< Denizlerin Yolunda Leninist Saflara

 

6 Mayıs 1972’de Ankara Ulucanlar Zindanında idam edilen Devrimci Öğrenci Birliği’nin kurucuları da olan 1971 devrimci kopuşunun önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nda Mücadele Birliği Platformu ve pek çok devrimci örgüt, siyasi parti, demokratik kitle örgütleri ve çok sayıda kişi tarafından anıldı.

Mücadele Birliği Platformu, Deniz Gezmiş Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın kurucuları olduğu Devrimci Öğrenci Birliği'nden (DÖB) öğrencilerin hazırladığı programla anıldı.

Karşıyaka Mezarlığı'nda 2 Nolu kapıda toplanan Mücadele Birliği Platformu ve DÖB'den km mezar başına kadar yapılacak yürüyüş öncesinde mezarlık girişindeki yol üzerine dev bir Deniz Gezmiş pankartı astı. Mezarlara giden yol üzerine ise karşılıklı olarak "Denizlerin Gençlik Devrime Yürüyor", "İdamlar Bizi Yıldıramaz" yazılı pankartlar ve sokağın sonuna da Deniz Gezmiş çizimi olan "Deniz Yusuf İnan Savaşa Devam" yazılı pankart asıldı. Anma hazırlıkları sürerken Adana'dan gelen Hatice anne kendi yetiştirdiği çiçekleri Deniz Yusuf ve Hüseyin'in mezarlarına özenle dikti. Karanfiller çiçekler bırakıldı.

Anma için gelişler sürerken DÖB'lü öğrenciler Deniz Gezmiş Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ı idam edilişlerinin 50. yılında anlatan konuşmalar yaparak gelenleri de yürüyüş ve anma programına davet ettiler.

Deniz Gezmiş Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın anılmasının ardından avukatları Halit Çelenk, ve Deniz'lerin idamını engellemek isterken katledilen Mahir Çayan ve Niyazi Yıldızhan'ın mezarlarının ziyaret edileceği buradan da 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta Madımak Oteli'nde yakılarak katledilenler için yapılan anıt mezar ziyareti yapılacağı belirtildi.

Mücadele Birliği platformu, Karşıyaka mezarlığı 2 nolu kapı önünden mezar başına doğru yürüyüşe geçmek üzereyken kalabalık bir sivil polis grubu gelerek mezarlıkta sloganlarla yürüyüş yapılamayacağını söyledi.

Mücadele Birliği Platformu üyeleri ise yıllardır Deniz Gezmiş Yusuf aslan ve Hüseyin İnan'ın kapıdan mezar başlarına sloganlarla yürünerek anma yapıldığını ve bu sene de yürüyeceklerini söylediler.

Polis her zaman olduğu gibi kanunlardan alanın mabet olması, rahatsızlık duyanlar bulunması gibi bahaneler sıralayarak "Yürütmeyeceğiz" dedi. Bir yandan polisle tartışma sürerken kortej sloganlarla harekete geçerek yürüyüşe başladı ve "İdamlar Bizi Yıldıramaz", "Deniz Yusuf İnan Savaşa Devam", "Devrim Savaşçıları Ölümsüzdür" sloganlarıyla mezar başına gidildi.

Deniz, Yusuf, Hüseyin'in mezarı başında bekleyen DÖB'lü öğrenciler Mücadele Birliği Platformu kortejini " Geliyorlar, Denizlerin yoldaşları geliyorlar! Ellerinde kitaplarıyla, bayraklarıyla, dillerinde türküleri, marşları ve sloganlarıyla geliyorlar!" diyerek karşıladı ve hep birlikte sloganlar atıldı.

Anma programında yapılan giriş konuşmasında "Bugün 6 Mayıs! Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarının üzerinden tam 50 yıl geçti. Onlar tam 50 yıl önce faşist iktidar tarafından idam edildiler. Devlet onları öldürerek onların kavgasını bitereceğini, onları bu halkın zihninden ve kalbinden sökebileceğini düşündü. Ama yanıldılar. Fiziken aramızda olmasalar bile Denizler 50 yıldır kesintisiz süren devrimci kavgada yaşıyorlar!

Tam 50 yıl önce bugün 6 Mayıs 1972’de Ankara Ulucanlar Zindanında idam edilen Devrimci Öğrenci Birliği’nin kurucuları ve aynı zamanda ’71 devrimci q önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anmak için bugün buradayız. Bize bugün düşen görev onları anmak, bizlere bıraktıkları devrim sancağını daha ileriye taşımak için savaşmaktır" denildi.

Konuşmanın ardından"Denizleri Anmak Onlar Gibi Savaşmaktır" sloganı atıldı.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan olmak üzere devrim mücadelesinde bayraklaşan tüm devrim savaşçıları adına duruşunda bulunuldu.

Saygı duruşu sırasında " Aç Bedenler" şiiri okunarak,"Kalmasa da yüreklerimizden başka namluya sürecek tek bir kurşunumuz, yine de devrim yangının yılmaz savaşçıları, Denizlerin Seyitlerin Aysunların baş eğmeyen yoldaşları olacağız" denildi.

