İzmir’de Mücadele Birliği Platformu, Partizan, ESP, DBP, SMF, Devrimci Parti, Alınteri, çeşitli demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve Milletvekilleri Musa Piroğlu, Dilşat Canbaz Kaya ve Cengiz Çiçek’in katılımıyla “Faşizme Karşı Birleşik Mücadele – Ne Yapmalı? Nasıl Yapmalı?” başlıklı bir forum gerçekleştirildi.
Devrim mücadelesinde ölümsüzleşenler adına yapılan saygı duruşunun ardından açılış konuşması gerçekleştirildi.
“Faşizm toplumumuzun tüm kesimlerine saldırıyor. Kadınlar, işçiler, gençler, aydınlar... Hiçbirimiz güvende değiliz. Zindanlar devrimci, yurtsever, demokrat ve muhaliflerle dolu. Doğanın yıkımı, salgınlar, kıtlık ve afetlerle yoksulları karşı karşıya bırakıyor. Eğitim sistemi ve eşitsizliği çocuklarımızı tek tipleştiriyor ve cehalete sürüklüyor. Sağlık sistemi en çok ihtiyaç duyduğumuz anda bizleri evlerimize gönderiyor. Adalet zaten bizim ülkemizde yaşamıyor. Kapitalist sistem çürüyor ve her birimiz bu çürümeyi derinden hissediyoruz. İnsanlarımızın helikopterlerden atıldığı, kaçırıldığı, gençlere kadınlara hunharca saldırıldığı, devlet destekli çetelerin Kürt halkına, Alevi halkına ve direnen işçilere tehditler savurduğu bu dönem insanlık tarihinin en karanlık dönemidir.” denilen konuşmada faşizmin zorunluluklar sonucu ortaya çıktığı, saldırı üzerine kurulu bir sistem olduğu, birleşme zorunluluğunun ezilen halklar ve sınıflar için de aynı oranda geçerli olduğu vurgulandı.
“Umutluyuz. Ne yapsalar tam bir boyun eğme, teslim olma ya da sinmeyi yaratamıyorlar. Zindanlar, baskılar bizleri korkutmuyor, aksine her geçen gün daha fazla güçlendiriyor.” denilen açıklamada faşizmin tecrit politikasına da değinilerek cezaevlerinde tecride karşı başlatılan açlık grevinin 62. gününde olduğu hatırlatıldı ve tutsakların taleplerinin karşılanması adına mücadele edileceği söylendi.
Ezilen tüm kesimlerin bir çıkış yolu aradığı, güçsüz olmanın nedeninin örgütsüzlük olduğu, bugün bu karanlıktan çıkışın tek yolunun ayrılıkları bir kenara bırakmak ve aynılıkları ortaya çıkarmak olduğu vurgulanarak “Umutluyuz, çünkü bir aradayız. Faşizm karşısında sözünü söylemenin, insanlığından vazgeçmemenin işareti haline geldiği, çok sesli, çok yürekli bir toplum doğuyor yeniden. Faşizme karşı duran, diz çökmeyen her birey bizim dostumuz ve yoldaşımızdır. Bir arada olmayı, güçlerimizi, umutlarımızı, düşüncelerimizi birleştirmeyi önemsiyoruz. Faşizmin top yekûn saldırılarına karşı top yekûn bir mücadeleyi örmeyi tarihsel görev olarak görüyoruz.” denildi.
Birlikte mücadelenin zorunluluğu sık sık hatırlatılarak “Birlikte tartışacak, birikimlerimizi paylaşacak, yola koyulacağız. Birbirimizi can kulağıyla dinleyecek, birbirimizden öğrenecek, işçi sınıfının, kadınların, gençlerin, LGBTİ+’ların ve ezilen halkların birleşik mücadelesi için birlikte yol arayacağız. gelecek güzel günlere inanan, hayal etmekten vazgeçmeyen ve büyük insanlık için yaşayan herkes bir araya geldiğinde muazzam bir güçle karanlığı söküp tarihin çöplüğüne fırlatıp atabiliriz. İnsanlık onuruna yakışır yeni bir dünya kurabiliriz.” denildi.
Milletvekilleri Musa Piroğlu, Dilşat Canbaz Kaya ve Cengiz Çiçek dışında İTK, DİK, Kaldıraç, Partizan, KÖZ, TÖP, TUHAD-Fed adına yapılan konuşmalar sonucunda birleşik mücadeleye dair öneriler şu şekilde sıralandı.
-Ortak talepler ekseninde bir araya gelmeliyiz.
-Git gide birikmekte olan toplumsal öfkeyi büyütmek için, içinde ve önünde olmalıyız.
