< Vazgeçmeyeceğiz!

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, hapishanelerde giderek artan hak gasplarına, yoğunlaşan tecrit ve infaz yakma uygulamalarına dikkat çekmek için Kadıköy'de Süreyya Operası önünde basın açıklaması gerçekleştirerek "Bizler de tutsaklar gibi mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), hapishanelerde artan hak gasplarına, yoğunlaşan tecrit ve infaz yakma uygulamalarına dikkat çekmek için Kadıköy'deki Süreyya Operası önünde eylem yaptı.

"İnfaz Yakmalar, İletişim Yasakları Ve Baskılar Son Bulsun" yazılı pankartın açılan eylemde Partizan'a yönelik ev baskınlarında gözaltına alınan 65 yaşındaki İsmail Tepeli için "İsmail Tepeli Serbest Bırakılsın", "Gözaltılar Serbest Bırakılsın" yazılı dövizler yarın davası görülecek olan Suruç yaralısı Uğur Ok ile Merve Nur İşleyici, ile SGDF üyeleri Özgür Şimşek ve Okan Danacı'ya Özgürlük dövizleri taşındı. Eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Dilşad Canbaz ve Musa Piroğlu da destek verdi.

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi bileşenleri eylemdd sık sık "Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük", "Tecrit İşkencesine Son", "İçerde Dışarda Hücreleri Parçala", "Gözaltılar Tutuklamalar Baskılar Bizi Yıldıramaz", "Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın" sloganları attı.

 

"Tecrit Sorunu Kürt Sorunundan Bağımsız Değildir"

Eylemde konuşan Piroğlu, çete lideri Sedat Peker'in açıklamalarıyla bir kez daha ortaya saçılan devlet-mafya işbirliğine değinerek mafyalaşmış bir devlet ile karşı karşıya olduğunu belirtti.

Hapishanedeki tecrit ve hak gaspları sorununun Kürt sorunundan bağımsız olmadığını ifade eden Piroğlu Kürt sorunu çözülmediği müddetçe devlet-mafya işbirliğinin ve hapishanelerde tutsaklara, dışarıda halklara saldırıların devam edeceğini belirterek, "Bir iktidar gidecek başka bir iktidar gelecek, ama mafya süreci devam edecek. İmralı'da tecridin kaldırılması demek bu ülkede sokaktaki devlet terörünün geri çekilmesi demek. Eğer demokratik bir ülke istiyorsak tecridin kaldırılması için birlikte mücadele etmeliyiz" dedi.

 

"Rojava Halkıyla Kurmak İstenen Köprüye Engel Olamazlar"

SGDF üyesi Yaren Tuncer de Suruç yaralısı Uğur Ok'un yarın görülecek duruşmasına çağrıda bulundu. Uğur Ok'u Suruç'ta katledemeyenlerin tutsaklıkla bedel ödetmeye çalıştığını ifade eden Tuncer, "Ancak biz biliyoruz ki tüm bu saldırılara karşı ne Uğur, ne Okan ne Merve, ne Beren onların zulmüne boyun eğmeyecekler. Düş yolcularının, işçi sınıfı ve ezilen halklarla, kendi kaderini eline almış Rojava halkları arasında kurmak istediği köprüye engel olamayacaklar" dedi.

 

"Pandemide Hapishanelerdeki Hak Gaspları Arttı"

TDİ adına basın metnini okuyan tutsak yakını Hıdır Sabur pandemide hapishanelerde hak ihlallerinin artarak devam ettiğine dikkat çekti. "Pandeminin ilk aylarından itibaren tutsakların açık görüş hakları tümden ortadan kaldırıldı. Kapalı görüşler ise sürekli değişen periyodlarla düzensiz bir biçimde hayata geçirildi. Devlet kapalı görüş ve telefon görüşmesi sayısını artırdığını belirtse de bu göstermelik uygulamaların arka planında tutsaklara daha ağır bir tablo dayatıldı. Mektuplar kaybedildi veya aylar sonra verildi; tutsakların yazınsal çalışmaları yok edildi; dilekçe ve hukuki başvuruları işleme alınmadı; kantinden hijyen ve beslenme ile ilgili ihtiyaçlarını yeterince gideremediler; sık sık kalabalık gardiyan gruplarıyla yapılan baskın aramalara maruz kaldılar; spor alanı dahil tüm sosyal alan kullanımları yasaklandı; iki ayda bir sadece bir koli açma dayatmasıyla karşılaştılar; özellikle muhalif dergi ve gazetelere erişimleri engellendi; kitap kısıtlamaları artırıldı ve daha saymakla bitmeyecek irili ufaklı hak gasbıyla karşılaşıldı" dedi.

