Cumartesi Anneleri'nin 759. hafta eyleminde basın açıklaması okunduğu sırada savaşın insanlık suçu olduğu belirtilerek TSK'nın Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırısına "askeri müdahale" denmesi üzerine polis ailelere  saldırdı. Cumartesi Anneleri engellemeye rağmen basın açıklamasını okudu.

İSTANBUL - Cumartesi Anneleri 759'uncu haftasında  12 Eylül döneminde kaybedilen Cemil Kırbayır'ın faillerinin bulunması talebiyle İHD Şubesi önünde biraraya geldi. Kayıp yakınlarının açıklaması başlamasının ardından polis ailelere saldırdı.

Cumartesi İnsanları  hafta olduğu gibi İHD İstanbul Şubesi önünde toplandı. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri bu haftaki basın metnini okumaya başladı. Metinde yer alan "Kuzey Doğu Suriye'ye yapılan askeri müdahale, ülkede ve bölgede barış içinde ortak yaşam idealini onarılmaz biçimde tahrip edecektir" cümlesinin ardından polis biber gazı kullanarak kitleye saldırdı.

Kalkanlarla iterek ve darp ederek kitleyi dernek binası içine sıkıştırmaya çalıştı. Cumartesi İnsanları bu saldırıya "Yeter artık yeter" ve "Ne yaparsanız yapın buradayız" diyerek karşılık verdi. İHD girişinden ayrılmayan aileler polis ablukası altında açıklamayı okumaya devam etti.

Toplumsal sorunlara ve bu sorunların çözümüne dikkat çekmek için kamuoyu oluşturmaya çalışmanın yurttaş olarak herkesin hakkı olduğunu ve 759 haftadır bu hakkımızı kullanmak için bir araya geldiklerini, gözaltında kayıplarla ilgili devletin hukuka uygun olmayan eylem ve uygulamalarını eleştirdiklerini belirten Yoleri, "759 haftadır ısrarla Türkiye'deki insani ve hukuki değerlerdeki ağır tahribata dikkat çekiyoruz. Şiddet ve çatışma politikalarının yarattığı ağır yıkımın sonuçlarım yaşayanlar olarak, her zaman barıştan yana oldu" dedi.

Her zaman Türkiye'nin tüm sorunlarını hak ve adalet 'ölçüleri içinde barışçıl yollardan çözmesini istediklerini, savaşın, herkes için kan ve gözyaşı olduğunu belirten Yoleri, "Savaş ölümdür. İnsanlığın ortak vicdanının savaşı reddetmesi bu yüzdendir. Kuzey Doğu Suriye'ye yapılan askeri müdahale, ülkede ve bölgede barış içinde ortak yaşam idealini onarılmaz biçimde tahrip edecektir. Daha fazla can kayıpları yaşanmadan bu müdahale derhal durdurulmalı, barışçıl çözüm yolları denenmelidir. Biz barış içinde ortak yaşam idealine sahip çıkanlar, barış talebimizde ısrar ediyoruz. Evrensel barış idealimizi tahrip eden bu askeri operasyonun durdurulmasını istiyoruz" dedi.

Bu sırada polisin saldırısı başladı. Yoleri, buna rağmen açıklamayı okumaya devam etti

759. haftamızda 12 Eylül askeri darbesinin ilk kayıbı olan Cemil Kırbayır için buluştuklarını belirterek Cemil Kırbayır'ın gözaltına alınışı ve sonraki süreci şöyle aktardı:

"Kırbayır Ailesi Ardahan'ın Göle ilçesi Okçu köyünde yaşıyordu. 12 Eylül askeri darbesinin ertesi günü 13 Eylül 1980 tarihinde, Kırbayır ailesinin evine askerler tarafından baskın düzenlendi. Kars Eğitim Enstitüsü'nde öğrenci olan Cemil Kırbayır gözaltına alındı. Cemil, önce Göle'de bulunan 247'nci Piyade Alay Komutanlığına götürüldü. Oradan 9. Kolordu Sıkıyönetim Komutanlığına bağlı Kars gözetim evine nakledildi. Kars Emniyeti tarafindan 3 kişi ile birlikte gözetim evinden alınarak işkencehaneye dönüştürülen Dede Korkut Eğitim Enstitüsü'ne getirildi. Burada işkence ile sorgulandı. Sorgusuna MİT, emniyet ve askeri personel katıldı. 8 Ekim 1980 tarihinde gördüğü ağır işkence sonucu öldürüldü. Onu işkencede koma halinde gören çok sayıda tanık vardı.

Kendisinden haber almak için bekleyen ailesine "Cemil Kırbayır gözaltındayken firar etti, onu bir daha bize sormayın” denildi. Ailenin Cemil'i aramasını engellemek için devlet memuru olan Abisi Mikail Kırbayır başka bir ile sürüldü. Ailenin ve İnsan Hakları Derneği 'nin ısrarlı takibi ile 201 1 yılında dönernin Başbakan'ı Erdoğan 'm talimatıyla kurulan TBMM İnsan Haklan Komisyonu hazırladığı raporunda; Cemil Kırbayır'ın gözaltında İşkenceyle öldürüldüğü ve bedeninin bilinmeyen bir şekilde yok edildiği tespitini yaparak, Kars Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Tozlu raflara terk edilen Cemil Kırbayır dosyası İHD avukatı Eren Keskin aracılığıyla Anayasa Mahkemesi'ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı.

İktidar, hukukun üstünlüğü ilkesini esas alarak cezasızlık politikasına son vermeli; Cemil Kirbayır'ın akıbetini açıklayacak, TBMM Raporu'nda isimleri geçen fail ve sorumluların yargılanmasını sağlayacak siyasi iradeyi göstermelidir.

Kars Cumhuriyet Savcılığı 8 yıldır tozlu raflarda beklettiği meclis komisyonunun suç duyurusuyla ilgili bir an önce adım atmalı ve dosyamn kovuşturmaya dönüşmesi sağlamalıdır.

105 yıllık ömrü oğlunu bulmaya yetmeyen Berfo Kırbayır'ın hakikate, adalete ve Cemil'e ulaşma mücadelesi, insan haklan, demokrasi ve barış mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır."

Cumartesi İnsanları açıklamayı "Cemil Kırbayır ve tüm kayıplarımızı aramaktan, 60 haftadır bize yasaklanan kayplannuzla buluşma mekanımız olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz" diyerek sonlandırdı.