28 Aralık 2011’de TSK’ya ait savaş uçakları Şırnak Uludere’de Roboskî köyünde sınırda bombalama yaptı. Ve bombardıman sonucu 19’u çocuk 34 kişi katledildi...

10 yıl oldu, sınırda yaşayan ve yaşamını kaçakçılıkla sürdüren 34 Kürdün savaş uçakları ile katledileli... Kaçakçılık sınırın her iki tarafında da halkların geçim kaynağıdır. Devletler bunu zımni olarak bilir, bu “ticaret”ten payına düşen rüşvetini alır.

10 yıl önce o gece F-16 uçakları ile 1,5 saat kadar yaşanan katliamın kazayla, “PKK’li sanılarak” vurulduğu açıklansa da, köylüler ve erler bu güzergahın düzenli olarak kullanıldığını, geçiş saatlerinin askerlerin bilgisi dahilinde olduğunu anlatıyor, savaş pilotları da onların kaçakçı olduğunu tespit ettiklerini söylüyor.

Aileler yaşananları anlatmaya devam ediyor. Karakola haber verseler de, gelen olmuyor, bombardıman da durmuyor... Sonra... Sonra tüm dünya gündemine yansıyan anlar yaşanıyor... Toplanan cenazelerin katır sırtlarında taşınması, yüzlerce kişilik konvoyla köye getirilmesi, soğuktan ve kan kaybından yaralıların da ölmesi, ailelerin çocuklarını teşhir etmesi... 10 yıl oldu ama dün kadar taze acısı ve öfkesi...

Çok açıktı. Kürt halkına gözdağı vermek, “gücüm var, yaparım” demekti amaç. Onyıllardır süregiden Kürt halkını teslim alma ve / veya imha etme politikasının bir parçası idi. Boşaltılan yakılan köyler, Zilan, Dersim, Kasaplar Deresi, 33 Kurşun... Ve her geçen sene TC’nin katliamlar listesine yenileri ekleniyor.

Ve elbet katliamın sorumluları yargılanmadı. Dosyalar, adliye koridorları, kanun maddeleri arasında tüketildi gitti hukuk yolları. Kan parası, emeklilik vs rüşvetleri önerildi on yıldır karalar bağlamış acılı ailelere...

Onyıllar daha geçse de, Kürt halkı kendisiye yapılan katliamları, zindanları, işkenceleri unutmayacak... Bu kan denizinin ufkundan özgür yarınlar doğacak.