Merhaba, ben Abdürrahim, Amedli bir inşaat işçisiyim. Evli ve beş çocuk babasıyım. 5 kızım var bunlardan ikisi kronik hasta. Bir çocuğumun kalp kapakçığı yok ve yapay bir kapakçıkla hayata tutunmaya çalışıyor. Oysa daha çok küçük, hasta çocuklarımın ilaçları devlet tarafından karşılanmıyor.

8 yaşında başladım çalışmaya, bu meslekte 13 yaşında usta oldum, o gün bu gündür hep çalıştım. Şimdi Dicle Üniversitesi'nde çalışıyorum. Geçici kadroda çalışıyordum, şimdilerde kadro verdiklerini söylüyorlar, ama ne kadrosu, maaşımız hala aynı. Hala karnımızı bile doyurmayan bir maaşla çalışıyoruz. Sesimizi bir türlü kimseye duyuramadık. Ek iş yapıp hayatta kalmaya çalışıyoruz.

Çalıştığımız hiç bir alanda emeğinizin karşılığını alamıyoruz. Devletin savaş politikaları yüzünden yerinden yurdundan edilip buraya getirilen Suriyeli mülteciler yüzünden, emeğimizin değeri hiç kalmadı. Onlar ucuz çalışınca, bizler hepten işsiz kaldık. Biz de ekmeğimizi başka yerlerden çıkarmaya çalışıyoruz bazen.

Ama yoksulluğun üzerine, bir de gittiğimiz batı illerinde ayrımcı politikalarla karşılaşıyoruz. Hor görülüyor dışlanıyoruz. Oysa batıdan buraya gelen olsa biz başımızın üzerinde taşıyoruz. Onlar ırkçı ayrımcı bir anlayışla yetiştiriliyorlar. Öyle öfkeliler ki, kadın çocuk yaşlı demeden saldırıyorlar.

Emekçiler hep eziliyor hor görülüyor işte. Bir taraftan bu ırkçı politikalar, bir tarafta kriz. Devlet ekonomi paketleri açıklıyor, durumunun iyiye gittiğini söylüyor; fakat iyiye giden hiçbir şey yok. Oysa hiçbir şeyin iyiye gitmediği, pandemi koşullarında özel izinlerle bizi çalıştırmalarından apaçık belliydi.

Her şey daha da kötüye gidiyor Biz emekçiler her zaman olduğu gibi pandemi koşullarında da ilk gözden çıkarılanlar oluyoruz. Dicle Üniversitesi'nde birlikte çalıştığımız arkadaşların birçoğu covid hastası oldu, yaşamlarını yitirenler oldu. Bizi yine kimse görmedi. Geçirdiğimiz iş kazalarının, iş cinayetlerinde yitirdiğimiz arkadaşlarımızın sayılarını biz bile bilmiyoruz artık. Yaşadığımız iş kazaları iş cinayetleri hepsi sadece bize kâr kaldı. Kimse görmedi, duymadı, konuşmadı; şimdi buradan haykırıyoruz!..

Bu mektup, inşaat işçilerinin, bütün emekçilerin sesi olsun istiyorum. Bu yüzden yazıyorum bu mektubu.

Emeğimizin sömürülmediği bir dünya istiyoruz. Hepmiz bir olursak her şeyi değiştirebiliriz.

Amed'den İnşaat İşçisi Abdurrahim