç yaşamını yitirirken iki kişi de yaralandı. Burjuva güçler, çaresizce, ateşe benzin döküyorlardı, ayaklanma Qeladiz, Dukan, Piremegrun ve Derbendixan ilçelerine de yayıldı.

Aynı akşam Süleymaniye'nin Seyidsadıq ilçesinde hemen hemen tüm parti binaları, kaymakamlık binası, polis merkezi ve kaymakamın evi ateşe verildi.

Ayaklanma yayılarak sürüyor. Çarşamba gününe kadar meydana gelen olaylarda burjuva sınıfa bağlı silahlı güçlerin açtığı ateş sonucu ölenlerin sayısı yedi kişiye yükselmişti. Burjuvazi, ayaklanmaya karşı bildiği tek yoldan gitti: Baskı ve terörle bastırmak.

Süleymaniye, Halepçe, Germiyan ve Raperin'e giriş ve çıkışlar 24 saatliğine yasaklandı. Süleymaniye Yüksek Güvenlik Konseyi izinsiz gösterileri yasakladı, devlet malına zarar verenlerin ve teşvik edenlerin yakalanacağını açıkladı.

Süreç, ayaklanmanın yayılacağını, emekçiler ile burjuva güçler arasındaki çatışmanın şiddetleneceğini gösteriyor. Çünkü emekçi sınıflar, derin bir yoksulluk, açlık ve sefalet içine sürüklenmişlerdir. Maaşların 6 aydır ödenmemesi, kamu hizmetlerinin yetersiz olması, yöneticilerin karıştıkları yolsuzluklar, yoksulluk, işsizlik ayaklanmanın arkasındaki maddi temeldir.

Bu çok net bir sınıf savaşıdır. Güney Kürdistan burjuvazisi ile emekçi sınıfları, yoksulları, sömürülen kitleleri arasındaki sınıf savaşıdır. Kapitalist gelişme, Kürt ulusunu uzlaşmaz karşıtlığa dayalı sınıflara bölmüştür. Bir tarafta G.Kürdistan burjuvazisi, barikatın karşı tarafında emekçi sınıflar, yoksullar, işsizler, sömürülenler.

Ayaklanma nasıl sonuçlanır, şimdiden bilmek mümkün değil. Ancak nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, derin sonuçlara yol açtığı kesindir ve bu sonuçlar kalıcıdır. Kürt ulusu, tüm kapitalist uluslarda olduğu gibi, bir tarafta “burjuva ulus” diğer tarafta “proleter ulus” ya da proletaryanın etrafında birleşmiş “emekçiler ulusu” olarak yoluna devam edecektir. Bu, tarihin geri döndürülemez bir gelişme aşamasıdır.

Güney Kürdistan halk ayaklanması, devrimci, komünist güçler ve Kürt halkının özgürlüğü için savaşan güçler tarafından mutlaka desteklenmesi ve ileriye gitmesi için elden gelen çaba harcanması gereken bir ayaklanmadır.

Kürt ulusu ezilen, baskı ve kölelik altında tutulan bir ulus; Kürdistan ise dört devlet tarafından ilhak edilmiş bir ülkedir. Kürt ulusunun, ayrılıp kendi devletini kurma hakkı dahil, kendi kaderini tayin etme hakkı ortadan kaldırılmıştır; bu nedenle Kürt ulusunun ulusal kurtuluş mücadelesi devam etmektedir. Kapitalist gelişmenin Kürt ulusunu uzlaşmaz karşıtlığa sahip sınıflara, bir ucunda burjuvazi, diğer ucunda işçi sınıfı olan sınıflara bölmesi ulusal kurtuluş mücadelesine yeni bir içerik kazandırmıştır. Ulusal kurtuluş mücadelesi bu gelişmeyle birlikte ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelesine dönüşmüştür.

Güney Kürdistan'daki halk ayaklanmasının bir kez daha ortaya koyduğu gerçek budur. Kürt ulusunun birliği bundan böyle burjuva sınıf etrafında değil, işçi sınıfı etrafında ve sadece işçi sınıfı tarafından sağlanabilir. Başka bir ifadeyle, Kürt ulusunun birliği ancak proleter temelde gerçekleşebilir. Bu gerçek sadece Güney Kürdistan için değil, diğer üç parça Kürdistan için de geçerlidir. Dolayısıyla, şimdi, “ulusal birlik” adına halk ayaklanmasının karşısında, Güney Kürdistan yönetimi ve temsil ettiği burjuva sınıf yanında yer almak gerici bir konuma düşmek anlamına gelir.

Halk ayaklanması, ABD öncülüğünde Türkiye-Irak-G.Kürdistan yönetimi arasında UKH'ne ve aslında Kuzey Kürdistan Kürt halkının kurtuluş mücadelesine karşı geliştirilen planların nasıl bozulacağını da gösterdi. Gericiliğin planları, plan sahipleri ikna edilerek değil, devrimci gelişmelerle bozulur. Güney Kürdistan yönetimi şimdi UKH'ye saldırmadan önce bir kez daha ve bir kaç defa düşünmek zorundadır.

Kürdistan işçi sınıfı Kürt ulusunun ulusal-sınıfsal kurtuluş mücadelesinin er geç zafere ulaştıracaktır