28 Aralık tarihinde İstanbul Gazi Mahallesi’nde Dersimliler Derneği’nin her yıl düzenlediği eskinin uğurlaması, yeni gelen yıla merhaba anlamı taşıyan “Gağan Kutlaması” sırasında yaşanan polis saldırısı ve gözaltıları, İHD’de yapılan basın açıklaması ile protesto edildi.
DEDEF Genel Başkanı Ali Haydar Ben, Gazi Dersimliler Derneği Başkanı Haydar Altun ve dernek üyeleri Sinan Candan, Zelal Konak, Onur Narin, Ferit Altınşir darp edilerek gözaltına alınmıştı. 29 Aralık günü tüm gözaltındakiler adli kontrol talebiyle salıverildiler.
Gözaltında yaşanan işkenceyi protesto etmek için 30 Aralık Pazartesi günü İHD’de bir basın açıklaması düzenlendi. Dersim Dernekler Federasyonu Sekreteri Hasan Şen; Gağan kültüründe yapılan ritüelleri anlatarak, bunun aslında eski bir paylaşım töreni olduğunu vurguladı.
Cemal Yücel basın açıklaması okuyarak “Bir yanda kendi hukukunu tanımayanlar, tüm muhalefeti susturmak ve sindirmek için ellerinden geleni yaparken medya eliyle de korku yaymaya çalışıyorlar... Bu yağmanın, yolsuzluğun, sömürünün, savaşın doğanın talan edilmesi, ve çürümüşlüğün odağı olmuş düzene karşı, Dersimliler ve Dersim dostları olarak inancımızı, kültürümüzü, doğamızı, dilimizi ve Dersimi korumaya devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Bu vesile ile halkımızı bulunduğu her yerde gağanı kutlamaya çağırıyoruz” dedi.
Ardından sözü Federasyon Başkanı Ali Haydar Ben alarak “katıldığım etkinlik sonucu evleri dolaşma, gibi ritüelleri yaparak iki kahveye uğradıktan sonra polislerle tartışma yapıldığını duydum. Yanlarına giderek bu ritüelleri yıllardır yerine getirdiğimizden bahsettim. Gerginlik bitti, biz devam ettik. Üçüncü yere geldiğimizde bir hınçla gelip başkanı sordular. Gözaltına alırken ensemden tutularak zorla gözaltına alınmaya çalışıldım. Kitle beni bırakmadı, sahip çıktılar. Silah sesi duyduk. Havaya ateş etmişler. Bunu açıklıkla söylüyorum, ilk olarak cinsel organımı sıkarak kolumu bükerek içeri aldılar. İner inmez yumruklara, hakaretlere maruz kaldım. Tonlarca küfür cabası. Kitle beni vermek istemediğinde çıkan arbededen bahsederek, ‘kadınların arkasına saklanıyorsun’ dediler. İşkence yapılan romanlarda duyduklarımın pratiğini yaşadım. Ağır darplara maruz kaldık. Benden sonra başkasına giriştiler... Onların o feryatları kulaklarımdan gitmez. Yalvarmadım yalvarmam da.
İşkence saatlerce sürdü. Yüzümde sigara söndürmeye çalıştılar. Doktorun yanına girdiğimde beni ters kelepçeyle muayene ettiler. Ben bir tanesine yumruk atmışım, birinin de kolunu incitmişim diye şikayetçi olmuşlar. Aileler beni sahiplendi. Onlara da teşekkürlerimi sunuyorum.
Terörle mücadeleden polisler gelip bizlerle görüşmek istemiş. Görüşmedik. Ülkede hukuk yok. Dersimliler kendi doğasına, kültürüne, yaşam alanlarına dün nasıl sarıldılarsa, bugün de sahip çıksınlar. Oraları turizme açmak isteyenlere, kutsal dağ keçilerimizi katledenlere karşı değerlerimize sahip çıkmamız lazım. Bunları unutmayacağım. Adalet olsaydı ben göz altına bile alınmazdım.
İşkenceye maruz kaldığında ‘seni Gazi’de her gördüğümüzde yere yatıracağız. Her gördüğümüzde sana şiddet uygulayacağız’ dediler. Umarım milletvekilleri de bunu parlamentoya taşırlar” dedi.
HDP milletvekili Dilşat Canbas “Örgütlü bir halkız ve mahallelerimizi bırakmayacağız” derken, Milletvekili Ali Kenanoğlu da süreci değerlendirerek “bu inançlarla yapılan, aynı zamanda doğanın kutsanmasıdır. Bu etkinliklere yapılan saldırılar topyekûn inançlara dönük bir saldırısıdır. Biz bu sürecin takipçisi olacağız. Gideceğinin farkında olan iktidar tüm provokasyonları sergiliyorlar” dedi ve basın açıklaması sona erdirildi.