Benercidir bir kavgaya her hal ve şartta bağlı kalmanın adı. Hiçbir şeyi kavgadan öte ve önce görmemenin adı. Bu yüzden dilimizden düşmez Nazım’ın “şehir uzakta/genç adam ayakta” diye başlayan mısraları.

Seni ilk tanıdığımda henüz çocuk yaşta büyümüş bir militandın. Aklı açık, berrak... Yaşına göre inanılmaz bir adanmışlıkla bağlandığın kavga... Bu yüzden taktım “genç adam” ismini sana. Genç adam... Bu ada senden daha fazla yakışacak kaç kişi vardı ki dünyada!

Farkında mıydı dışımızdakiler sana bu ismi verişimin nedeninin, bilmiyorum. Benimsediler çabucak. Ama sen farkındaydın. Okudun Benerci’yi bir solukta. Benerci-Somadeva sosyal medya hesabının adı oldu bir anda.

Genç adam... Partinin çocuğu ve geleceği... Hep ilerlemek isteyen, Parti’ye bağlılığı asla edilgen ve körü körüne olmayan, yapıcı öneri ve eleştirilerini her gerekli platformda sunan komünist militan...

Mücadelenin her alanında izlerin var. Bir tiyatro oyununda, bir şiirde, bir bildiri dağıtımında, bir mitingde elinde megafonla yürüyüşte, bir kürsüde, bir çatışmada, bir eğitim çalışmasında, zindanda... Zordur komünist adına layık olmak. Hele böylesine genç yaşta!

Gençlerin her birinin faaliyet içinde anısı var seninle. Ne çok yaşama temas ettin. Ve onlarla eski kuşak arasındaki köprü gibiydin.

Son görüşmelerimiz geliyor aklıma... Partinin aldığı kararları duyduğunda yüzünün aydınlanan hali... Planlamaya dair uzun konuşmamız... Büyük görevler, omuzlanan büyük yükler... Nasıl da inanç ve güvenle yüklenmiştin o görevi. Beklenen, hep istenen, arzu edilen adımın atılmakta oluşunun bilinciyle...

Kavgadır, duralamaya gelmez. Durmak ihanettir. Hep yürümeli hedefe, menzile. Böyle düştük yola. Varacağımız menzilin hayaliyle.

Onca zaman sonra, ayrı bir yerde olduğunu sanıyorken... “Genç adamdan haber alamıyoruz” dendiğinde... Matem marşı döküldü dudaklarımdan:

O/büyük/bir/ışık/gibi döğüştü.

Kasketli/bir güneş/halinde düştü.

Çan çalmıyoruz./Çan çalmıyoruz.

Yok salâ veren!/Bu giden bir biten şarkı değildir