Saygı duruşu nu Güneşi İçenlerin Türküsü" şiiriyle sonlandırıldı.

Sloganın ardından Deniz Gezmiş'in idam ediliş anı "Geceydi, karanlıktı

Yeni doğmuş bebelere veriliyordu adları

Kavganın ‘72’ye kanla yazılmasının zamanıydı

Çınladı tarih sabahın alaca şafağında

Yankılandı üç ölümsüz çığlık gecenin kararan yüzünde

Maviye çalardı gözleri, darağaçları gölgesinde

İdamlarda cellat katına oturanlar,

Denizlerin karşısında dehşet içindeler şimdi;

Konuşuyorlar, çığlıklar atıp duvarları tırmalıyorlar

Söylenen hiçbir şeyi anlamıyor, anlatamıyorlar.

Ve Deniz sehpaya çıktı. İpi kafasına kendi geçirmeye çalıştı.

Çift ilmik atılan ip dardı.

Cellat ipliği genişletip Deniz’in başına geçirdi." sözleriyle aktardı.

Ardından Antakya'dan bir öğrenci yoldaşı Deniz Gezmiş'in son mektubu okudu.

Adana'dan gelen genç yoldaşları ise Yusuf'un idam anını "Ve Yusuf ayağa kalktı. Sakin adımlarla çıktı avluya. Yürüdü sehpaya. Sonra avukatına döndü ve 'Şekibe ablaya selam, hoşçakalın' dedi" sözleriyle aktardı. Ardından Yusuf'un son mektubu okundu.

Hüseyin İnan'ın idam anını ise İzmir'den gelen yoldaşları

"Sıra Hüseyin’deydi.Yoldaşları gibi başı dik yürüyenH Hüseyinsehpanın önüne geldi ve masaya çıktı.Taburenin yanında durdu.Savcı 'tabureye çık' diye bağırdığında Hüseyin sakince 'sabırlı ol, çıkacağım' dedi" sözleriyle anlatarak Hüseyin'in son mektubunu okudu.

Sloganların ardından "Yolun düşerse kıyıya bir gün Ve maviliklerini enginin Seyre dalarsan, Dalgalara göğüs germiş olanları hatırla, Selamla, yüreğin sevgi dolu Çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar eşit olmayan savaşta Ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden Sana liman gösterdiler uzakta" diyerek

"Denizlerin kavga bayrağını bugün taşıyanlar aramızda. Bize varılacak limanı gösterenlerden, 50 yıldır kavga bayrağını onurla taşıyanlarda söz" diyerek Mücadele Birliği Platformu'na söz verdi. Mücadele Birliği Platformu adına konuşan Muhammed Hizmetçi, Deniz Gezmiş Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın mücadelesini ve zora dayalı devrim düşüncesini 1971 koğuşunu anlatarak "Onları fiziksel olarak aramızdan almış olabilirler ama onların devrim ideallerini yenemediler. Devrim düşlerini yok edemediler. Aksine onların yaptıkları meşale onların devrimi değerleri bugün bu topraklarda her zamankinden daha güçlüdür. Denizler kendi bulundukları dönemde üniversite kampüslerinde emekçilerin kavgasını atıldılar nerede bir işçi eylemi görseler nerede köylülerin bir toprak işgalini duysalar orada aldılar soluğu. Nerede bir öğrenci boy kutu görseler Deniz orada arşınladı kapıları, yıktı barikatları, rektörlere polislere devletin gücüne korku saldı. Yüreklerini titretti. Çünkü onlar tepeden tırnağa devrimci tepeden, tırnağa bu halk için emekçiler kendilerini adamaya hazırlardı" dedi.

"Elimizde acının kehribar tesbihi Ki kayıp durmakta parmaklarımızdan Ey şair yine bölük pörçük anlattın Yine eksik bıraktın bir şeyleri Gün devrilmekte ama sen Tutamamışsın acımızın çetelesini Sen sus artık, bize bundan sonrasını Dövüşen anlatsın! " denilerek Denizlerin kurduğu Devrimci Öğrenci Birliği'nin mücadelesini okullardan sokaklara taşıyan DÖB'lü öğrencilere söz verildi.

DÖB adına yapılan konuşmada "Denizler gibi 71 devrimci kopuşunun tüm önderleri kurtuluş yolunun zora dayalı uzlaşmaz bir mücadeleden geçtiğini savundular. Onlar ne parlamenter sistemle, ne burjuvaların vaatleriyle ne de küçük reformlarla köklü bir değişimin olmayacağını biliyorlardı. O nedenle onları idama mahkûm eden faşist devletle girdikleri zorlu kavgadan bir an bile vazgeçmediler. Giriştikleri eylemlerle bir meşale oldular.

