İstanbul Emek Barış Ve Demokrasi Güçleri, "Rant Yağma Talan Afet Değil Cinayet! Sorumlular Hesap Verecek" şiarıyla Beşiktaş Barbaros İskele Meydanı'nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
İstanbul Emek Barış Ve Demokrasi Güçleri, 17 Ağustos 1999'da gerçekleşen Marmara Depremi'nin yıldönümünde doğayı katleden rant amaçlı yapılan projelere, yangın ve sellere karşı önlem alınmamasına dikkat çekmek üzere Beşiktaş Barbaros İskele Meydanı'nda aralarında Devrimci Öğrenci Birliği'nin de bulunduğu gençlik örgütleri, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin çok sayıda kişinin katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.
Rant Yağma Talan Afet Değil Cinayet! Sorumlular Hesap Verecek" yazılı pankart açılan eylemde iktidarın ve kapitalizmin doğayı yok eden rant amaçlı politikalarını teşhir eden dövizler taşındı. İstanbul Emek Barış Ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını Hülya Sapaz okudu.
Son 10 günde Manavgat, Muğla, Dersim yanarken Van, Kastamonu, Sinop ve sel suları altında kalan şehitleri hatırlatan Sapaz, "Yangınlar ve seller sadece orman alanlarından kıyıya uzanan devasa lüks otelleri, derelerin üzerine yapılan inşaatları, HES’lerin betonunu değil rant uğruna insan canının, doğanın, hayvanların nasıl yok sayıldığını da bir kez daha gösterdi" dedi.
İktidarın yirmi yılının özetinin “doğa cinayetleri, kadın cinayetleri, işçi cinayetleri, ırkçılık, ayrımcılık” olduğunu vurgulayan Sapaz, "Hiçbiri tesadüf değil, hiçbiri münferit değil. Ülkemiz dolaylı ya da doğrudan iktidar tarafından taammüden işlenmiş cinayetlerle dolu" dedi.
Batı Karadeniz'de yaşanan sel felaketinin sermaye, devlet iş birliğiyle göz göre göre gelen bir katliam olduğunu belirten Sapaz, Kastamonu Bozkurt, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'nün taşkın tehlikesi haritalarında yer aldığını, 2019 yılında hazırlanan raporda Bozkurt'ta taşkın suyunun hızı ve derinliğinin sorunlu olduğu, derenin sağındaki yerleşimin yüksek taşkın tehlikesine maruz kalacağı, nüfusun %45,6'sı etkilenebileceğinin yer aldığını buna rağmen önlem alınmadığını söyledi.
İnşaat şirketleri, enerji şirketleri, devlet kurumları ve bu işleyişi organize eden iktidarın kurduğu rant şebekesi kazanabilsin diye uyarılara rağmen bu inşaatların yapıldığını ve önlem alınmadığını belirten Sapaz, orman yangınlarına da değinerek "İktidar yangınları önlemedi seyretti. Ve tam da yangınlar sürerken alelacele yasa çıkarttı. Turizm kisvesi altında artık tüm taşınmazlar, araziler, yanan alanlar sermayenin rantına Erdoğan’ın bir imzası ile devredilebilecek" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı evi yanan insanlara kredi vererek TOKİ’nin yapacağı evleri satmayı vadediğini, AKP’li Gündoğmuş Belediye Başkanının ise TOKİ evlerini överek “keşke bizim de evimiz yansaydı diyecekler” diye reklam yaptığını hatırlatan Sapaz, "Halktan kopmuş, bir avuç sermayedarın çıkarlarının ve kendi iktidarlarının derdine düşmüş bir çıkar örgütü, bir suç örgütü bu ülkeyi yönetiyor" dedi. 17 Ağustos ‘99 Gölcük Depremi’nin yıl dönümü olduğunu hatırlatan Sapaz, bilim insanlarının uyarılarına rağmen halen bir önlem alınmadığına dikkat çekti.
Yapılması gerekenin rant kanalı gibi projelerden vazgeçip bilim insanlarıyla, meslek odalarıyla, yerel belediyelerle, demokratik kitle örgütleriyle ve İstanbul halkıyla beraber, depreme karşı alınabilecek önlemlerin ve depremin zararlarının en aza indirilmesi için gereken tedbirlerin bir an önce planlanması ve hayata geçirilmesi olduğunu vurgulayan Sapaz, sözlerini "17 Ağustos depremini ve yitirdiklerimizi unutmadık. 22 yılın üstüne hala afetlere karşı önlem almayanların, doğayı, kentleri rant politikalarıyla cinayet mahalline çevirenlerin sorumluluğunu ört bas etmelerine izin vermeyeceğiz. Ülkemizde yaşanan yangılar, seller, depremler afet değil cinayettir. Önlem almayanlar, rantçı politikalarla ülkeyi 20 yıldır yönetenler bu cinayetlerin failidir. Bütün işlediğiniz suçların hesabını tek tek soracağız. Yaşamı ve doğayı savunmaya devam edecek, yaralarımızı dayanışmamızla saracağız" diyerek tamamladı.