HBDH Yürütme Komitesi yazılı bir açıklama yaparak, 9 Ekim komplo saldırısının ‘çöktürme’ ve ‘imha’ konsepti olarak devam ettiğini söyledi.
Açıklamada “Uluslararası emperyalist devletlerin gerçekleştirdiği 9 Ekim Komplo Saldırısı AKP-MHP faşizmi tarafından devam ettiriliyor. PKK lideri Abdullah Öcalan yoldaşa karşı planlanan ve yürürlüğe konan uluslararası emperyalist komplonun üzerinden 24 yıl geçti” denirken komplonun sadece Öcalan’a yönelik olmadığı, onun şahsında özgür Kürdistan fikrinin ve mücadelesinin yok edilmesinin amaçlandığı söylendi.
Açıklama şöyle devam etti:
“Emperyalistler ve sömürgeciler sayısız deneyimle biliyorlardı ki, Kürdistan halklarının tarihinde Kürt halk önderleri esir alındıklarında Kürt isyanları kolayca bastırılıyordu. Aynı olacağını umdular. Kürt halkının özgür Kürdistan fikrinden vazgeçeceğini umuyorlardı. Büyük yanıldılar.
PKK önderi Abdullah Öcalan yoldaşın tecride karşı direnişiyle, kent milisi ve gerillanın öncülüğünde süren savaşla, bedenlerini birer ateş topuna dönüştüren yurtsever kadın ve erkek devrimcilerin fedai eylemiyle, Kürt halkının serhıldan ruhuyla birlikte komplo boşa çıkarıldı. 24 yıldır Abdullah Öcalan yoldaşı teslim alamadılar. 24 yıldır devrimci Kürt örgütlerinin iradesini kıramadılar. 24 yıldır Kürt gerillasını yenemediler. 24 yıldır özgürlük tutkusunu, özgür Kürdistan isteğini yenemediler, yenemeyecekler.
Burjuva Türk devletinin Öcalan yoldaşı esir alma politikasının hedeflerinden biri de Türk halkını, ırkçılığı, şovenizmi güçlendirerek karşı devrim kampının temel dayanağı haline getirmekti. Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimin gelişimini baltalamaktı. Bunda da yanıldılar. Birleşik devrimimiz bugün işçi sınıfının, kadınların, gençlerin, inanç gruplarının, ekoloji mücadelesinin, Kürt halkının özgürlük taleplerinin ortaklaşma zeminiyle dünden daha fazla güçlenmiştir.
Komplo 25. yılına girerken ağır tecrit, teslim alma saldırısı başta Abdullah Öcalan yoldaş olmak üzere tüm zindanlarda uygulanıyor. Zindanlar bugün birer işkence ve ölüm evlerine dönüştürülmüş durumda. Ajanlaştırma saldırısıyla, zindan içinde ceza politikasıyla, ağırlaştırılmış tecritle yalnızlaştırma, umutsuzluk, irade kırma hedefleniyor.
Sömürgeci Türk devleti NATO ortaklığıyla Avaşîn, Metîna, Zap’ta gerillaya karşı kimyasal silahlar, nükleer taktik silahlar ve tüm teknik üstünlüğüyle komplo siyasetinin devamı olarak ‘çöktürme’ imha savaşını sürdürüyor. Eşitsiz koşullarda süren savaşta, gerillanın muazzam yaratıcı taktikleriyle sömürgecilik adeta bir batağa saplanmış durumda. Kürdistan dağlarında gerilla mevzilerini koruyor, direnişi büyütüyor, gerillanın savaş iradesi sömürgeciliğin yönetme krizini derinleştiriyor. Kürt halkının öncülüğünde gelişip Suriye halklarının devrimine dönüşen Rojava Devrimi işgalci Türk devletinin tüm kimyasını bozmaya devam ediyor. Kürt halkının her türlü demokratik kazanımlarına büyük düşmanlık gösteren faşist, işgalci Türk devleti önce Efrin ardından Serêkanî ve Gre Spi’yi işgal etti. İşgalci tehditleri devam ederken devrimin öncü güçlerine alçakça saldırılar düzenliyor. 9 Ekim Serekaniye işgalinin yıldönümünde işgalcilere karşı direniş sürüyor. Ne halkın devrimi sahiplenme düzeyi, ne devrimin öncüleri bir adım geri adım atmadan devrimi ilerletme hattını koruyor.
Komplo saldırısı aynı zamanda Türkiye halklarıyla Kürdistan halkları arasındaki bağları koparma saldırısıdır. Bu alçakça saldırıya karşı birleşik mücadeleyi yükselterek panzehir olundu. Türkiye işçi sınıfı içinde, ezilen halklar içinde devrimci bir cephe yaratılması hedefiyle kendini ortaya koyan bir sosyalist mücadele damarı gelişti. Politik askeri temelde HBDH-KBDH gibi birlikler Rojava Devrimi’ni savunma, Kürdistan’a yönelik işgal saldırılarına karşı durmada düşmanın saldırısına en esaslı cevaplar olmuştur.
Düşmanın bu oyununu bozan Kürt özgürlük hareketi ve sosyalist-komünist hareket sancılı, zorlu birlik yollarını başarıyla arşınlamıştır. Bu yürüyüş, birleşik devrimin zaferine yazgılı olarak, yeni bir düzey katarak ilerlemektedir. 9 Ekim Komplosu amacına ulaşamamıştır. Komployu boşa çıkartan, birleşik devrim güçleri ve halklarımız, Öcalan yoldaşı ve tüm devrimci tutsakları özgürlüğüne kavuşturmayı da mutlaka başaracaktır.
24 yıldır uygulanan tecrit saldırısı tek başına Abdullah Öcalan’a dönük değildir. Öcalan yoldaşın esaret altında tecrit tutulması Kürt halkının esaret altında tecrit tutulması demektir. Öcalan'ın esaret altında tecrit tutulması Türk yoksullarının, emekçilerinin esaret altına alınması ve tecrit edilmesi demektir. Öcalan özgür olmadan Kürtler özgür olamaz. Yoksul, emekçi Türkiye halkları sömürücü burjuvaziden, AKP/MHP faşizminden kurtulamaz.
O halde, 25. yılında bütün Kürt halkı, Türkiye işçi-emekçileri, demokratlar, sosyalistler, sosyalist yurtseverler komploya, tecride, imha konseptine karşı güçlerini birleştirmeli. Ağırlaştırılmış tecrite karşı her yerde başkaldırmalı ve mücadeleyi şiddetlendirmelidir."