Sarıgazi halkı, Sarıgazi Halk Festivali'nin yasaklanmasının ardından, aralarında Mücadele Birliği'nin de olduğu kurumlar bugün HDP Sancaktepe İlçe binasında "Kapitalizmin Krizi ve Emekçilere Yansıması" başlıklı panel düzenlediği panelde buluştu.
Sarıgazi Halk Festivali kapsamında, "Kapitalizmin Krizi ve Emekçilere Yansıması" başlıklı panel düzenlendi.
Sarıgazi Halk Festivali'nin yasaklanmasının ardından, aralarında Mücadele Birliği Platformu'nun da bulunduğu devrimci örgütler, Sarıgazi halkının bu yasağı tanımayacağı belirtilerek etkinlikler yapılmaya devam edileceğini duyurmuştu.
Bugün (24 Eylül Cumartesi) saat 18.00'de festival etkinlikleri kapsamında HDP Sancaktepe ilçe binasında akademisyen Bahadır Özgür ve Sedat Şenoğlu'nun sunumlarıyla "Kapitalizmin Krizi ve Emekçilere Yansıması" başlıklı panel düzenlendi.
Etkinliğin yapıldığı salona Sarıgazi Halk Festivali'nin de şiarı olan “Yoksulluğa, Yozlaşmaya Ve Yasaklamalara Karşı Örgütlenelim. Kriz; Açlık, Yoksulluk Ve Savaş Demektir. Mücadeleyi Büyütelim” yazılı pankart asıldı.
Panele Sarıgazi ve çevresinden çok sayıda işçiler, kadınlar, ve gençler katıldı.
Panel öncesinde Sarıgazi Halk Festivali Komitesi adına bir konuşma yapılarak, ekonomik ve politik kriz içinde olan iktidarın bir çok eylem ve etkinliklere yasaklar getirdiği fakat bu yasaklara karşın işçi ve emekçilerin, ezilen halkların ve toplulukların mücadeleyi sürdürdüğü ifade edildi. İktidarın yasaklamalara, işçi ve emekçilerin, ezilenlerin ekonomik ve politik krize karşı bir araya gelmesini önlemek olduğu belirtilen konuşmada "Sarıgazi halkı olarak biz bunun farkındayız. Bu güne kadar yasakları tanımadık. Bizi bu yasaklarla yıldıramazlar. İşçi ve emekçiler, ezilenler olarak haklarımız ve özgürlüğümüz için çeşitli eylem ve etkinliklerde bir araya gelmeye devam edeceğiz" denildi.
Dünyada ve ülkemizde kapitalist sistemin büyük bir kriz ve çöküş içinde olduğunu ve bunun aynı zamanda siyasal bir krizi de beraberinde getirdiğini belirten Muhammet Hizmetçi, bu kirizden fazlasıyla etkilenen Sarıgazili emekçiler olarak bu konuyu tartışmak ve bu ekonomik ve siyasal krizin emekçiler üzerindeki etkilerini buna karşı nasıl bir yol izlemek gerektiği üzerine üzerine konuşmak, tartışmak gerektiğini düşünerek Bahadır Özgür ve Sedat Şenoğlu'nu davet etkilerini onların sunumlarının ardından da soru cevap ve katkılarla forum şeklinde bir fikir alışverişinde bulunarak devam edeceklerini belirterek sözü Bahadır Özgür'e bıraktı.
Bahadır Özgür dünyada ve Türkiye'de kapitalizmin bir büyük ekonomik kriz içinde olduğunu belirterek Türkiye'de kapitalizmin krizinin kendi özellikleriyle ele alınması gerektiğini söyledi.
Ekonomik krizlerde üretimin durduğunu, emekçilerin alım gücünün azaldığını belirten Özgür, şu anda yaşanan krizin daha önceki dönemlerde yaşanan krizlerden farklılıklar gösterdiğini ve bir kabuk değişimi olduğunu vurguladı.
2018'den bu yana varolan krizin, 1980 ve 1994 yıllarında yaşanan krizlerden farklılıklar gösterdiğini, Türkiye ekonomisinin %5 büyüdüğünü aktaran Özgür, bu ekonomik büyümede ve gelişimde önemli olan asıl faktör, işçi ve emekçi kesinlerin bu ekonomik büyümeden aldığı payın oranı olduğunu belirtti. İşçi ve emekçilerin 2018 yılından bu yana ekonomiden aldığı payın 1980 ve 1994 yıllarındaki kriz dönemlerinden çok daha az olduğunu ve işçi ve emekçilerin aldığı payın %12-14 oranında azaldığını ifade ederek "Türkiye'de işçi ve emekçilerin, en ağır krizlerde ikinci dünya savaşı sırasında 1980'li yıllar ve büyük çatışmaların yaşandığı 1994 krizinde bile ekonomiden aldığı pay bu kadar azalmamış, ücretleri bu kadar erimemiş alım gücü bı kadar azalmamıştır" dedi.
