< İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu Kapsamında Korona

Corona Virüsü salgını emeğin hayatımızdaki yaşamsal önemini bir kez daha açığa çıkardı. İşçi sınıfının bittiği, makinalaşmanın emeğin yerini aldığı, 4.0’ın işçi sınıfına ihtiyacı ortadan kaldıracağı iddiaları çöpü boyladı. Gelişen ve genişleyen hizmet sektörü başta olmak üzere birçok iş kolunun hala insan emeği ile döndüğü gün gibi ortaya çıktı.

Gene bu süreç toplumların yaşam alışkanlıklarının düzenlenebileceğini, dayanışma bağlarının hala güçlü olduğunu, tüketim çılgınlığı denen şeyin dizginlenebileceğini de göstermiş oldu. İnsanlık kapitalizmden kurtulup insani toplumsal ilişkiler ile yaşayabileceğinin nüvelerini birkez daha ortaya koydu.

Corona Virüsü salgınının, işyerleri ve emekçiler yönünden, sineğin yağını çıkarmak deyiminin gerçekleştirilmesi süreci olduğunu deneyimledik. Sermaye sahipleri için sömürü durdurak bilmeyen bir mengene gibi işletildi. Her türlü hukuksal saldırı yapıldı. Hak kullanımı, sosyal devlet, örgütlülük hakkı gibi her tür devlet propagandasının balon olduğu gün yüzüne çıktı. Emekçilerin canı değil sermayenin karı önemli idi ve bu yüzden devlet tüm kamusal gücünü bunu korumak için harcadı.

Peki bu süreçte emekçilerin çalışma hayatına yönelik hangi düzenlemeler yapıldı gelin hep birlikte bunlara bakalım. Normalleşme süreci dedikleri ve 1 Hazirandan itibaren başlayacak sürecin salgının kendisini yenilemesinin önünü açabileceği tehlikesi mevcutken; bu hukuksal hakların önümüzdeki süreçte de emekçiler açısından güncel olduğu ve mücadelenin bir aracı olduğu fikriyle hareket ederek bu çalışmayı gereçekleştirdik.


A) İş Sağlığı Ve Güvenliği Tedbirleri Ve Pratik Öneriler

Öncelikle ülke genelindeki tüm işyerlerinde gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması yasal bir zorunluluk olup, bu yönde işçilerin, işverenlere başvuru yapmaları önemlidir.

6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesinde, ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan işçilerin, işyerinde varsa iş sağlığı kuruluna, iş sağlığı kurulu yoksa işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebileceği çok açıktır.

- İş sağlığı kurulunun acilen toplanması gerektiği, işverenin ise derhâl kararını vereceği ve durumu tutanakla tespit edeceği; kararın, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirileceği,

- Kurul veya işverenin, çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışanın, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabileceği,

- Çalışanların, çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer haklarının saklı olduğu,

- Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda, iş sağlığı kurulu veya işverene başvurmak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gideceği,

- Çalışanların bu hareketlerinden dolayı haklarının kısıtlanamayacağı,

- İşçilerin, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebileceği,

- Toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personelinin, ciddi ve yakın tehlike nedeni ile çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılacağı düzenlenmiştir.

- İşverene dilekçe verilmesine rağmen işverenin gerekli tedbirleri almaması halinde, işçiler, işten ayrılmak yerine, iş yerinde tedbir alınması için iş mahkemesine tedbir başvurusu yapabilecektir.

- Kamuda çalışanlar ise idare mahkemesine yürütmenin durdurulması veya asliye hukuk mahkemesine tedbir başvurusu yapabilirler. Tedbir kararı verilip bu karar uygulanana kadar iş yerine gitmeme hakkı saklıdır.Yine, işçiler, Çalışma Bölge Müdürlükleri'ne şikâyette bulunulup teftiş talep edilebilir. İşyerleri derhal iş müfettişlerince belli bir program dâhilinde yaygın bir denetimden geçirilmelidir.

Her bir işçinin hayatından ve sağlığından tedbir alamayan işverenler ve denetim görevini yerine getirmeyen Devlet görevlileri sorumlu olacaktır. Keza, öngörülebilir, yakın ve yaşamsal nitelikte bir tehdit söz konusudur. Bu duruma karşı “iş yürüsün de işçilere ne olursa olsun” yaklaşımı içerisine girenler için Türk Ceza Kanunu’na göre olası kastla öldürme ve diğer suçlar gündeme gelecektir !!!

Devrimci Hukukçular