< Yılport, Limanlar Ve İş Cinayetleri

19 Eylül Perşembe günü Yılport Holding'e bağlı Dilovası Limanı E5 deposunda yük boşaltmak üzere Ankara'dan gelen TIR şoförü Adem İçtüzer, yük boşaltım sırasının kendisine gelip gelmediğini anlamak için TIR'dan inip baktığı sırada, 90 tonluk konteyner yükleme makinesi geri geri gelerek Adem İçtüzer'in bacağını ezdi. Bacağı diz üstünden kopan İçtüzer ilk olarak Gebze Merkez Hastanesi'ne kaldırıldı.

Ankara'da yaşayan Adem İçtüzer 38 yaşında, evli ve 3 çocuk babası. Adem İçtüzer, Yılport Holding'in ilk kurbanı değil. Eski çalışanlarından edindiğimiz bilgilere göre her yıl bir ölümcül kaza yaşanıyor ve bu cinayetlerin üstü örtülüyor. Basına yansıyan 2 cinayet dışında Yılport kazalarına ulaşmanız olası değil.

Ulaşabildiğimiz bu iki iş cinayetinden biri 2010 yılında yaşanıyor."Kocaeli Dilovası ilçesinde, Yılport limanındaki Malta bandralı gemiden rulo halindeki demir saçları boşaltmaya çalışan forklift operatörü Nihat Üzmez (36), taşıyıcı bağlardan birinin kopması sonucu üzerine düşen tonlarca demirin altında kalarak can verdi." Basında bu kadarlık bir haberle geçilen iş cinayeti ardından hiç bir önlem alınmayınca ikinci iş cinayeti yaşanıyor. 2017 Aralık ayında basında şöyle yer buluyor haber: “Sabah saat 08.30 sıralarında Dilovası’nda bulunan Yılport Limanı’nda meydana gelen iş kazasında, konteynırın üstüne düşmesi sonucunda 29 yaşındaki Çağrı Karadaş ezilerek öldü." Cesedi yerden kaldırılır kaldırılmaz işçi arkadaşlarının ellerine tutuşturulan hortumlarla kanları yıkandı ve operasyon devam etti. Tıpkı bir bacağı kopan Adem İçtüzer'de olduğu gibi...

Kimilerinin yaşamları bitse, kimilerinki devam etse bile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.  Ama iş kazasının olduğu o anda dahi Yılport para kazanmaya devam etti. Her şey biterdi ama Yılport işçisinin çalışması bitmezdi...

Çağrı Karadaş'ın Yılport iş cinayetlerinde basına yansıyan iki isimden biri olduğunu söylemiştik. Yerel ve genel basında yer alması sonucu, Yılport açıklama yapmak zorunda kalmıştı. Tüm suçu ölen işçiye atarak "28 Aralık 2017 tarihinde sabah 08.45'te Kocaeli Dilovası ilçesinde bulunan Yılport Konteyner Terminali ve Liman İşletmeleri A.Ş' de taşeron olarak çalışan işçilerimizden Çağrı Karadaş, lastikli gezer vinçlerin (RGT) çalıştığı ve yayaların girişinin yasak olduğu konteyner istif sahasına girmiş ve sahaya indirilmekte olan konteynerin altında kalmıştır.. Ağır yaralanan çalışanımıza ilk yardım müdahalesi yapılmış, yapılan tıbbi müdahaleye rağmen çalışanımız hayatını kaybetmiştir...” demek suretiyle kendini aklamaya çalışmıştır.

Şimdi şöyle düşünüyor olabilirsiniz, "işçinin-şoförün girmemesi gereken konteyner dolum alanında ne işi vardı?" Elbette ne Nihat, ne Çağrı, ne Adem konteyner dolum alanına meraktan kaynaklı girmediler. Girmek zorunda oldukları için girdiler. Yılport bunu gayet iyi bilmesine rağmen, sanki işçinin ihmaliymiş gibi göstermeye çalışıyor. 

Yılport Limanı’nda neden iş cinayetleri sıkça yaşanıyor?

Yılport Limanı’nda bu kadar sık kaza yaşanmasının belli bazı nedenleri var ve ne yazık ki ufacık önlemlerle bu kazalar aslında yaşanmayabilirken, Yılport internet sitesinden "önce insan" diye duyurmasına rağmen, pratiğinde "sadece para" diyerek yaşananların kader olmadığını kanıtlıyor.

Yılport'a gelen tırlardan mal, forkliftler aracılığıyla yere indirilir ve yerden de konteynırın içine atılır. Üründen ürüne değişiklik göstermekle beraber, bir konteynıra iki araç yük dahi girebiliyor, yani konteynır başına da 2 araç düşebiliyor. Bu da ciddi bir araç park alanının olması demektir.

Ölümcül olan bu kazaların yaşanmasının temel sebepleri şöyle:

1-Liman sahasının dar olması,

2-Tır parkının olmaması

3-Tır şoförlerinin bekleyebileceği bir alanın olmaması, dolayısıyla insanların dolum-boşaltım sahasında beklemesi

4-Haddinden fazla iş potansiyelinin alınması olarak sıralanabilir.

Şoförler, aracının başında beklemek zorundalar, çünkü sefer başına ücret aldıkları için, bir an önce boşaltıp gitmek zorundalar. Bu nedenle sürekli sıralarını gözetmek ve araçlarının başında beklemek zorundalar. Hem araca bir şey olmasın, hem de sıramı kaçırmayayım kaygısı taşırlar. Tüm bunların sonucu şoför çalışma sahasına girer. Bu nedenle ölümcül kazaları şoförün dikkatsizliğine, operatörün dalgınlığına bağlamak, sadece Yılport avukatlarının yapacağı bir savunmadır.

