Bilişim örgütleri dezenfermasyon yasa tasarısının basın ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu ve internetin sesini kısmaya yönelik olduğunu vurgulayarak bir an önce bu yasa tasarısının kaldırılması için #İnternetimeDokunma kampanyasına katılmaya ve dayanışmada bulunmaya çağırdı.
Bilişim örgütleri ortak bir açıklama yayınlayarak iktidarın seçimler yaklaşırken sosyal medyayı yüksek hapis ve fahiş para cezaları ile kontrol etmeye yönelik olarak yeniden bir kanun tasarısı ortaya koyduğunu belirtti.
Bilişim Örgütleri "Bu yasa tasarısının basın ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu ve internetin sesini kısmaya yönelik olduğunu vurgulayarak "Her türlü benzer girişime karşı sesimizi daha gür bir biçimde çıkaracağımızı ilan ediyoruz. Tüm kamuoyunu bu anlamda #İnternetimeDokunma demek için dayanışmaya davet ediyoruz" ifadeleri ile tüm kamuoyunu dayanışmada bulunmaya çağırdı.
- Alternatif Bilişim Derneği - Bilişim Çalışanları Dayanışma Ağı - Bilgisayar Mühendisleri Odası - Elektrik Mühendisleri Odası - İnternet Derneği - Linux Kullanıcıları Derneği - Medya ve Hukuk Çalışmalar Derneği - Pardus Kullanıcıları Derneği'nin ortak açıklama ve çağrısı şöyle:
"Dezenformasyon Yasa Tasarısı Hakkında Açıklama ve Çağrı
Basına ve Kamuoyuna,
İktidar seçimler yaklaşırken sosyal medyayı yüksek hapis ve fahiş para cezaları ile kontrol etmeye yönelik olarak yeniden bir kanun tasarısı ortaya koydu.
Düzenlemede Avrupa Birliği’nin 23 Nisan 2022’de kabul ettiği, “Dijital Hizmetler Yasası” da referans alınarak “Dijital platformlarda dezenformasyon önlenecek ve platformların algoritmalarının şeffaflığı artırılacak” şeklinde söylemlerde bulunulmaktadır. Ancak sosyal medyanın hukuksuzluklara karşı anlık gündem oluşturma yeteneğini ortadan kaldırmak için, seçim gibi hukuksuzluklara anlık tepkilerin önemli olduğu günlere yönelik olarak, örnek cezalandırma, tutuklama ya da gözaltılarla kişilere bir gözdağı vermek, kişilerde bir otosansür dürtüsü yaratmak amacını taşıdığını düşünüyoruz.
2020 yılında sosyal medya platformlarına yönelik olarak 5651 sayılı yasada yapılan değişiklikler sonucu siyasetçiler, siyasetçilerin yakınları, iktidar partisi üyeliği olanların başvurusu sonucu kadınlara, çocuklara, engellilere ve tüm dezavantajlı gruplara yönelik kamuoyu yaratan binlerce içerik İnternet ortamından kaldırılmıştır.
Hükümet yetkilileri, Ekim 2021’de kamuoyuna sosyal medyaya dair bir düzenleme hazırlığını ‘yalan terörü’ ifadesi ile lanse etmiştir. Bunlar dikkate alındığında yapılacağı belirtilen bu düzenlemenin, istenildiğinde her içeriği “terör” ile ilişkilendirilebilir hale dönüştüreceği kuşkusuzdur.
Yalan haber ve dezenformasyon terimlerinin ve tanımlamalarının referans alınacağı belirtilen uluslararası düzenlemelerde bile net bir biçimde tanımı yapılamamaktadır. Bu tanımlamaların kim tarafından, ne şekilde belirleneceği, bilişim ve İnternet alanında çalışan biz meslek ve demokratik kitle örgütlerinden hiçbir görüş alınmayan ve yargı bağımsızlığının içler acısı duruma sürüklendiği günümüzde denetimlerin kimler tarafından yapılacağı, söz konusu kararların mahkemeler tarafından verilip verilmeyeceği bile belirli olmayan bu düzenleme girişimleri kabul edilemez niteliktedir.
2023 yılı genel seçimleri sürecine girerken, son 10 yıldır ana akım medyayı büyük ölçüde kontrolü altına almış olan hükümet, özgür ve bağımsız haberciliğin, yurttaş haberciliğinin sesini kısmak, toplumsal taleplerin yüksek sesle dile getirilmesini engellemek ve farklı söylemlere alan bırakmamak istemektedir.
İktidara 5651 sayılı yasa ile ilgili Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 27.10.2021 tarihli, Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri (B. No: 2018/14884) kararını tekrar hatırlatmak istiyoruz.
Söz konusu AYM kararında “ceza yasalarına göre herhangi bir suç teşkil etmeyen paylaşımlar ve haberlere, kişilik haklarının ihlali ya da özel hayatın gizliliği gerekçe gösterilerek erişim engeli kararları verilmesinin ifade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği, sulh ceza mahkemelerinin vermiş olduğu erişim engeli kararlarının yeterli gerekçe içermediği gibi hukuki güvence ve etkili bir başvuru olanağı sağlanamadığı, 5651 sayılı yasanın bu haliyle kanun sistematiği olarak Anayasa’ ya aykırı olduğu açık olarak belirtilmiştir. Bu karardan da anlaşılacağı üzere 5651 sayılı sansür yasasının tamamen ortadan kaldırılması gerekmektedir ve bu yasada yapılacak olan her değişiklik anlamsız olacaktır.
Basın ve ifade özgürlüğüne aykırı, internetin sesini kısmaya yönelik bu tasarıya ve her türlü benzer girişime karşı sesimizi daha gür bir biçimde çıkaracağımızı ilan ediyoruz. Tüm kamuoyunu bu anlamda #internetimedokunma demek için dayanışmaya davet ediyoruz."