Cumartesi Anneleri/ İnsanları Galatasaray Meydanı'nda 1050. Hafta eyleminde "31 Yıl önce gözaltında kaybedilen Kasım ve Halil Alpsoy için bir araya geldi.
Cumartesi Anneleri / İnsanları, 1050. kez gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve sorumluların yargılanarak cezalandırılması için Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Basın açıklamasını okuyan Sebla Arcan 31 Yıl 1050. Hafta eyleminde yineGalatasaray Meydanı'na girişimizi engelleyen polis bariyerleri önünde açıklama yapmak zorunda kaldıklarını belirtti.
"Anneler Günü, Bir Kez Daha Tarifsiz Bir Boşlukla Geçecek"
Yarın Anneler Günü olduğunu hatırlatan Arcan "Biz bu Anneler Günü'ne de içimizde derin bir acı ve kapanmayan bir boşlukla girerken, Devleti yönetenler ise yine kamuoyuna 'her daim hürmetlerin en büyüğünü hak eden annelerimiz' diyen kutlama mesajları yayınlayacak. Ama yıllardır evlatlarını arayan, adalet için mücadele eden anneleri görmezden gelmeye devam edecekler. Gözaltında kaybedilenlerin anneleri, aileleri için Anneler Günü, bir kez daha tarifsiz bir boşlukla geçecek" dedi.
"Yalnızca Gözaltında Kaybedilenler Değil Aileler De Suça Maruz Kalıyor"
Gözaltında kaybetmenin, devlet görevlileri tarafından ya da devletin bilgisi ve onayı dahilinde işlenmiş bir insanlık suçu olduğunu ifade eden Arcan, bu suça maruz kalanların yalnızca kaybedilen kişiler değil; aynı zamanda onların akıbetini bilmeden, yıllarca belirsizliğin içinde yaşamaya zorlanan aileler olduğunu belirtti.
"Artık Yeter!"
Arcan, "Kaybedilenlerin yakınlarına yaşatılan bu işkence sona ermeli. Hukukun üstünlüğü sağlanmalı ve devlet, kaybedilenlerin annelerine, ailelerine gerçek bir adalet ve çözüm sunma sorumluluğunu yerine getirmelidir. Artık yeter?" diyerek ailelere yaşatılan acılara dikkat çekti.
1050 hafta eyleminde 31 yıldır inkâr ve cezasızlıkla unutturulmak istenen Kasım ve Hali Alpsoy için adalet talebini tekrar etmek için bir araya geldiklerini söyleyen Arcan, Alpsoy dosyasını paylaştı.
"Yarım Saat Sonra Gelir Denilen Halil Alpsoy'un Bedeni 18 Gün Sonra Bulundu"
Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994 gecesi eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte İstanbul Kanarya'daki evine dönerken, evinin önünde bekleyen polisler tarafından gözaltına alındı. Eşi karşı çıktığında polisler kimliklerini göstererek, “Merak etme, karakola kadar götürüyoruz. Yarım saat sonra gelir.” dediler. Halil Alpsoy beyaz bir Toros ile götürüldü ve bir daha geri dönmedi.
18 gün sonra, işkenceden tanınmayacak hale gelmiş bedeni evine 540 km uzaklıktaki Kırıkkale'de bir ormanlık alanda bulundu. Kardeşleri onu sadece elindeki çocukluk izinden teşhis edebildi.
Halil Alpsoy'un gözaltına alınmasından bir hafta sonra, bu kez polisler kuzeni Kasım Alpsoy'un Adana'daki evine baskın düzenledi. 30 yaşındaki Kasım, uzun namlulu silah taşıyan maskeli polisler tarafından 18 Mayıs 1994 sabahı gözaltına alınarak Adana İstihbarat Dairesi'ne götürüldü. Aynı günün akşamı serbest bırakıldı; ancak kimliğine el konuldu. “Yarın gel, kimliğini al.” denildi.
"Kimliğini Almak İçin Giden Kasım Geri Gelmedi"
Eve döndüğünde işkenceden bitap haldeydi. Eşine, İstanbul'da gözaltına alındığında sorgulamasına katılan timin Adana'daki işkencesine de dahil olduğunu söyledi. Ertesi gün, kimliğini almak üzere MİT binasına gitti. Akrabası kapıda bekledi, ancak Kasım Alpsoy o binadan bir daha çıkamadı.
