Cellat uyandı yatağında bir gece, "Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece: Öldürdükçe çoğalıyor adamlar, Ben tükenmekteyim öldürdükçe..."
82 13 Mart’ında 12 Eylül faşizmi tarafından idam edilen üç genç işçi Gazi Mahallesi'nde anıldı.
Türkiye'de idam edilen ilk işçiler olarak, 13 Mart Savaşçıları olarak tarihe geçen Seyit Konuk, Necati Vardar, İbrahim Ethem Coşkun 'un bayrakları yere düşmedi. Ardından gelen gencecik insanlar sırtladı mücadeleyi ve sürdürdü. Gazi Mahallesi’nde yetişen genç devrimciler Emre ve Kenan da bugün burada anıldı.
Kısa bir konuşmanın ardından 13 Mart savaşçıları şahsında ölümsüzleşen tüm devrim savaşçıları için saygı duruşunda bulunuldu.
“Onlar, Türkiye'de idam edilen ilk işçiler olarak, 13 Mart savaşçıları olarak tarihe geçtiler. Onlara idam cezası veren faşizm, kararı açıklamak için 1 Mayıs'ı seçmişti. Seyit Konuk, Necati Vardar ve İbrahim Ethem Coşkun yoldaşlar ise tüm mahkeme heyetini 1 Mayıs'ta ölümsüzleşen işçiler için saygı duruşuna ayağa kaldıracaktı...
3 devrimci, sosyalist işçi, darağacına böyle bir inanç ve adanmışlıkla yürümüştü. 'Adları Onur, Adları Adımız' diyen yoldaşları onların yürüdüğü yoldan ilerlemeye devam etti. Onlar Komsomol'un adı ve ruhu oldular. Tıpkı marşın dizeleri gibi: 'Proletarya verdi üç yiğidini, Bayraklaştırdı gelecek ümidini...'” denilen konuşmada, onların ardından gelen Emre ve Kenan da anıldı.
Bir yıl önce 9 Şubat günü Afrin'de Cinderese cephesinde ölümsüzleşen Emre Bora (Sinan Ateş) ve 5 Mart günü Meydanke cephesinde ölümsüzleşen Kenan Aktaş (Taylan Demircioğlu) selamlanarak “Onların mücadele pratiği, bugün içinde bulunduğumuz pratik mücadele koşullarında yüzünü ileriye dönmüş her leninistin yolunu aydınlatıyor. Devrim, genç yüreklerin yarattığı değerlerle ilerlerken, Taylan ve Sinan yoldaş gençliğin bayrağı olarak her zaman karakteriyle, mücadele azmiyle, bilgiye olan doymazlığıyla devrim yürüyüşünde yolumuzu aydınlatacak ve 13 Mart ruhunun derinlere kök salmasında ve ileriye atılımında örneğimiz olacaklardır” denildi.
13 Mart Savaşçılarını ve idamlarını anlatan bir videonun ardından genç yoldaşları son mektuplarını okudu, “12 Eylül faşizminin mahkemelerini saygı duruşuna çağıran cüret şimdi daha güçlü” denildi.
13 Martçılarla aynı dönemde yaşayan bir yoldaşları, idam haberini duyduğu zaman Chicago'da 8 saatlik iş günü için genel greve giden ve idam edilen Albert Parsons, August Spies, Adolph Fischer ve George Engel'i, yine Amerika'da idam edilen işçiler Sacco ve Vanzetti'yi anımsadığını söyledi, “ve ben de onlar gibi bir işçiydim” dedi.
İzmir'de onları tanıyan ve birlikte mücadele eden bir başka yoldaşları da Onların Tariş Fabrikası'nda örgütlenme yaptıklarını, o süreçte grevle İzmir'i ayağa kaldırdıklarını anlattı. O süreçte kendisinin henüz sempatizam olduğunu, İplik İş Sendikası'nın grev çadırında tanıştıklarını anlattı. Ve yoldaşların idam cezası aldıkları 1 Mayıs günü, gösteri-eylem vb yapamadıkları için tüm işçilerin kırmızı gömlekler giydiğini anlattı.
Ve ardından yoldaşları Emre ve Kenan'ı, onlarla tanışmalarını, anılarını anlattı. Emre'nin fedakarlığı, Kenan'ın “gençleri büyüten” olduğu anlatıldı.
Kısa bir aradan sonra Kenan Aktaş’ın “Umut Güneş” adı ile Zafere Kadar Genç Yoldaş Dergisi ve Mücadele Birliği gazetesinde yazdığı yazılarının toplandığı kitanı “Zamanın Dili” tanıtıldı.
Kenan'ın 13 Mart savaşçılarının idamlarının yıldönümünde, İzmir'de bulunan mezarlarına anmaya ve düzenlenecek mitinge katılmak üzere yaptıkları yolculukta söylediği Komsomol Marşı izletildi ve hep bir ağızdan eşlik edildi. Ardından Güler annemiz kısa bir konuşma yaptı.
“Zamanın Dili” 2005 yılında 17 yaşında gencecik bir insan olan Kenan'ın 2016 Ağustos'una kadar arada geçen zamandaki yazılarını kapsıyor. Genç bir devrimcinin adım adım büyümesini, gençliğin ve devrimin sorunlarına kafa yoran, çözüm bulmaya çalışan bir düzeye erişmesini görüyoruz.
Annemiz oğlunun kitaplarını imzalarken duygu dolu anlar yaşandı. Ardından hep birlikte masanın başına oturarak, Onlar için türküler söylenerek etkinlik sona erdirildi.