HBDH Milisleri, ard arda yazılı açıklamalar yaparak, 26 Temmuz günü İzmir Bornova Pınarbaşı bölgesinde bulunan Palet üretim ve depolama tesisine ve 28 Temmuz günü İstanbul Ambarlı Limanında demirli halde bulunan yük gemisine sabotaj eylemleri düzenlediğini duyurdu.
İzmir Bornova’da bulunan palet üretim ve depolama tesisinin ateşe verildiğini ve kül olduğunu söyleyerek, söz konusu fabrikanın “AKP-MHP faşist bloku destekçisi, sömürüden ve sömürgecilikten nemalanan sermaye sınıfına ait bir şahsa ait” olduğu söylenerek “Yıllardır faşist düzene yaslanarak oluşturduğu 10 Milyon TL değerinde ki fabrikası bir kaç saat içinde tarafımızca kül edilmiştir. Hiç şüphe duymasınlar ki, yaslandıkları katliamcı iktidarları da halkların birleşik mücadelesi sonucu kül olacaktır” denildi.
Açıklamada “Bu eylemimizi; AKP-IŞİD ortaklığı ile organize edilen Suruç Katliamında ölümsüzleşenlere atfediyoruz. Deniz Gezmiş’ün üzerinde sembolleşen yeşil parkeye parası yetmediği için, sadece fotoğraf çektirerek paylaşan, 19 yaşında ki Ali Can Vural’ın ‘devrimci ruhu’ bu topraklarda hesap sormaya devam edecek.
Deniz Gezmişlerin, Mahir Çayanların, İbrahim Kaypakkayaların, Mazlum Doğanların, 14 Temmuz Direnişçilerinin, Kemal Pirlerin ‘Selamını’ getirmeye devam ediyoruz” denildi.
İstanbul Ambarlı Limanında demirli halde bulunan yük gemisine düzenlenen sabotaj eyleminde ise çıkan yangın sonrası geminin kullanılamaz duruma getirildiği söylenerek “sömürüyü, işçi cinayetlerini üreten, faşist sistemin ekonomisine yönelik eylemimiz liman faaliyetlerini saatlerce sekteye uğratmıştır” denildi.
Açıklamada “Türkiye emekçilerine ve ezilen halklarına yoksulluk ve sefalet dayatan iktidar gücü, saray yaşamlarına devam etmektedir. Halkın yoksulluğa itirazlarına karşı Erdoğan ‘Uçaklar, helikopterler fıstık, leblebi atmıyor. Bunun bir ekonomisi var’ diyerek halktan çaldıklarını savaş tüccarlarına ve kendi lükslerine yatırdığını beyan ediyor. Faşizmin ortağı Bahçeli, Rojava Halklarını hedef göstererek ‘Fırat’ın doğusuna bomba olup yağacaksak, ateş olup yakacaksak’ ifadeleri ile ezilen mazlum halkları katletme hayalleri kuruyor.
Bölge halklarının kardeşçe yaşamasının önünde en büyük tehdit AKP-MHP faşizminin iktidarda ki varlığıdır. İşgalden ve sömürgecilikten tek çıkarı olanlar iktidardakilerdir.
Türkiye emekçileri ve ezilen halkları bu savaşa karşı çıkmadığı sürece, ekmeği daha küçülecek, on yıllar sürecek acılar içinde kıvranırken Erdoğan ve ailesinin servetinin büyümesine hizmet edecektir.
Ateş olup yakacağız dedikleri, bomba yağdırmak istedikleri Kürt, Arap, Türkmen, Ezidi, Asuri, Ermeni halklarının birlikte yaşadığı, birlikte yönettiği topraklardır.
Seyirci kalırsak işgalin, katliamın ateşi, sarayın dışında her eve düşecektir. Onlar çocuklarına gemi filoları kurarken, yoksul çocuklarını kardeş halkların katledilmesine gönderecek, tabutları başında nutuklar atacaklardır. Kardeşinin, komşusunun evine ateş taşıyanlar, o ateşin dumanında boğulurlar” denildi ve bu topraklarda halklar, emekçiler, kadınlar, gençler güvende değilse, saraydakilerin de, onun destekçilerinin de kendilerini güvende hissetmemeleri söylendi ve şöyle vurgulandı: “Rojava’ya, mazlum halkların evine ateş topu olup yakma niyetinde olanlar, o ateşin dumanı daha şimdiden İstanbul, İzmir semalarından yükseliyor.”