"İktidar 31 Yıldır Alpsoy Ailesinin Adalete Ulaşmasını Engelledi"
Bugüne kadar Halil ve Kasım Alpsoy'un gözaltına alındıkları inkâr edildi. Ailelerinin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Hiçbir devlet kurumu, gerçeğin açığa çıkarılması ve faillerin yargılaması için etkili bir araştırma soruşturma yürütmedi. 31 yıldır tüm iktidarlar, bu ailelerin adalete ulaşmasını engelledi.
"Adaleti Yerine Getirin!"
Yargı makamlarına seslenen Arcan, adaletin sağlanmasının hukuk sisteminin asli görevi olduğunu vurgulayarak Kasım ve Halil Alpsoy dosyasında adaleti sağlamak için harekete geçmeleri çağrısında bulundu.
Arcan Kaç yıl geçerse geçsin; Kasım Alpsoy, Halil Alpsoy ve tüm kayıpları için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceklerini belirterek sözü Kasım Alpsoy'un eşi Leyla Alpsoy'a verdi.
"31 Yıldır Ne Bir Haber Ne Bir Mezarı Var"
Kasım Alpsoy'un eşi Leyla Alpsoy da 31 yıldır süren adalet mücadelesine verdiklerini belirterek "Otuz bir yıldır bu acıyı çekiyoruz. Eşimi evimizin önünden, çocuklarımızın gözü önünde aldılar. O günden beri ne bir haber var, ne bir mezarı var. Biz sadece kaybımızı değil, hakikati arıyoruz. Bir daha kimse bizim yaşadığımızı yaşamasın istiyoruz. Bir ara Erdoğan'la konuştuk, bize 'Acınız benim acımdır' dedi. Ama sonra o sözün arkasında durmadı. Biz kayıplarımızın sadece kemiklerini değil, onlara bunu yapanların yargılanmasını da istiyoruz. Bu ülkede artık barış gelsin. Artık yeter."
Halil Alpsoy'un oğlu Serdar Alpsoy, kayıp yakınlarının yıllardır yaşadığı acılara adalet arayışına değinerek yılardır nasıl bir belirsizlik içinde olduklarını anlatmaya çalıştı.
"Yıllardır Düşünüyorum O Anda Ne Düşündü, Son Sözü Neydi?"
14 yaşındayken tanık olduğu kayıpların izlerini hâlâ taşıdığını ve şimdi 45 yaşında olduğunu belirten Alpsoy "İçimde hep bir kurgu, bir şüphe var. Sürekli o sahne dönüyor zihnimde. Eli kolu bağlıyken, o silahı alnına dayadıkları anda... O anda ne düşündü? Son sözü neydi? Yıllardır bunu düşünüyorum. Kimseye anlatamıyorsun, anlatamıyorsun ama aklından çıkmıyor. Çok şey kaybettik biz. Küçücük yaşta yetim kaldık, eğitim görmeden, çocukluğu yaşamadan, mücadeleyle büyümeye çalıştık. "Mehmet Ağar'a soruyorum: Nasıl bakabiliyorsun torununun yüzüne? Hangi yüzle? Torunuma ne diyeceksin yarın? Bu acının hesabını kim verecek?"
"Oğlumu Kaybettiğim Gün Anneliğim De Kayboldu"
Hanife Yıldız kaybedilen oğlu Murat Yıldız'ı anarak, "Yarın Anneler Günü. Dile ne kadar hoş geliyor değil mi? Ben kendim için bir şey demeyeceğim. Oğlumu kaybettiğim günden itibaren benim anneliğim de kayboldu" dedi.
"Anneler Günü Bizim Mutlu Günümüz Olamıyor"
Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise "Gerçekten analar acılı olduğu için bizim gidebilecek bir mezarımız yok. Bize gelecek olanlar, bir Anneler Günü'nde bizim mutlu olmadığımızı biliyorlar ve gelmek istemiyorlar. Ben de sadece şunu söylemek istiyorum: Evlatlarını gözaltında kaybeden ve hayatını kaybeden anaların hepsini sevgiyle, saygıyla anıyorum."
"Siz De Buradasınız Mücadeleniz Devam Ediyor"
Hanım Tosun Cumartesi Anneleinden hayatını kaybeden Koçer Anne'yi andı. Kayıplarını ararken yaşamını yitiren ve gelemeyen annelere de seslenen Tosun "Siz de buradasınız, mücadeleniz devam ediyor ve son kayıbımız bulunana, hesap sorulana kadar hep birlikte burada olacağız" dedi. Cumartesi / İnsanları gözaltında kaybedilen yakınlarının anısına karanfiller bırakırak Galatasaray Meydanı'ndan ayrıldı.
Videoyu İzlemek İçin Tıklayınız.
#CumartesiAnneleri1050Hafta