HBDH Yürütme Kurulu, Ekim Devriminin yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yayınlayarak “Faşizmi Yıkacağız, Özgürlüğü Kazanacağız! İleri… Daha İleri!..” dedi. Açıklama şöyle:
Ezilenler çağlar boyunca isyan etti, ayaklandı. Yendi, yenildi ama hep mücadele ettiler. “Özgürlüğün şafağında”, Paris’te kısa süreli Komün deneyiminden sonra 7 Kasım 1917’de, Rusya'da özgürlüğü fethettiler!
Birinci emperyalist paylaşım savaşının canice yıkımları arasından yükseldi devrim bayrağı. Dayanılmaz açlık ve sefalete önce kadınlar isyan etti. 8 Mart (eski Rus takvimiyle 24 Şubat) gösterileri ayaklanmaya, ayaklanma devrime büyüdü. Kısa sürede yüzlerce yıllık Çarlık gericiliği yıkıldı.
7 ay sonra 7 Kasım (eski Rus takvimiyle 25 Ekim) 1917’de, bu defa burjuva egemenliği yıkıyordu işçiler, emekçiler ve kadınlar. Olan yalnızca bir ülkede gerçekleşen işçi devrimi değildi. Hayır! Bir çağ dönümüydü Ekim Devrimi. Tüm dünyada “proleter devrimler çağı” onunla başladı.
“Gelişmiş Avrupa”da kurulu nice anlı şanlı ülke yerine, “geri Rusya”nın işçi sınıfı ve on milyonlarca “mujik” (köylü), sosyalizmin kızıl bayrağı etrafında toplandı. Başarılı bir ayaklanma ile iktidarı aldı. Yerleşik teoriye göre “olmaz” denilen, “yapılamaz” denilen şey, yalnızca nesnelliğin zorlamasıyla değil, bizzat “küçük ama savaşçı bir müfreze” olan Parti’nin iradi çabasıyla, kendini devrime hasretmesiyle, bizzat “devrim yapmak istemesi” ile başarıldı. Evet, Ekim Devrimi, baştan aşağı cüretin simgesiydi. “Devrim yapma” cüretinin ta kendisiydi! Dünyanın devrimci dönüşümüne tutkuyla bağlılığın cisimleşmesiydi. Adı Lenin ile anılan öncü partinin, muazzam yönlendiriciliğinin girişkenlik ve cesaretiyle şekillendi.
Hiç kuşku yok, devrimler duru gökte çakan şimşekler değildir. Gerçekleşmesi için bir dizi şartlar gerekir. Her şeyden önce kapitalist düzenin onulmaz bunalımlara, krizlere sürüklenmesi gerekir. Varlığını olağan şartlarda sürdüremez hale gelmelidir. Tıpkı bugün tüm yerkürede olduğu gibi!
Ama devrimi başarmak için sadece emperyalist-kapitalist sistemin krizinin derinleşmesi yetmez! En başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçi kesimlerin bizzat mücadele içinde bilinç ve örgütsel hazırlık durumlarının da “devrim yapmaya” uygun hale gelmesi gerekir. Ve Ekim Devrimi’nin tüm dünyaya kanıtladığı gibi, tüm bu süreci yönetecek örgütlü öncü gücün, devrimci girişkenliği, iradi çabası, devrimi bizzat bir tutku haline getirmesi, devrimin başarısı için olmazsa olmazdır.
Bugün emperyalist-kapitalist sistem dünya ölçeğinde büyük bir kriz yaşıyor. Onulmaz yaralarla sarsılıyor. Ayakta kalabilmek için her yere saldırıyor. Savaşlar çıkarıyor, darbeler yapıyor... Baskı makinesi duraksız çalışıyor!
Bir sistem krizidir yaşanan! Kapitalist uygarlığın sonunu muştulayan bir sistem krizi. Dünya halkları, işçi ve emekçiler, tüm ezilenler her kıtada sermayenin bu yıkım düzenine karşı isyan halinde. Her yerde harekete geçiyor yığınlar, mücadele ediyor. Devrimlerin olması için her şey uygun. Tam da Ekim Devrimi’nin cüreti, tutkusuyla kavgaya atılacak dönemden geçiyoruz.
Bu küresel krizin ortasında, sistemin zayıf halkalarından Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da burjuva faşist diktatörlük çürüyor. Tel tel dökülüyor. Ekonomik ve siyasal krizin pençesindeki faşist diktatörlük, her alanda dağılma belirtileri gösteriyor. Faşist diktatörlüğü böylesine çürüme ve çözülme noktasına getiren temel güç, emekçi halklarımızın bastırılamaz ve önüne geçilemez bir hal alan mücadelesi ve isyanıdır. Bu güç yeni toplumu yaratmak için yola çıkan ve on yıllardır verdiği kan ve can bedelli mücadeleyle ilerleyen ezilenlerin örgütlü öncüleridir. Bu güç isyan eden kadınlar, direnen emekçiler, başkaldıran gençlerdir. Bu güç dağlarda ve şehirlerde yürütülen ve gün geçtikçe büyütülen savaştır. Yok edilemeyen iradi meydan okuyuştur. Bu güç Birleşik Devrim’in önü alınamaz ilerleyişidir!
Bu topraklar devrim topraklarıdır. Ekim Devrimi’nin “devrim yapma” cüretini kuşananların yarattığı '71 devrimci kopuşuyla girilen “zora dayalı devrim” yolu, yarım asırdır en ağır bedeller pahasına yürünüyor. Bizi bugünlere getiren mücadele, son yarım yüz yıldır kesintisiz sürüyor. Artık daha ileri gidecek durumdayız.
Birleşik Devrim Hareketi’miz, ölümsüz önderlerimizin bu “devrim yapma cüreti” temelinde kuruldu, kavgaya atıldı. Girilen yol, halklarımızı zafere götürecek devrim yoludur. Şimdi bu doğrultuda daha ileriyi hedefleme, daha ileri adımlar atma, sıçrama ve hedefe doğru yükselme zamanıdır. Bu çürümüşlüğü toprağın en derinine gömeceğiz! Bu devleti, bu çürümüş faşist zulüm düzenini yıkacağız, paramparça edeceğiz!
Çizgimiz bellidir. Yönümüz bellidir. Hedefimiz bellidir. Ekim Devrimi yolumuzu aydınlatıyor. Bizlere yol göstermeye devam ediyor.