Özgür Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin bir bölüşüm şoku" olduğunu vurguladı. Ekonomik kriz var denmesine karşın büyük şirketlerin iflas edip batmadığını, aksine şirketlerin ve bankaların kârlarının özellikle de pamdemi sürecinde katlanarak arttığını belirterek, sermaye ekonomik anlamda büyürken emekçilerin ücretleri eridi, orta kesim denilen daha iyi geliri olan kesimler ve esnaf ise bu krizde varlığını sürdüremez hale geldi. Bu kriz bizim genel olarak bahsettiğimiz ekonomik krizden farklı olarak sermaye sınıfı ile emekçiler arasındaki bir "bölüşüm şokudur", ekonomideki gelirden alınan payın paylaşımının krizidir. Ve kapitalizm bundan bir çıkış yolu bulamıyor" dedi.
Emperyalist kapitalist sistemin yapısı gereği ekonomik krizlerde zaman zaman görece çözümler ürettiğini fakat yapısı gereği çözüm üretirken bir başka çözümsüzlüğü yarattığını belirtterek iktidarların da ekonomik kriz dönemlerinde işçi ve emekçiler üzerindeki baskılarını arttırdığını söyledi. İşçi ve emekçilerin böylesine emeğinin sömürüldüğü, yoksulluk ve sefaletin dayatıldığı durumda ülkeyi yöntememe krizinin yaşanmasının da kaçınılmaz olduğunu ifade eden Özgür, emekçilerin de bu sisteme karşı mücadele ettiğini ve dünyanın bir çok ülkesinde ayaklanmalar ve devrimler yaşandığını belirtti.
Sedat Şenoğlu ise kapitalizmin krizinin politik yönüyle ele aldı. Kapitalist sistemde ekonomik krizinin bir siyasal krizi de beraberinde getirdiğini ifade eden Şenoğlu, ekonomik kriz dönemlerinde, iktidarların işçi ve emekçiler, halklar üzerindeki baskılarının da arttığını belirterek, bunun yanında yine işçi ve emekçilerin, ezilen kesimlerin mücadelesinin de artış gösterdiğini belirtti. Ekonomik krizlerde sermaye ve iktidarların varlıklarını devam ettirebilmek için işçi ve emekçilere, ezilen kesimlere yönelik baskı ve saldırılarının arttığını belirten Şenoğlu, bu durumda bizlerin işçi ve emekçilerin cephesinde örgütlü ve güçlü bir karşı koyuş, örgütlü bir mücadele olmadığını görüyoruz" dedi. Ekonomik kriz dönemlerinde işçi ve emekçilerin, ezilen halkların mücadelesinin de yükseldiğini, özellikle de bir çöküş içinde olan kapitalizme karşı emekçilerin başka bir dünya istemiyle mücadele ettiğini belirtti.
"Büyük bir küresel çöküş yaşıyoruz.İşçi sınıfı Niye büyük bir direniş olmuyor?" sorusunun ortaya çıktığını belirten Şenoğlu, Türkiye'de ekonomik krizle birlikte ideolojik ve örgütsel çözülmeler, parçalanma yaşandığını belirtti. Tarihsel olarak güçlü bir mücadele geleneğini bulunduğunu fakat, işçi ve emekçilerin, iktidarların saldırılarına karşı güçlü bir mücadele ortaya koyamamasınıın devrimci sosyalist hareketlerin bu örgütlenmeyi işçi ve emekçiler arasında oluşturamaması olduğunu ve bundan sorumlu olduklarını, bunun özeleştirisini vererek bu gerçekle yüzleşmeleri gerektiğini vurguladı.
Tüm dünyada kapitalist sistemin çöküş yaşadığını ve bu çöküş sürecinde artık çözüm üretemez noktaya gelindiğini belirten Şenoğlu, "Başka bir dünya isteyen insanları bir araya getirmek toplumsal güç inşaa edersek bu toprakların devrimci dinamiğini hayata geçirebilirsek tüm bölgeyi etkileyecek bir güç yaratmış oluruz” dedi. Türkiye'deki Gezi Ayaklanması ve Kürdistan'daki serhılldanların yaşandığını hatırlatan Şenoğlu, ayaklanmaların bir devrimle sonuçlanmamasının nedeninin devrimci ve sosyialist hareketlerin kitleler içinde bir güçlü bağlar oluşturarak örgütlenme yaratamaması olduğunu belirterek Değişik ideolojilere, iddialara sahip siyasetler mücadelede bir ortaklık sağlamalıdır" dedi.
Bahadır Özgür ve Sedat Şenoğlu'nun anlatımlarını büyük bir ilgiyle izleyen işçi ve emekçiler paneli sunumların ardından kendi düşüncelerini ifade ederek, sorular ve cevaplarla, dünyadaki sınıf mücadelesi örneklerinden paylaşımlarla forum şeklinde sürdürdü.
Yaklaşık iki buçuk saat süren etkinlikte Sarıgazi emekçileri başka bir etkinlikte mücadele yol ve yöntemlerini de tartışmak ve konuşmak istediklerini belirtti.
Panel yarın saat 15.00'de Demokrasi Caddesi girişinde "Yasaklarınıızdan Korkmuyoruz Buradayız!" şiarıyla yapılacak basın açıklamasının duyurusuyla sona erdi.