Yakın bir zamanda buna benzer bir kaza yaşandı ve bir şoför hayatını kaybetti. Yükünü boşaltıyor son paleti alırken forkliftçi geri geri gidiyor ve adamın üstüne akü düşerek ölüyor. Basında yer almayan bu cinayet, aslında küçük bir önlemle önlenebilirdi. Forkliftin arkasında bir geri kamerası bulunması bunun için yeterliydi. Tonlarca yükün altından çıkartılan işçinin yanına bir adet baret bırakılarak, şirket kendine ceza kesilmesini önlemeye çalışır. Mantığa aykırı bu işlemi yaparlarken sormak lazım: baret başında olsaydı kurtulabilecek miydi?

Yılport, limanlarına yeni konteynırlar getirecek ve çalışma alanı daha da sıkışacak. Ve iş potansiyeli gittikçe artacak. Bunun bir diğer anlamı da yeni kazaların yaşanacağıdır.

Yılport Holding Kimdir?

Dünya Genelinde 23 Liman ve 6 Terminale sahip.

2004 yılında STFA Holding'in eski tersanesi Sedef Limanı'nı alarak faaliyetlerine başlayan bu şirket, 2012 yılında holdingleşti.

2014 yılında Yılport, İsveç'teki Gävle Konteyner Terminali'ni ve Norveç'teki Oslo Limanı'nı satın alarak İskandinav bölgesini daha da genişletti. 

2015 yılında, 7'si Portekiz'de, 2'si İspanya'da, biri Peru'da 10 liman ve terminalden oluşan Tertir portföyünü satın aldı.

2016 yılında, Türkiye'nin en büyük likit terminali olan Solventas Technical Storage Co. Yılport Portföyüne eklendi.

Yılport, Ekvador’daki Puerto Bolivar’ın haklarını alarak 2016’da Latin Amerika’ya erişimini genişletti; Latin Amerika'nın Pasifik Kıyısı'ndaki en büyük terminali kurma ve yatırım yapma hedefini duyurdu.

Şu an Yılport Holding dünyanın en büyük 12. uluslararası terminal işletmecisi olarak kabul ediliyor.

Yilport Holding, 2025 yılına kadar ilk 10 uluslararası liman işletmecisi arasında yer alma hedefine doğru büyümesini sürdürüyor.

"...bir şirket için en önemli varlığın insan olduğunun bilincindeyiz" diyen Yılport Holding işçisi insani koşullarda yaşamıyor. 20 liman ve 6 terminal işleten holding genişlemekten, büyümekten başka bir şeyi önemsemiyor. İşçi kıyımını durdurabilecek "masrafları" yapmıyor.

Yılport Holding CEOsu Christian BLAUERT şöyle sesleniyor: “…Operasyonlarımızda riskleri belirleyip en aza indirgemekte ve tüm hizmetlerimizi çevre mevzuatına uyumlu olarak gerçekleştirmekteyiz. Organizasyonumuz, güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı sağlayarak ve güvenli kargo elleçleme prosedürlerini uygulayarak çalışan ve altüstenci emniyeti sağlamaktadır." Yılport işçisini çalıştırdıkları koşullarda bir gün kendisi çalışsa acaba aynı şekilde konuşabilir miydi Yılport Ceosu...

Üstelik Liman kazaları sadece Yılport'ta yaşanmıyor.

25 Mayıs 2019 tarihinde Sakarya'nın Karasu Limanı’nda gemiye yüklenmek istenen büyük boyutlardaki boruların yüklenmesi esnasında Hüseyin Özcan borular ile gemi arasına sıkışarak ağır yaralandı ve hastaneye kaldırılsa da kurtarılamadı.

Ölüm haberlerinin en çok görüldüğü Liman ise İzmir Limanı. Konak ilçesi Umurbey Mahallesi'nde bulunan İzmir Limanı'nda Aziz D. idaresindeki konteyner taşıyıcısı tır, köşeyi dönmek isterken limanda puantör olarak görevli 53 yaşındaki Halil Keleş'e çarptı. Çarpmanın etkisiyle kanlar içerisinde yere yığılan Keleş'i gören diğer işçiler durumu polis ve 112 Acil Servis ekiplerine bildirdi.

Liman işletmelerinde çalışma koşullarının düzenlenmesini istemek önemlidir, ama bunun için harekete geçilmezse kazanım elde edilemeyeceği açıktır. En ufak bir kazanım için dahi, sermaye sınıfının kendisini tehdit altında hissetmesi gerekiyor. Sermaye sahiplerinin yıllar geçtikçe genişlemesi ve yatırımlarını dünyanın her yerine yaymasının en büyük koşulu işçilerin en yaşamsal ihtiyaçlarından dahi kırpmasından, işçilerin can güvenliği yerine en yüksek karı hesaplamasından kaynaklıdır. Bu alanda çalışma yürütmek için komiteler kurularak, diğer tüm terminallerle bağlar oluşturulması gerekiyor.

Yaşatılan tüm acılar, işçi sınıfının dağınıklığından güç alan sermaye sınıfının saldırılarından kaynaklıdır. En geniş örgütlülüğünü sağlayan liman işçileri, kendi sorunlarını kurdukları komitelerde tartışabilmeli ve ortak talepler belirleyerek sorunlarının çözümü için mücadele etmelidir.