"Bütün Sınırlar Mültecilere Açılmalıdır"

İdlib'deki işgal saldırıları nedeniyle yerinden edilen mültecilerin yaşadığı sorunlara dikkat çeken İHD İstanbul Şubesi ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, mültecilerin ülkeler arası pazarlıklarda bir koz olarak kullanıldığını belirtti . "Hiç kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır" diyerek ülkelere çağrı yapıldı.

İSTANBUL - İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, sınırda mültecilerin yaşadığı insanlık krizine ilişkin açıklama yaptı.

Dernek binasında yapılan basın toplantısında konuşan Başak Kocadost, İdlib'de uzun süredir devam eden ve son günlerde Türkiye için de sonuçları çok ağır bir hal alan çatışmaların, Suriye'de yaşanan insani kirizi daha da derinleştirdiğini vurguladı. Kocadost, uzun süredir yaşanan bu krize son günlerde bir de Türkiye'de bulunan göçmenlelerin savaş kozu olarak kullanılması ve Avrupa ülkelerinin kendi sınılarını göçmenlere kapatma ikiyüzlülüğü eklenince; gerek Türkiye'de, Türkiye-Avrupa sınırlarında ve gerekse de Türkiye-Suriye sınırında, savaştan ve baskıdan kaçan milyonlarca kişi için yaşamın daha da çekilmez bir hale geldiğini belirtti. Kocadost, dört gün önce hükümetin yaptığı açıklama sonucunda ülkenin dört bir yanından göçmenlerin daha iyi bir yaşam kurma hayaliyle ailesiyle birlikte Avrupa sınırlarına yöneldiğini dile getirdi.

 

"Yüzbinlerce Göçmenin Hayatı Tehlikeye Atılmakta"

Avrupa ülkelerinin kendi üzerlerinden sorumluluğu atmak için yıllardır göçmenlerin Türkiye'de yaşadıkları hak ihlallerini görmezden geldiğine dikkat çeken Kocadost, "Geri kabul anlaşmaları ile İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde de düzenlenen mültecilik hakkını ihlal ettiler. Bugün ise sınırlarını daha da sıkı kapatarak, kendileri ve çocukları için daha iyi bir yaşam umuduyla Avrupa'ya gitmeye çalışan yüzbinlerce göçmenin hayatını doğrudan tehlikeye atmakta ve bu suça ortak olmaktadır" dedi.

Bölgedeki hava şartlarının gittikçe kötüleşmesi, yerinden edilenlerin hayatta kalmasını daha da zorlaştırdığını kaydeden Kocadost, "Bu soğuk hava koşulları altında evlerinden kaçarken eşyalarını alabilen aileler, ısınmak için mobilyalarını ve kişisel eşyalarını yakmak zorunda kalıyorlar. BM'nin kontrolündeki kamplarda sadece birinde 5 kişinin, zehirli gaz çıkaran eşyalarını yaktıkları için boğularak öldüğü, raporda belirtilen vakalar arasında" ifadesini kullandı.

 

"1710 Sivil Şubat-Nisan Arasında Öldürüldü"

Çatışmaların şiddetlenmesi sonucunda son aylarda sivil ölümleri ve yaralanmalarında da bir artış yaşandığını kaydeden Kocadost, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, 29 Nisan 2019-10 Şubat 2020 arasında, İdlib, Hama ve Halep'te 1710 sivilin öldürüldüğü bunların 337'sinin kadın ve 503'ünün çoçuk olduğunu açıkladı.

Komiserliğe göre, İdlib bölgesinde gerçekleşen hava saldırıları nedeniyle yalnızca 15 Ocak'ta ikisi çocuk, en az 15 erkek sivil öldürüldü, 18 çocuk ve 4 kadın da dahil olmak üzer 60'tan fazla kişi yaralandı.

Yerlerinden edilerek İdlib'e sığınan milyonların şimdi de Türkiye sınırına doğru akın ettiğini dile getiren Kocadost, Türkiye hükümetinin ise Avrupa'ya olan sınır kapılarını açarken, savaştan kaçan ve hayatta kalma mücadelesi veren mültecilere Suriye sınırlarını kapattığında dikkat çekti.

 

"Ülkeler Arası da Koz Mülteciler"

"Bu insanları Avrupa ülkeleri ve Rusya'yla yaptığı pazarlıklarda bir koz olarak kullanmaya çalışıyor" diyen Kocadost "Suriye'de milyonların içinde bulunduğu insani kriz bir 'doğal felaket' değil, hükümetlerin savaş politikalarının ve sınırlara ördükleri duvarların sonucudur" dedi.

 

"İnsani Krizin Son Bulması İçin"

Kocadost, insani krizin son bulması için ülkelere ilişkin talepler ise şöyle:

* Suriye'deki çatışmalar derhal durdurulmalı, tüm dış güçler ülkeyi terk etmeli ve Suriye halkının kendi geleceğini özgürce ve demokratik şartlar altında tayin edebileceği koşullar yaratılmalıdır.

* Savaştan kaçarak Türkiye sınırına sığınan göçmenler için sınırlar açılmalı, göçmenlerin yaşam ve sığınma hakkına saygı gösterilmelidir.

* Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesine koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanınmalıdır.

* Avrupa devletleri, Türkiye'yi sınır bekçisi loark tutma politikasına son vermeli ve kapıların göçmenler için açmalıdır.

* Göçmenleri Türkiye'ye hapseden AB-Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması iptal edilmelidir.

* Göçmenlerin pazarlık aracı olarak kullanılmasına son verilmeli, hükümet göçmenleri güvencesiz geçiş yollarına yönlendirmekten vazgeçmelidir.

* Tüm göçmenlerin beslenme, barınma, sağlık, eğitim, çalışma, serbest dolaşım ve yerleşim hakları tanınmalı, insani ihtiyaçları derhal karşılanmalıdır.