İzmir Mücadele Birliği olarak 28 Haziran'da Aliağa Belediyesi'nden işten atılan işçileri ziyaret ettik. İşten çıkarılışlarının 41. gününde DİSK'e bağlı Genel İş 5. Şubeye ve Türk İş'e bağlı Belediye İş 5. Şubeye bağlı işçiler yaşadıklarını anlattılar.
Aliağa Belediyesi'nde 2. dönemdir MHP yönetimde. Bu sürede toplam 400 işçi işe alınmış. Belediyeye 1980'den beş yıl öncesine kadar 600 işçi alınmış. İşten atılan işçilerin en azı 15 yıllık. 25'i emekliliği hak etmiş. Yani atılanların istisnasız hepsi eski kadrolar. Belediye başkanı alenen, "İster alırım ister atarım" diyor. 100'ü kadrolu, yetkin kadrolar olmak üzere toplam 180 işçi işten çıkarılmış. 400 işçinin işten çıkarılmasının planlandığı, çalışmaların yapıldığı söyleniyor. Resmi evraklara göre "Teknolojik gelişim" nedeniyle işten atılanlar, çalıştıkları Mayıs ayı maaş ve ikramiyelerini dahi alamamışlar. İşçilerin maaşları belediyenin genel bütçesine aktarılmış. 24 Haziran Pazartesi günü işe iade davalarıyla birlikte ceza davaları da açılmış. "Arabuluculuk aşamasını kesinlikle kabul etmiyoruz, işe geri dönünceye kadar mücadelemize devam edeceğiz" diyorlar. Aynı gün başkanlık katına çıkan elli civarında işçi "somut bir açıklama istemişler ama başkanla görüşememişler. Başkan yardımcıları "talimat böyle" den başka bir şey söyleyememişler.
21 Mayıs'ta eyleme destek için Fen işleri işçileri tam gün Park Ve Bahçeler yarım gün iş bırakmış. Belediye memurlarına da saldırılar bu süreçte tırmanmış. Memurlar ailelerinden uzak illere "görevlendirme" adı altında sürülüyorlar. On kadar memurun daha sürgününün hazırlığının yapıldığı düşünülüyor. Bu konuda da KESK'e bağlı Tüm Bel Sen kamu emekçileriyle birlikte çalışmalar yapıyor.
Eylemdeki işçilerin hemen hepsi çocukluğundan beri Aliağa'da yaşayanlar. Bu nedenle ilçedeki değişimlerden hemen haberdar oluyorlar. Son dönemlerde MHP'li olduklarını, belediyede işe başlayacaklarını söyleyen pek çok kişi başka illerden gelip ev tutmuşlar. Belediye başkanının şoförü ve yakınları olduklarını beyan eden kişiler tarafından işçilere fiziki saldırılar da olmuş. Mafyavari yöntemlerle işçilerin korkutulmaya çalışıldığı anlatılıyor.
Belediye başkanı tarafından işten atılan işçilere bir protokol önerilmiş. Küçük bir grup protokolü imzalamış. Protokolde, "siz dava açmayın ben size üç ay sonra tüm haklarınızı vereceğim" diyor. Bu protokolün hukuki haklarını zaman aşımıyla kaybetmeleri dışında bir hükmü yok tabii. İşe dönüşse hiç söz konusu değil.
İşçilerin sınıf bilinçli öncü olanları bizlere süreci nasıl değerlendirdiklerini anlatıyorlar; "Altı yıl öncesine kadar burada her hafta basın açıklaması yapardık. Ülke gündemine dair, her konuda. Sonra yavaş yavaş mücadele geri düştü. Ücret sorunlarına indirgendi. Birçok saldırı karşılıksız bırakıldı, geri adımlar atıldı. Bugün burada olmamızın sebebi budur. İşçilerin bağımsız sınıf politikasıyla donanması gerek."
Eylemleri başladıktan sonra işten atılmalar durmuş. İçeridekilerin hala çalışıyor olmaları da bu mücadele sayesinde. İçerideki arkadaşlarını da mücadeleye çağırıyorlar. "Uzun süreceğini biliyoruz. Pazar hariç her gün sabah 08.30'dan akşam 17.30'a kadar buradayız, herkesi desteğe bekleriz, ne kadar sürerse sürsün, ne yaparlarsa yapsınlar hiçbir yere gitmiyoruz" diyorlar.