17 Ağustos günü Dersim'in Hozat kırsalında askeri operasyon sonucu başlayan ve söndürülmesine izin verilmeyen orman yangını, Ovacık köylerine yayıldı.
Tanzig (Danzi), Kurukaymak köyleri ile Koçeri Mezrası’nda başlayan orman yangını, 28 Ağustos itibarıyla Uzunmeşe, Değirmendere, Dereköy köyleri ve Ovacık ilçesinin Buzlutepe (Karper) köyüne bağlı Çamurek ve Hınzori mezralarına yayıldı. Yangının 12 gündür söndürülmeye çalışılmamış olması, büyük tepkiler doğurdu.
Haftalardır ülkenin batısı yangınlarla boğuşuyordu ve söndürülememesi büyük tepkilere yol açmıştı, artık halk köylülerle, yerel yönetimlerle el ele vermiş kontrol altına alınması sağlanmıştı. Hozat'ta ise daha ilk günden söndürmek için yangın alanına gitmeye çalışan halka ve yerel yönetimlere asker müdahale ederken, söndürmek için de hiç bir girişimde bulunmadı.
Günler boyu süren yangın bölgeyi tamamen duman örtüsüyle kaplarken, havadan müdahale olmazsa köylerinin, evlerinin yanacağını söylüyor köylüler.
Sosyal medya üzerinden yangının görmezden gelinmemesi için çağrılar yükselirken, 74 baro, Dersimdeki yangınlara müdahale edilmesi için ortak açıklama yaptı. Yazılı bir açıklama yayınlayan barolar “Dünyamızın endemik çeşitliliği floristik ve faunistik zenginliğini barındıran coğrafyamızda ve ülkemizde yanan her ağaç; kuruyan her dere; ateş altındaki her dağ ve tepe; ölen her hayvan, her canlı, anıt ağaçlar; sadece doğal zenginlik değil aynı zamanda kültürel, inançsal ve tarihsel birer öğedir” diyerek “Bugün de yok olan ormanlar için Dersim’le dayanışma zamanı” olduğunu söyledi.
Açıklamada, “Bir bütün olarak ülkemizde ne sebeple olursa olsun ormanlarımızın yanması ve yakılmasına karşı çıkıyor ve yok olmakta olan alanların kurtarılması için yetkili makamları derhal adım atmaya çağırıyoruz. İnancımızın, tarihimizin ve kültürel mirasımız olan doğamızdan, yaşam parçamızdan acılar yükselirken; cümle canlıya, kurda, kuşa sahip çıkılmalıdır” denilerek derhal havadan ve karadan müdahale edilmesi çağrısı yapıldı.
Tepkilerin büyümesi, yangının yerleşim yerlerine yayılması üzerine 12 gün sonra Orman Genel Müdürlüğü (OGM) yangına müdahale etmeye başladı, 13. gün de havadan söndürme çalışması başladı. Ancak aynı gün (29 Ağustos) Munzur Vadisi'nde yeni bir orman yangını çıktı.
Dersim merkez ve Ovacık ilçesi arasında yer alan Munzur Vadisi'nde bulunan Fırtına Veli Çeşmesi bölgesinde çıkan orman yangını rüzgarın etkisiyle yayılıyor... Haber ajansları panikle yangından kaçan ceylanların görüntülerini paylaşmaya başladı.
İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği, yangınlarla ilgili 29 Ağustos'ta Bir basın açıklaması yaptı, orman yangınlarının bir eko-kırım olduğu vurgulandı.
Dersim'de Emek ve Demokrasi Güçleri de bir açıklama yaparak yangınların sebebinin askeri operasyonlar olduğunu söyledi ve zamanında yeterli müdahalede bulunulmamasına tepki gösterdi.
Burada söz alan DBP Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, “Orada bazı şeylerin görülmesini istemediler. Uzaktan yangın bölgesini izlediğimizde yüzlerce hektarlık alanın yandığını gördük. Aslında ilk gün iki saatlik bir müdahaleyle yangın söndürülebilirdi ancak müdahale edilmediğinden yangın halen devam ediyor ve binlerce canlının yaşam alanı yok oldu. 1938’den beri Dersim halkının Alevi inancının nasıl karşı karşıya kaldığını ve bu katliamların aslında Kürt halkına karşı olduğunu düşmanlık politikası olduğunu biliyor. Güvenlik politikaları gerekçesiyle yüzyıldır ve özellikle AKP-MHP iktidarı ile birlikte bu halka düşmanlık güdülmektedir” dedi.
Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), İstanbul'da da Kadıköy Rıhtım'da bir açıklama yaparak Dersim'deki orman yangınlarına dikkat çekti, "Yakılan tarihimiz, canlarımız ve geleceğimizdir" dedi.
Bu arada, 26 Ağustos günü Besta bölgesinde bulunan Mêhrîna köyünde ormanlık alanda helikopterlerin bombalamaları sonucu başlayan yangın da devam ediyor. Askerler, “yasak bölge” diyerek söndürmeye giden köylüleri de engelliyor.