Yaşam son derece zengindir. Şablonlara sığmaz. Her tarihsel gelişme, kendi varoluş koşullarında, tüm özgün yanlarıyla hesaba katılmak zorundadır. Düşünce tembelleri ya da darkafalılar tüm bir olaylar dizisini ezberlenmiş kalıplar etrafında anlamlandırmaya çalışırlar. Onlara göre her şey son derece basit şablonlarla izah edilir. Oysa gerçekte bu “izah”ların kendisi başlı başına izaha muhtaçtır!

24 Şubat itibariyle doğrudan sıcak çatışmaya dönen “Ukrayna gerilimi”, sosyalist hareketin büyük bir kesimi tarafından derhal hazır şablonlar üzerinden karşılandı. Ne sorunun tarihsel gelişimi dikkate alındı, ne özgün yanlar araştırıldı. “Emperyalist hegemonya mücadelesi”, bu çok geniş bir çevre için tüm olayları bir çırpıda “açıklayan” sihirli formül halini aldı. Ne Donbass’ın iki halk cumhuriyeti vardı işin içinde, ne Kiev’deki asıl güç sahibi olan neo-Nazi faşistler. Ne de o “pek emperyalist” olan Rus burjuvaların bizzat emperyalist “Batı” ile çıkar ve kader birliği etmiş oldukları gerçeği. Somut sınıflar ilişkisi de, özgün tarihsel durum da yer almıyordu bu “izah” çabasında. Sadece “Emperyalist Savaşa Hayır” demek yetiyor da artıyordu bile! İşin aslı bu “keskin” değerlendirme, özünde, gerçek emperyalistlerle papaz olmamanın, o korkunç cephenin doğrudan karşısına geçmemenin, “akıntıya karşı kürek çekmemenin” ifadesinden başka bir şey değildi.

Bize gelince... Okurun bu derlemede de yeniden göreceği gibi, çok uzun bir süredir gelmekte olan bu savaşın somut tarihsel analizini yapmaktaydık. Savaş patlak verdiğinde, arkamızda, hatırı sayılır bir yekun tutan bu bilimsel tahliller bulunmaktaydı. Bu tahlillere dayanarak, emekçi halklara ve emek cephesinde yer alan tüm güçlere “Safınızı Seçin” diye çağrıda bulunduk . Yalnız kalacağımızın, bütün şimşekleri üstümüze çekeceğimizin bilincinde olarak yükselttik bu çağrımızı; bir başımıza “akıntıya karşı kürek çekecek” olduğumuzun bilincinde olarak yükselttik!.. Geliştirdiğimiz siyasi yaklaşımın temelinde politik cesaret ve bilimsel bakıştan ödün vermemek vardı. Yalnız kalmak pahasına doğru devrimci çizgiden ödün vermemek; proletaryanın sınıf çıkarlarına uygun olduğunu düşündüğü devrimci düşünceleri, ne pahasına olursa olsun, açıklamaktan geri durmamak, Leninistlerin tarihleri boyunca izledikleri çizgi olageldi.

Üçüncü haftasını deviren bu savaş, savaştan çok önce ortaya koymuş olduğumuz görüşlerin ne kadar isabetli olduğunu kanıtlıyor. Gelişmeler, teorik öngörülerimizle örtüşüyor.

Bu derlemeyi yaparken, mevcut gerilim ve çatışmaların okurlarımız için daha anlaşılır olmasını, yüzeydeki olayların altında yatan tarihsel toplumsal gerçeklerin ne olduğunu görebilmelerini sağlamanın yanında, küresel ölçekte gelişmelerin bundan sonraki olası yönelimleri konusunda devrimci proletaryayı aydınlatmak ve somut tarihsel görevlerini bilince çıkarmasını amaçlamıştır. Okurlarımız, bu derlemede yer alan makaleler seçkisinden, hem güncel sorunun tarihsel gelişimini öğrenecek, hem de böyle dünya çapındaki olayların nasıl ele alındığını görecektir.

Bilimsel gerçekler ve devrimci politika söz konusu olduğunda burjuva dünyanın kopardığı yaygaraya ve dev propaganda makinalarıyla bizzat yarattıkları sözümona “kamuoyu” denen ortalamaya prim vermemek, Leninist yaklaşımın her daim temel özelliklerinden biri olmuştur. Elinizdeki derleme, pek çok kesimi önüne katıp sürükleyen akıntıya karşı dimdik ve kararlı duruşun kanıtlarından birini oluşturmaktadır.

Bir dönüm noktasındayız. Bir kritik kavşaktayız. Bilimsel doğrularda ısrar, özellikle böylesi kritik dönemlerde bir süre için de olsa “yalnız” kalmayı dayatabilir. Ama biliyoruz ki, bilimsel doğrularda ısrarın “ödülü” her zaman, tarihsel gelişme tarafından verilir.

Bu “ödül” ortaya konan bilimsel devrimci düşünceler milyonların gerçek özlem ve eğilimleriyle örtüşüp maddi bir güce dönüştüğünde gerçek anlamını bulacaktır.

Proletarya, dünü ya da günü değil, geleceği kurtaran devrimci bir sınıftır.

SİNAN KALELİ

NOt: Önsöz'ünü paylaştığımız bu "Ukrayna Gerilimi"nin Güncel Tarihsel Analizi'ni okumak için buraya 

link çalışmazsa buraya tıklayınız