“Hesap Soracağız, Mutlaka!”

Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Platformu ve Çağdaş Avukatlar Grubu İzmir şubeleri yeni adli yargı yılının açılışıyla ilgili olarak Bayraklı Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklamasını ÇHD İzmir Şube Başkanı Erdoğan Akdoğdu okudu. Akdoğdu açıklamaya “Bugün 1 Eylül, bugünün en büyük anlamı dünya barış günü olması. Lakin tüm insanlık barıştan ve insanca bir yaşamdan çok uzakta. Bunca imkan ve bolluk içinde insanlık sefalet, savaşlar ve salgınlar pençesinde yaşıyor. Bugün 1 Eylül, adli yıl açılışı. Adalet bakanı başta olmak üzere devletin her kademesinden “hukukun üstünlüğü, hak, hukuk, adalet “ sözcüklerinin , saray-ı adliyelerde dillere pelesenk edildiği bir gün. Bugün 1 Eylül, sırmalı cübbeleri ile hakimlik- savcılık yapanların ülkenin anayasasına, kanunlarına uyacağı maskesini bir kez daha suratlarına takacağı bir gün. Oysa biliyoruz ki arkamızda yükselen ve ülkenin birçok yerinde pıtırak gibi biten devasa adalet saraylarından yayılan tek şey; hukuksuzluk, cinayetler, rüşvetler, hasıraltı etme, siyasal iktidarın paspası olma pratiğidir. En basit kamuoyu yoklamalarında bile toplumun yüzde doksanının adli mekanizmaya güvenmediği ortaya çıkmaktadır. Yurttaşların cebinden alınan vergilerle maaş alan yargıç ve savcıların tüm topluma verebildiği sadece utançtır. Onların yapması gerekenleri twitter adliyesi yapmaktadır. Dükkana çevirdiğiniz bu iş yerlerini kapatıp gidin demekten başka bir önerimiz yok size! Bugün 1 Eylül, acımız çok büyük, faşizme karşı mücadelede dostumuz, yoldaşımız, kardeşimiz, meslektaşımız Av. Ebru Timtik’i kaybettik. Bir yıl içinde ülke hapishanelerinde adil yargılanma gibi temel insani bir hak için dört insan yaşamlarını kaybettiler. Bir avukat arkadaşımız Aytaç Ünsal ise bu taleple hala ölüm orucunda. Darbeciler iktidarda olmasa da zihniyetinin mirasçıları tüm ülkeyi hapishaneler ile donattılar. Aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, sosyalistler, avukatlar, yurttaşlar bu hapishanelerde mücadele ve yaşama savaşı veriyorlar. Evet bu ölüm, zulüm makinesi sizin eseriniz, gurur duyabilirsiniz!” sözleriyle başladı.

Açıklamanı devamında her yerin kadınlara ve LGBTİ̇+’lara yönelik suçlar ile dolu olduğunu söyleyen Akdoğdu Batman’da 18 yaşındaki İpek Er’e günlerce tecavüz ederek intihar etmesine neden olan Musa Orhan’ı hatırlatarak “İçişleri Bakanı eliyle sırtı sıvazlanan tecavüzcü askerin ‘bana bir şey olmaz’ güveninin arkasında bu saraylarda oturan yargıç ve savcıların tarafgirliği, korkaklıkları, siyasi iktidarın sopası olma işlevleri yatmaktadır. Bu suçların üstünün örtülmesinde yargıç ve savcılar aparattır. Yarısından fazlası terör soruşturmasına bulaşmış bir meslek grubunun topluma karşı suçlar işlemesini de normal buluyoruz artık. Ama hesap soracağız, mutlaka bunu unutmayın!” dedi

Kayyum politikaları başta olmak üzere Kürt halkına yönelik dizginsiz saldırıların sürdüğünü,  Kürt yurttaşların işkenceye, Kürt kadınların tecavüzlere maruz kaldığını, Covid19 sürecinde Kürt illerinde önlem alınmadığını ve Kürt halkına karşı düşman ceza hukuku yürütüldüğünü, , koca bir halkın yok sayıldığını söyleyen Akdoğdu “Bu faşizm günlerini mutlaka aşacak, bu coğrafyanın halkları olarak birlikte bir yaşamı eşit, özgür şekilde inşa edeceğiz.” dedi. 

Akdoğdu sözlerini “Bugün 1 Eylül, resepsiyonlarda adli yıl açılışı kutlayan bu zatların genç avukatlar başta olmak üzere, kalem memurundan, hukuk bürolarında çalışan katiplerin yaşam ve iş şartlarına ilişkin tek bir fikirleri yoktur. Bu durumu önemsedikleri de yoktur. Tek istedikleri hukukun en hızlı şekilde piyasalaşması, büyük hukuk şirketlerinin ortalığı kaplamasıdır. Asgari ücretle çalışan avukattan, etiket ismiyle karın tokluğuna staja zorlanan stajyer avukatların sorunları gündemleri değildir. Bu süreçte baroların kurumsal yapısını değiştiren politikalar hayata geçirildi. Siyasal iktidarın faşist politikalarının en büyük destekçisi olan Metin FEYİZOĞLU bu meselenin mimarıdır. Mesele faşizmin tahkimidir. Bu yolda her türlü onur, mesleki hale satılıktır ve peşkeş çekilebilirdir. Ancak buradan bir kez daha sesleniyoruz ki bunların hiçbirisi sizleri kurtaramayacak, birlikte inşa ettiğiniz bu zulüm düzeni son bulacak. Son olarak , şık takım elbiselerinizin içinde, birbirinizle samimi olmayan gülümsemeler içinde içerde bir adli yıl açılışı oyunu oynadığınızı biliyoruz. İlk fırsatta birbiriniz hakkında itirafçı olacak, iddianame düzenleyecek bir pratiğin mirasçılarsınız. Bunların tamamını cemaat sürecinde gördük, tanıklık ettik. Ancak bizler elimizden geldiğince toplumsal mücadelenin bir parçası olmaya devam edeceğiz. Bu mini saraylarda sizlere rahat vermeyeceğiz, işinizi yapamıyorsanız/yapmıyorsanız bunu size öğreteceğiz. Bu tüm yurttaşlara tüm meslektaşlarımıza sözümüzdür. Hiç kimse ümitsiz olmasın bu çürümüş düzen mutlaka son bulacaktır.” sözleriyle noktalarken, açıklama “Savunma Susmadı Susmayacak”, “Ebru Timtik Ölümsüzdür”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz” sloganlarıyla sona erdi.