25 Ekim (7 Kasım) 1917’de bir çağ açan, “proleter devrimler çağı”nı açan bir devrim yaşandı Rusya’da. Bütün bir dünya tarihini etkiledi, dönüştürdü.
“Kapital’e karşı devrim” idi yerleşik dogmatik Marksizm açısından. Öylesine devrim yapma iradesi ile yüklü.
Lenin, ünlü “Devlet ve Devrim” çalışmasını yarım bıraktı bu devrimi başlatmak için. Tasarladığı son bölümü hiç yazamadı. Ama ne önemi var! O, devrim yapmaya girişiyordu, devrim hakkında yazmak bekleyebilirdi elbette. Onun sözleriyle: “Bir devrim deneyi yapmak”, o konuda yazmaktan daha güzel ve daha yararlıdır!
Tarih hakkında yazmak, veya tarih yazmak/yapmak... Tarih yapmanın saati gelip çattıysa, bir devrimci tarih hakkında yazmayı seve seve bırakır bir kenara. Onun görevi “devrim yapmaktır.” Zira böylesi anlarda salt “teori yapmak”, tarih hakkında yazmak, kimilerinin sandığı gibi “yol gösterici” değil, boş gevezeliktir. Ekim Devrimi, devrimciler için asıl görevin “devrim yapmak” olduğunu kendi yüzyılına, o dönemin “büyük otoritelerine” rağmen kavratmaktır. Bu temel gerçeği kavrayan devrimci Marksizm, tüm bir yüzyılı ve günümüzü “proleter devrimler çağı”na çevirdi. O yoldan kararlı adımlarla yürümeye devam!