Antakya Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla "Savaşa, Şiddete, Yıkıma, Yoksulluğa, Emek Sömürüsüne ve Kayyuma Karşı Kadınlar Mücadeleyi Büyütüyor"şiarıyla kadınlar 8 Mart'ta Necmi Asfuroğlu önünde bir araya geldi.

“Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kadın Mücadelemiz” sloganı ile yürüyüşe başlayan kadınlar, yürüyüş boyunca yaptıkları ajitasyon konuşmalarında göçmen kadınların sorunlarına, 2025 Aile Yılına, kadın cinayetlerine, İstanbul Sözleşmesine, görünmeyen emeğe, kayyumlara, savaşa, lgbti+, nefret cinayetlerine ve depreme değinildi.

Yürüyüş boyunca “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”, “Kadın Cinayetleri Politiktir”, “Susmuyoruz Korkmuyoruz İtaat Etmiyoruz”, “Aile Değil Kadınız İsyandayız”, “Kader Değil Bu Bir Katliam”, “Ma Rıhna Nıhna Hon”, “Unutmak Yok Affetmek Yok Helalleşmek Yok” sloganları atıldı.

Basın açıklamasını yapılacağı Rana Apartmanı’n önüne gelindiğinde, kadınlar depremde yitirdiğimiz Avukat Hatice Can ve diğer bütün kadınlar saygı duruşu yapıldı ve ardından basın açıklamasına geçildi.

Antakya Kadınlar Birlikte Güçlü adına yapılan basın açıklamasında 8 Mart’ın tarihçesine değinilerek “biz kadınlar, tarih boyunca vardık, varız ve varolmaya devam edeceğiz.” denildi.

“Depremin ikinci yılını geride bıraktığımız şu günlerde bizi hâlâ aydınlatılmayan caddelerde, sokaklarda, her türlü şiddete, tacize, tecavüze, tehlikeye açık, güvensiz ortamlarda yaşamaya mahkum eden bu düzene karşı, biz kadınlar mücadeleyi büyütüyoruz.

Bizleri hâlâ, insani olmayan koşullarda, görünmeyen ev içi emeğimizin katmerlenerek sırtımıza yüklendiği, çadırlarda, konteynerlerde yaşamaya mahkum eden iktidara karşı biz kadınlar mücadelede birleşiyoruz.” diyen depremzede kadınlar, yüz yüze oldukları savaşa da değindi:

“Bugün bölgemizde halklara savaş dayatılmaktadır. Egemenler, kârlarına kâr kattıkları, daha da zenginleştikleri yetmezmiş gibi sömürüyü daha da arttırma ve savaş yoluyla sömürgeleştirmeyi hızlandırmaya çalışmaktadır. Bölge halklarının payına ise, imha, inkâr ve katliam düşmektedir. Suriye’de HTŞ ve SMO çetelerinin iktidarı almasıyla Alevilere, Kürtlere, Dürzilere, Türkmenlere ve bütün Suriye halklarına saldırı ve katliam politikaları uygulanmaktadır.

Son üç günde Suriye’de Alevilere yönelik katliamların tırmanışa geçmiştir. Yanı başımızda HTŞ sivilleri, Alevi kadınları kaçırıyor, infaz ediyor, binlerce insanı katlediyor. Ve Suriye’ye demokrasi getireceğini iddia edenler sadece izliyor.”

Buna asla sessiz kalmayacaklarını söyleyen kadınlar, Kürt halkına ve muhalefete yönelik saldırılara, kayyumlara, baskı ve tutuklamalarla yüz yüze olan sendikacılara, basın emekçilerinin sorunlarına da değindi.

Kadınlar açıklamalarını “Biz kadınlar, bizi saran bu karanlığa ve savaş politikalarına, yaratılmaya çalışılan ırkçılığa karşı halkların ortak mücadelesini savunmaya, direnen halkların sesini yükseltmeye, savaşa karşı barışın sesi olmaya devam edeceğiz.

Bugün kadınlar, dünyanın dört bir yanında, Filistin’de, Sudan’da Rojava’da, Şili’de, Polonya’da başka bir yaşamı kurmak için direniyor, mücadele ediyor.

Şimdi, 1857’de dokuma işçisi kadınlardan aldığımız meşaleyi harlama zamanıdır. Yeni bir yaşamı kurmak için, emek ve özgürlük mücadelesini örgütlü gücümüzle büyütme zamanıdır” diye bitirdiler.

Kadınların eylemi, halaylar, türküler ve zılgıtlarla sona erdi.