-Devlet baskısını kendinden olmayan her kesime uygulamaktadır. Bizler de tümünü ele alıp devrimci yöntemler geliştirmeliyiz.
-Örgütsüz kitlelerin sayısı çok fazla. Bu kesimi de içinde alan “kararsızlar” olarak nitelendirilen tabana hitap edebilmeliyiz.
-Bir arada durmak için politik gerekçeler artmakta. Bir an önce bu dağınıklığa karşı bir arada ve kitlesel bir hareket sağlamalıyız.
-Solun hegemonyası yok ve çözüm üretemez hale geldi. Bu bağlamda ezilen halklar ve kimlikler için antikapitalist güç ve adres olmalıyız.
-Emekten ve demokrasiden yana birliktelik için öncelikle
1) İşçi sınıfı ve Kürt halkının mücadelesi birlikte verilmeli. Yan yana geleceği bir hat oluşturulmalı.
2) Sosyalist yapılar yan yana gelmeli.
3) Örgütlerin yan yana gelmesinden ziyade kitlelere dönük bir birliktelik olmalı. Komitelerde, konseylerde, forumlarda, mahalle ve işyerlerinde karar verici birlikler oluşturulmalı.
-Parçalı ve zayıf halde olan işçi direnişlerini bütün ve güçlü hale getirmeli, bunun için ise işçi sınıfının özne olduğu bir birlikte mücadele inşa edilmeli.
-İktidarın düşman hukuku uyguladığı her kesime açık bir tecrit uyguladığı görülmeli, buna karşın tecride karşı güçlü bir tepki örgütlenmeli.
-Salt eylem birliği çerçevesinde değil, sosyalizmi birlikte inşa etmek için bir arada olmalıyız. Bu hem bir zorunluluk, hem bir tercihtir.
-Daraltılmış ideolojik meselelerin ortak mücadeleye engel olmasına izin vermemeliyiz.
-Taktiksel adımlar, stratejik adımları temel almalı. AKP politikalarına değil, devlet politikalarına karşı mücadele örülmeli.
-Mücadele miraslarımızın, önümüzden yürümüş olanların sözlerini bugünle birleştirmemiz gerekiyor.
-Ortak mücadele içinde kadın örgütlenmesi ve perspektifi olmadan olmaz.
-Sadece 7 kurumdan oluşan bir birliktelik olmamalı. Kitlelerin adres olarak kabul ettiği daha geniş bir hat ortaya çıkmalı.
-Sadece koşullar zorladığı için değil, tercihen ortak mücadeleyi örgütlemek gerektiğini düşünmeliyiz.
-Örgütsel kapasitemizi aşan çözüm üretemediğimiz ayaklanmalar oldu. Yeniden toplumun ayağa kalktığı süreci taşıyabilecek bir yapıya ihtiyacımız var.
-Mücadele programımızın topluma değmesi ve kabul görmesi gerekiyor.
-“Aşağıdan müdahale” ile hareket etmeli toplumsal katılımı hedefleyen “halklaşan”, sınıfı temel alan bir yapımız olmalı.
-Sürece dair özeleştiri yapmalıyız. Ezilen halklara güven vermeliyiz.
-Faşizme karşı taviz vermeyelim. Ama birbirimize taviz verelim, yoksa faşizme taviz vermek zorunda kalırız.
-Ekoloji ve tarım daima gündemimizin bir parçası olmalı.
-Sistemin yarattığı gündemlere entegre olmamalı, kendi gündemimizi yaratmalıyız.
-Hapishanelerdeki hak ihlallerine karşı ortak mücadele etmeliyiz.
-Halkın taleplerini dinleyelim, coğrafyanın özgünlükleri çerçevesinde bir program çıkaralım.
-Sokağa taşan bir birleşik mücadeleye ihtiyacımız var.
-Reformistleri dışına alan bir ortak mücadele olmalı.
-Bu tartışmalar süreklilik arz etmeli, sürekli hareket etmek, günü okuyabilmek için tartışmalıyız.
-Bizim eylem birliğine değil eylemi örgütleyen ortak akla ihtiyacımız var.
-Mücadele yoksul halk kitlelerinin içinde filizlenmezse hayatta kalma şansı olmayacaktır.
-Bu daha başlangıç; yol haritası, program, ilke sunmuyoruz. Birlikte tartışmak istiyoruz.
-Tüm devrimci güçler bir araya gelip antikapitalist, Leninist bir odak yaratmalıdır.
-Mevcut duruma karşı hegemonya oluşturmalıyız.
-Faşizme karışı mücadele sadece diz çökmemek değil, devrim yapmaktır.