Öğrenci hareketin liderliğinden devrimin liderliğine uzanan yolda onların kavgasını tarihe yazacak en büyük adım zora dayalı örgütlenmeye soyunmalarıydı. Denizler sistem içi mücadele yöntemlerini bir kenara iten devrimcilerdi, onlar Türkiye Halk Kurtuluş Ordusunu kuranlardı. Ve bu uğurda çıktıkları zorlu yolda ölümsüzleşenlerdi" denildi. Konuşmanın ardından 71 devrimci kopuşunun sembolü olan bildirilerden biri olan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusunun kuruluş bildirisi okundu. Adana'dan gelen dostları da hazırladıkları şiir dramatizasyonunu sundu.

"Deniz sehpaya yürürken son sözleri “Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Birlikte Mücadelesi” olmuştu. Denizler tıpkı Mahirler, İbrahimler ve Mazlumlar gibi Türkiye halklarının kurtuluşunun Kürt halkının özgürlüğünden bağımsız olmadığının bilincindeydi. Bu bilinç bugün sokaklarda, fabrikalarda, atölyelerde halkların birleşik mücadelesinde vücut buluyor" denilerek bugün birleşik mücadelenin zorunluluğunu kavrayan ve birleşik devrim iddiasıyla kavga bayrağını yükselten Birleşik Mücadele Güçleri'ne söz verildi.

Yine genç dostlardan oluşan müzik grubu ise "Denizler, Yusuflar, Hüseyinler sadece devrimci kavgamızda değil, aynı zamanda şarkılarımızda, marşlarımızda, türkülerimizde yaşıyor." diyerek hep birlikte Şarkışla, Deniz Koydum Adını ve Adım Deniz şarkılarını söyledi.

Son olarak Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in mezarları başında "Denizlerin yoldaşı olmak, herkesin imkansız dediğini mümkün kılmak, imkansıza cüret etmektir. Denizlerin yoldaşı olmak gecenin en karanlık anında inatla yürümektir. Onların idamı ne devrimci kavgayı bitirdi ne de onlar gibi binlerce insanının mücadeleye atılmasına engel oldu. Denizlerin yoldaşları faşizmin tüm saldırılarına rağmen onların bayrağını bir an olsun indirmedi. Sokaklarda onların adları yankılanmaya devam edecek. Onlara sözümüz; devrimci kavgayı zafere taşıyacağız!" sözleriyle verdikleri mücadeleyi zafere ulaştırma sözü verilerek sloganlar eşliğinde avukatları Halit Çelenk''in mezarı başına geçildi.

Denizlerin avukatı Halit Çelenk'in mezarı başında Devrimci Hukukçular söz alarak, "Biz de devrimcilerin hem avukatı hem yoldaşı olmaktan onur duyuyoruz. Ve mücadelemizi böyle devam ettireceğiz" dedi.

Buradan siper yoldaşlığının simgesi olan Kızıldere’de ölümsüzleşen Mahir Çayan’ın ve Denizler için giriştikleri eylemde ölümsüzleşen Niyazi Yıldızhan’ın mezarları başına geçilerek onların mücadelesi ve siper yoldaşlığı anlatıldı.

Mahir Çayan için "Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ölümsüzlüğe Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu neferleri olarak uğurlandı. Ama onlar 71 kopuşunun diğer önderleri ve örgütleriyle omuz omuza çarpıştılar. Bunlardan biri Türkiye Halk Kurtuluş Partisi- Cephesi’nin önderi Mahir Çayan’dı. Mahir ve THKP-Cli devrimciler, THKO’lu devrimcilerle, Denizleri kurtarmak için giriştikleri eylemde ölümsüzleştiler. Kızıldere, siper yoldaşlığının tarihe iz bırakan bir örneğiydi" denildi.

Niyazi Yıldızhan için ise "Denizlerin idamını engellemek için yapılan başka bir eylem de Orgeneral Kemalettin Eken’in rehin alınması eylemiydi. Bu eylemde jandarma tarafından vurularak katledilen Niyazi Yıldızhan’ı burada anıyoruz" denildi.

.Burada Ergun Adaklı da Mahir Çayan ve Niyazi Yıldızhan'ın siper yoldaşlığını anlatarak, birleşik mücadelenin önemine dikkat çekti.

Ardından‘93’te Madımak’ta katledilen aydın ve sanatçıların anıt mezarıına gidilerek burada anma gerçekleştirildi.

Anıt mezardan yine sloganlar atılarak mezarlık kapısına gelinerek anma programı bitirildi.. Faşizmin, 1993’de Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenliğinde toplanan alevileri, ilerici devrimci aydınları hedef alarak bir katliam çağrısı yaptığı ve bu çağrının dinci faşistler tarafından bir karşılık bulduğu belirtildi.

İdamlarının 50.yılında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan yoldaşlar nezninde devrim mücadelesinde ölümsüzlüğe uğurladığımız tüm devrimcileri saygıyla anıyoruz. Onları anmak onlar gibi savaşmaktır diyoruz ve onların mücadelesini yaşatmak isteyen herkesi Denizlerin yoldaşlarıyla birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz" denilerek anma programı tamamlandı ve sloganlarla yürünerek mezarlıktan ayrılındı. k"