"Davete Katılmak Hukuk ve Adalet Öğretilerinin Reddi Anlamına Gelir"

2 Eylül tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilecek adli yıl açılış töreni için Yargıtay tarafından barolara yapılan daveti, İzmir Barosu'nun ardından İstanbul, Muğla, Antalya, Adana, Aydın ve Ordu baroları tarafından da reddedildi.

İSTANBUL - Yargıtay tarafından 2 Eylül tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilecek adli yıl açılış töreni için gönderilen davete barolardan davete katılmayacaklarına ilişkin yanıtlar gelmeye devam ediyor.

Yargıtay tarafından gönerilen davete İstanbul Barosu da katlımayacağını açıkladı. İstanbul Barosu Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu'nun imzasıyla yayımlanan cevap yazısında "... yürütmenin mekanlarında adli yıl açma ve giderek bunu 'teamül' noktasına taşıma fikrine ortak olmak istemiyoruz" denilerek açılışa katılınmayacağı belirtildi.

 

"Bu Davete Katılmak, Hukuk ve Adalet Öğretilerinin Reddi Anlamına Gelir"

İstanbul Barosu web sitesinde de yayınlanan yazıda "2019-2020 Yargı Yılı açılışı münasebetiyle yaptığınız davet için teşekkür ederiz. Yargının kurucu unsuru olan savunmanın meslek örgütü olarak, yeni bir yargı yılının açılışında birlikte olmaktan kıvanç duyabilirdik. Ancak bu toplantının Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde yapılacak olması, demokrasi, hukuk ve adalet adına bildiğimiz bütün öğretilerin reddi anlamına geleceğinden, davetinize icabet etmemiz mümkün olamayacaktır" denildi.

Tarihinin en ağır krizini yaşamakta olan yargının, bu bunalıma neden ve nasıl geldiğini birlikte tartışıp, çözümlerini de birlikte aramak için çok uygun bir olanağın da tüketilmiş olduğunu ifade eden İstanbul Barosu, adalet arayışından hiçbir zaman vazgeçmeyecekleri belirtildi.

 

"Bu Fikre Ortak Olmayacağız!"

"Bu arayışın en temel göstergesi olan yargı bağımsızlığını güçlendirip pekiştirecek içtenlikli adımlar atılması gerekirken, yürütmenin mekanlarında adli yıl açma ve giderek bunu 'teamül' noktasına taşıma fikrine ortak olmak istemiyoruz" denilen açıklamada, bu ortaklıkla, sadece Anayasanın 104. Maddesinin değil, daha bir kaç ay evvel bizzat Yargıtay Başkanlığınca açıklanan Yargı Etiği İlkeleriyle de çelişeceği ifade edilerek, 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' adı verilen bu yeni sistemin, en çok da 'kuvvetler ayrılığını' tahrip ettiğini ve giderek bir 'birlik' arayışının güçlendiği belirtildi. Bu tartışmaların akademide ve pratikte en yoğun biçimde yaşandığı bir zaman diliminde, adli yıl açılışı için tercih edilen mekan, basit bir konum tayini olmadığı, bu tercihin, Yargıtay gibi köklü bir hukuk kurumsallığının tartışmada durduğu yeri belirlemesi bakımından son derece önemli olduğuna dikkat çekildi.

 

"Yargı Tarihi İçinde Nasıl Anılacağınız Bu Dönemlerdeki Kararlarla Tayin Edilecektir"

Yürütme karşısında, sadece bağımsızlığı değil, tarafsızlığı da savunarak, kuvvetler arasındaki ayrılığı en etkin biçimde vurgulamak gerekirken, bu iddiadan vazgeçmek, geleceği biçimlendirme hakkının da ellerinden alınmakta olduğu belirtilen açıklamada, "Başkanlığınızın, Yargı Tarihi içinde nasıl anılacağı, tam da bu dönemlerde vereceğiniz kararlarla tayin edilecektir. Savunma mesleği olarak gerektiğinde bedel ödemeyi göze alarak göstermeye çalıştığımız direnç, yargının diğer sujeleriyle paylaşılabilirse “hukuk devleti” yolunda çok ciddi mesafeler alabileceğimizi düşünüyoruz.Savunmanın son dönemde kaybettiği silahlara rağmen, yargının güçlenmesi olası değildir. 2 Eylül 2019 tarihinde “göstereceğiniz duruş”, sadece Bangalor Yargı Etiği İlkelerindeki taahhütlerinizle değil, sadece bizzat kaleme aldığınız kendi ilkelerinizle de değil, hepsinin ötesinde adaletli bir toplumda onurlu yaşamayı hakeden yurttaşların bu talepleri ile yakından ilgilidir. Tarihe not düşmek adına Başkanlığınızın takdirlerine sunarız" denilerek davete katılınmayacağı bildirildi.