KHK ile kapatılan TV 10 çalışanlarından Rohat Emekçi’nin yaptığı belgesel çalışmaları nedeniyle hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde 26. Ağır Ceza Mahkemesinde saat 11.00’de görüldü.
Duruşma sonrası Çağlayan Adliyesi önünde Konuya ilişkin değerlendirmelerini sunan avukatı Seyit Demir “Dosya kapsamında Rohat Emekçi silahlı örgütün üyesi olmakla yargılanıyor ama dosya içeriği incelendiğinde Emekçi’nin sadece basın faaliyeti yürüten bir kişi olduğu açıkça görülecektir. Dosyada bir takım HTS kayıtları ve internet kayıtları mevcut. Bunlar sadece çalışma arkadaşları ile yaptığı görüşmelerdir ve bunlar sanki silahlı örgüte müzahir bir çalışmaymış gibi gösterilmeye çalışılmış. Yine müvekkilimizin yurt dışında Irak’ın Süleymaniye şehrinde yapmış olduğu Kakai, Yarasan Alevileri ile ilgili belgesel çalışmaları bir suç unsuruymuş gibi gösterilmiş. Oysa ki dosya incelendiğinde bununla bir alakasının olmadığı çok net bir biçimde görülüyor. Bu tür soruşturma ve kovuşturmaları aslında hukuki açıdan değerlendirmekten ziyade, siyasi kovuşturmalar oldukları için o açıdan değerlendirmek lazım ve amacına bakmak lazım. Bu tür soruşturma, kovuşturmalar demokratik mücadeleden korkutturmak, insanları yıldırmak ve sindirmek için yapılan siyasi içerikte hazırlanmış kovuşturmalardır” diyerek sözlerini tamamladı.
Rohat Emekçi sözü alarak, “Mahkeme 9 Nisan saat 11.00’e ertelendi. Avukatımın söylediği gibi içi dolu bir dosya değil, ama bu güne kadar yaptığımız belgesel çalışmalarını özellikle Irak’ın Süleymaniye kentinde yaptığımız belgesel çalışmasıyla ilgili bir tanık beyannamesi ile ortaya çıkan bir ifadeydi. Mahkemede de söylediğim gibi biz Tv 10’dan beri Alevi çalışması yürütüyoruz ve gittiğimiz her yerde özellikle Alevilere ilişkin belgeseller çekiyoruz ve bu belgeseller birçok yerde yayınlandı. Hala kurguda olan birçok belgeselimiz var. Aleviliğe dair yine ocak belgesellerinden yine bir çok arkadaşımız ozanlar belgeseli hazırladı. Ben de Süleymaniye’de Kakailere ilişkin bir belgesel çalışması yapmaktan kaynaklı aslında yargılanıyorum bir tanık beyanıyla. Oysa hepimiz çok iyi biliyoruz, yaptığımız çalışmalardan kaynaklı, özellikle gazeteciliğin iyice suç haline getirilip birçok gazeteci arkadaşın cezaevinde tanık, itirafçı beyanlarıyla cezaevinde olduğunu biliyoruz.
Biz çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Yaptığımız çalışmaların sonuna kadar arkasındayız. Bir Alevi çalışması yürütüyoruz ve bu çerçevede geri adım atmayacağız. Türkiye ve Avrupa’nın birçok yerine belgesel çalışmaları için gitmeye devam edeceğiz. Cezaevleri gazetecilerle dolu ve birçoğunun hala mahkemesi belli değil. Cezaevlerinde bu doluluk oranı gittikçe artıyor. Gazetecilik suç değildir” diyerek açıklamasını sonlandırdı.