HBDH YK Kürdistan’da kimyasal silah kullanımına ilişkin bir açıklama yaparak, “Dağlardan şehirlere uzanan birleşik devrim, kimyasal silahları yenecek!” dedi. Açıklama şöyle:
“İşgalci Türk devletinin yürütücüsü AKP-MHP faşizminin başını çektiği ve uluslararası emperyalist güçlerin de destek verdiği işgal ve sömürgecilik saldırıları artarak devam ediyor. Bu savaş öyle bir boyuta ulaştı ki, faşist iktidar, kullanımı yasak olan kimyasal gazlı silah saldırılarını en yüksek boyutlara ulaştırdı.
Bu yılın 14 Nisan ve 14 Ekim tarihleri arasında en az 2467 kere yasaklı bombalar ve kimyasal silahlar faşist iktidar tarafından kullanıldı. Kimyasal gazların-silahların yasaklanması ve kullanılmaması konusunda birçok sözleşme olmasına rağmen, Türk devleti bu yasalara hiçbir zaman uymamıştır. Bu yasaklı kimyasal silahların kullanımı neticesinde ise geçtiğimiz yıl 46; bu yılın bu tarihine kadar ise 44 birleşik devrim gerillası ölümsüzleşmiştir.
AKP-MHP faşizmi gözü dönmüşçesine saldırmaktadır. Onların her bir saldırısı yeni bir savaş suçudur. Onların her bir saldırısı birleşik devrimin gerillalarının tasfiyesine yöneliktir. Bu sebeple, faşist iktidar bütün kirli ittifak ilişkilerini kullanarak dünyada bu saldırılara meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadır. NATO, ABD, Avrupa, KDP ve faşizmin bu kimyasal silah saldırılarına destek veren her kim varsa bu “meşruiyet çabasının” bir parçasıdır. Faşizmin güç aldığı bu ittifaklarla Kürt halkına, gerillalara ve bütün ezilenlere karşı, içerisinde büyük savaş suçları olan saldırılar yürütülmektedir. Bu savaş suçlarının üstünü her temelde kendi kirli siyasetleriyle örten AKP-MHP faşizmi, kimyasal silahları politikalarının bir devamı olarak örgütlemektedir. Bu yüzdendir ki kan, katliam, soykırım ve kötü olan ne varsa her şeyin taşıyıcısıdırlar. Ancak bilmeliler ki bu hazin son onlara ait olacak. Kazanan birleşik devrim olacak.
Faşizmin tüm bu savaş suçları karşısında özgürlüğün ve devrimin birleşik gerillaları kahramanca direnmekte ve devrimci eylemlerini büyütmektedir. Devrimci eylemler büyürken, devletin bu savaş suçları kapsamında korkakça, alçakça saldırıp kimyasal silah kullandırdığı ordusu, savaşı istediği gibi yürütemez hale gelmiştir. Çünkü, faşist iktidar tarafından işlenen savaş suçlarına karşı Şikefta Birîndara, Karker, Werxelê, Girê Hakkarî, Girê FM, Girê Cûdî, Girê Amediyê alanlarında direniş hala devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Şikefta Birîndara, Karker ve Avaşîn’in Werxelê alanlarında şehit düştüğü açıklanan 17 gerilla şahsında bütün ölümsüz savaşçılarımız Türk, Kürt, Arap, Çerkes, Ermeni ve bütün halkların kahramanıdırlar. Devrimin kahraman gerillalarını ve savaşçılarını bu yöntemlerle bitireceğini sanan faşist iktidar büyük yanılıyor. Ve büyük yenilecek.
İşlediği savaş suçlarının bir diğer ayağı da NATO ve KDP'dedir. Özellikle NATO üyesi ülkeler tarafından üretilen bu kimyasal silahlar açık ya da gizli olarak Türk devletinin bu kirli savaşında kullanması için satılmaktadır. Bugüne kadar her dönemde bu kimyasal silahları edinen Türk devleti daha önceki tarihlerde yer yer kullandığı bu kimyasal ve zehirli silahların kullanım niteliğini değiştirerek planlı ve sistematik hale getirmiştir. Ona bu niteliği katan da yine AKP-MHP faşizmidir.
NATO üyesi birçok ülkenin, faşist iktidara yönelik verdiği teknik desteği onların da ülkelerinde, başta yine Kürt halkı olmak üzere, ezilenlerin bu savaş suçlarının araştırılması taleplerinin örtbas edilmesi şeklinde devam etmiştir. Bunun devamı olarak da KDP'yi bu savaş suçlarında maşası haline getiren AKP-MHP, bölgeye gelip araştırma yapmak isteyen heyetleri engelletmiştir. Taktik nükleer, termobarik ve kimyasal silahların kullanıldığı alanlara çok yakınlaşan bazı heyetlerin ise hiç bir şekilde incelemede bulunmasına izin verilmemiştir. Bu yönleriyle bile açıkça görülmektedir ki, bugün aslında birleşik devrim gerillaları topyekun bir kuşatma ve tasfiye saldırılarını göğüslüyor. Ve faşizmin işgalcilik, sömürgecilik hayalleri teker teker suya düşüyor.
Büyük direniş karşısında savaşı istediği gibi yürütemeyen AKP-MHP faşizmi ülkeyi de yönetemez hale çoktan girmiştir. Önünde ekonomiden-siyasete kadar her yönüyle yönetilemez krizler toplamı var. Kendisi için bütün bu krizlerin ilk çözümünü gerillaların her türlü silah ve yöntemle imhasında ve birleşik devrim güçlerinin tasfiyesinde görüyor. Fiili meşru mücadele alanlarında en küçük bir devrimci pratiğe dahi yer vermemek istiyor. Öldürüyor, tutukluyor, ajanlaştırmaya ve tasfiye etmeye çalışıyor. Hiçbiri işe yaramıyor ve halkımızın da öfkesi hiçbir şekilde bitmiyor.
Bu sebeple, bütün güçlere çağrımızdır: kimyasal silahlara karşı savaş herkesin ölüm-kalım savaşıdır. Devrimci savaş tünelleriyle şehirlerin meydanları arasında biçimsel olarak fark dışında bir hiçbir fark yoktur. Her yer devrimci savaş alanıdır. Bu konuyu görmezden gelmeye çalışmak faşizmin ekmeğine yağ sürmektir. Bu nedenle herkes ayağa kalkmalı ve birleşik devrime güç vermelidir.
Bu süreçte bütün halkımıza tarihsel bir sorumluluk düşerken özellikle HBDH milis güçlerimizin bu savaşta oynayacağı rol belirleyici olacaktır. Metropoller başta olmak üzere bütün şehirleri savaş alanına çevirerek faşizme etkili darbeler vurmak sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bütün her yer eylem alanı düşmanın her kurumu ve işbirlikçileri hedefimiz olmalıdır. Gerillaya kimyasal kullananların eylemlerimizle kimyasını bozmak tarihsel görevimizdir. Düşmanın anlayacağı tek dil devrimci eylemin dilidir.
Dağlardan şehirlere kadar uzanan birleşik devrimin, faşizmi yeneceği zafer günü artık daha da yakın. Şimdi birleşik devrime güç verme zamanıdır! Faşizmi Yıkacağız, Özgürlüğü Kazanacağız!”