 

"Hasta Tutsakların Durumu Daha Da Ağırlaştı"

Sabur, bu süreçte hasta tutsakların hastane sevklerinin yapılmayarak tedaviye erişimlerinin engellendiğini vurgulayarak, "Bu süreçte hasta tutsakların durumu daha da ağırlaştı. Hastane sevklerini yapamadı, ilaçlarını alamadı ve çoğu kez hapishane revirinde doktor dahi bulamadılar" dedi.

 

"Hasta Tutsaklar Ölüme Terk Edildi"

Onlarca ağır hasta tutuklu ve hükümlünün, sağlık heyetlerinden 'hapishanede kalamaz' raporları çıkmadığı için hapishanelerde ölüme terk edildiğini ya da tahliye edildikten kısa bir süre sonra hayatını kaybettiğini hatırlatan Sabur, "Hapishaneden bir sebeple dışarı götürülüp getirilen tutsaklar 'karantina hücresi' uygulamasıyla 14 gün, bazen bir-iki ay daha ağır bir tecrite maruz bırakıldı. Gerekli tedbirler alınmadığı için hapishanelerde yüzlerce tutsağa Covid-19 bulaştı, hayatını kaybedenler oldu. Daha iki gün önce sadece Mardin Hapishanesi'nde 200 tutsağa virüs bulaştığı haberi geldi. Bu süreçte hapishanelerde ağır hasta tutsaklar ölüme terk edilir ve diyet yemek dahi alamazken mafya liderlerinin hapishanelerde her türlü özel hizmet için sağlık kurullarından rapor çıkardıkları, istedikleri kişiyle görüşüp istedikleri yemekleri sipariş ettikleri ve hiçbir zaman kapılarının kilitlenmediği de açığa çıktı" dedi.

 

"Tutsaklara Baskı Arttıkça Devrimcilere Yönelik Saldırılar Da Artıyor"

Tutsaklar üzerindeki baskı arttıkça dışarıda da her türlü saldırının yoğunlaştığını ifade eden Sabur, elektronik kelepçe, ev hapsi, alan sınırlaması, imza dayatması gibi uygulamaları muhalif her kesime karşı yaygın bir biçimde kullanan devletin; itiraz eden, mücadele eden ve tutsakların sesini dışarı taşıyan devrimci-demokratları, tutsak yakınlarını da çeşitli komplolarla gözaltına aldığını belirtti.

 

"Tutsak Ailelerinden Ve Devrimcilerden Elinizi Çekin"

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifinin kurucularından, tutsak yakını 68 yaşındaki İsmail Tepeli'nin Partizan'a yönelik gözaltı terörü kapsamında "suikast timi" gibi uydurma iddialarla Erzincan'daki evinden gözaltına alındığını hatırlatan Sabur, "İsmail amcamız, tutsaklar için mücadele veren ailelerimizden biridir. Devlet-mafya ilişkileri ortaya saçılırken hiç de yabancısı olmadığımız asılsız iddia ve düzmece kurgularla devrimcilere ve ailelerimize yönelik gerçekleştirilen operasyonlar bu kirli ilişkilerin üstünü örtmeye yetmeyecektir. Buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz ki; tutsakların mücadelesini vermek, Kaypakkaya'yı ve devrimci önderleri anmak suç değildir. Tutsak ailelerinden ve devrimcilerden elleriniz çekin; gözaltılar derhal serbest bırakılsın" dedi.

 

"Tecride Karşı Açlık Grevi 179'uncu Gününde"

PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin daha da yoğunlaştığını ve buna karşı hapishanelerde tutsakların başlattığı açlık grevi eyleminin 179. gününde olduğuna dikkat çekti.

 

"Tutsakların Sesinin Kısılmasına İzin Vermeyeceğiz"

Tutsakların tecrit duvarlarının arkasına gömülmesine ve tüm yaşamın hücreleştirilmesine karşı, tutsak yakınları olarak duyarlılığı geliştirme ve mücadeleyi büyütme çağrısında bulunan Sabur, "Tecrit ve hak ihlallerine karşı mücadele yürütmekten geri durmayacak, tutsakların sesinin kısılmasına izin vermeyeceğiz" dedi.

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi eylemini "Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük" sloganıyla sonlandırdı.