Sınıflar arası savaş her alanda devam ediyor. Bilinci, cüreti, yüreği devrimden yana atan her devrimcinin karşılaştığı faşizmin yıldırma ve baskı altında tutma politikası olan ‘Cezaevleri’, biz genç leninistlerin gözlerini, kulaklarını kapatacağı bir durum asla olamaz.
Sınıflar savaşının bir parçası olan cezaevlerinde ki savaşın ulaştığı boyut, faşizm tarafından ‘Tek tip kıyafet’ uygulamasına vardırılıyor. Gençlik, devrim mücadelesinin bir çok alanında var olduğu gibi cezaevlerinde de vardır. En demokratik basın açıklamasından bile cezaevleri ile karşı karşıya kalıyoruz. Faşizmin cezaevlerinde bulunan Türkiye ve Kürdistan’ın genç devrimci hücreleri, faşizmin bu saldırılarına en dinamik şekilde karşı koyacak ve bu saldırıları boşa çıkaracaktır.
Uygulanmak istenen ‘Tek tip kıyafet’ insanlık onuruna ve insan haklarına aykırı olduğu gibi faşizmin her alanda devrimci güçler üstünde kurmak istediği hakimiyetin bir göstergesidir. Bu uygulamaların tek nedeni burjuvazinin yönetememe krizini saklama, cezaevlerinde hakimiyet kurma ve kitleler üzerinde korku salma isteğidir. Burjuvazi bu uygulamayı hayata geçirmek istemesi ile cezaevlerinden korktuğunu gösteriyor.
Korkuyorlar. Çünkü 19 Aralık 2000 zindan katliamı hala kitlelerin bilincinde ve yüreğinde yanan bir ateş.
Korkuyorlar çünkü cezaevleri devrimcilerle dolu.
Marx’ın deyimiyle, köşeye sıkışan bir kedi misali saldırıyorlar. Burjuvazi korkusu ile hareket ederken, biz genç devrimci güçlere düşen görev içeride ve dışarıda, bulunduğumuz her alanda, üniversite kampüslerinde, lise koridorlarında, fabrikada makine başında, mahallede, burjuvaziye karşı tutsak devrimciler ile mücadele birliği oluşturmaktır.
Faşizmin baskısını kendi üzerinde hisseden, kapitalizmin bu vahşetine karşı bir şeyler yapmalı diyen her genci harekete geçmeye çağırıyoruz. Faşizmin korkusu olmaya çağırıyoruz.
İçeride devrimci tutsaklar, dışarıda ise bizlerin vereceği mücadele ile zafere yürüyelim.